- 586 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DAL
* Tutunacak bir dal arayanlar, dal kırıldığında tepetaklak olurlar.
* Tek bir insanın kalleşliğiyle yıkılanlar, nefrete mâhkum olurlar.
* Kendini bilmeyen insanlar, bir başkasını tanıma fırsatını kaçırırlar.
*Hayata bir renk, bir isim, bir cisim vermeyen insanlar ’Hayat’ kelimesiyle sınırlı kalırlar.
* Gerçekleri kabullenmekte zorlanan insanlar, geç olgunlaşırlar.
* Acıyla başbaşa kalmaktan korkan insanlar, sahte gülücüklere kul köle olurlar.
* Düşüncelerini net bir şekilde açıklamayan insanlar, düşünce özgürlüğünden yoksun kalırlar.
* Tutunulan dalın kırılması durumunda hayata küsenler, hayata karşı yem olurlar.
* İstedikleri gibi sevilmeye çalışan insanlar, farklı sevildiklerinde sevilmiyormuş havasıyla yaşayıp,
sevildikleri insan tarafından sevilmenin hazzını duyamadan hayata gözlerini yumarlar.
* Adından ve de soyadından başka bir gerçeğinin olmadığına inananlar, başka bir isimle
çağrıldıklarında çağrılan kendileri değilmiş gibi, garip bir tutum içerisinde öylece bakakalırlar.
*Hayatın sokaklarda olduğuna inananlar sokaktan; evde olduğuna inananlar evden; aşkta olduğuna
inananlar aşktan; sevgiden olduğuna inananlar sevgiden; nefretten var olduğuna inananlar da
nefretten ayrılmazlar.
* Seçimlerin farklılığını gözetmeyen toplumlar yaralarını saracak bir merhem bile bulamazlar.
* "Zaman geçiyor." deyip, geçen zamanla birlikte yerinde sayanlar yalnızca zamanın önsözünde
ölümü bekleyen biçare kullar arasında yer alırlar.
Bu gece hayatıma bir renk veriyorum: MorBu gece hayatımın özlü sözünü açıklıyorum: Üç noktadan ibaret çelişki dolu ilişkiler vasıtasıylabana gülümsüyor.
Bugün hayata farklı bir isim takıyorum: Dal.
Bugün kendime de farklı bir anlam yüklemeye çalışıyorum: Depresif takılmakla meşgul, aslında
hayatın özünden de sözünden de çıkan şımarık küçük bir çocuk!
Evet, bugün böyleyim.
* Büyümek için çırpınanların küçülmekten başka bir işe yaramadıklarının bilincinde olan,
*Ukala insanların, ’U’ denildiğinde bile yüzlerini buruşturan,
*Etiket düşkünü insanların kendi fiyatlarını biçemediklerine inanan biriyim.
Ben böyleyim, kabul ettim kendimi haykırıyorum cümle aleme!
Bugün özgür bir ruh giydim de geldim, hiçbir şeyden çekinmiyorum, küfür haricinde sövme hakkımı
kullanmak istiyorum.
* Zaten küfretmeyi de beceremem.
*Hayattan ne istersek bize onu verir, kaygıysa kaygı; aşksa aşk; paraysa para.
*Bugün ne istediğimi fazlasıyla biliyorum.
Hayatın rengini, hayattan istiyorum. Hayatın morluğuyla pembelerden uzak yaşarken, utancımdan
da kıpkırmızı kesileyim de müthiş bir düello başlasın istiyorum.
*Anlaşılmamak için uğraşıyorum,
* Sevilmemek için seviyorum.
*Çok seversem, az sevileceğim kanaatindeyim.
Hayata bir renk verin, o renk sizin renginiz olsun.
Bugüne kadar hayatı hep pembe hayal ettim, sevgilimle veyahut ileride eşimle el ele göz göze
kırlarda, bayırlarda pembeler içinde dolaşacakmışız da türküler söyleyecekmişiz gibi.
*Sonra baktım ki ne sevgili var, ne de yâr. Yârin, gözlerinde sonsöz, yüreğinde de tertemiz bir
aşk olursa aşk, odur işte.
*Bugün mor bir hayatım var, pembeler uzak mesafelerde.
*Çocukluğumu öldürdüm, gençliğimin zifiri karanlığında dilediğim kadar kördüğümüm.
*Birini ne kadar çok severseniz, o kadar az alırsınız karşılığını.
Çünkü insanlar sevildikleri kadar sevemezler, tartının kefesine koyun yüreğinizi de bir tartın bakalım.
*Dalıma tutunma şeklim farklı; ben sevgiyim, o hancı. Ama o hancı, bildiğiniz aşk ateşiyle yandığım
hancı da değil, adı hayat ama hancı.
*Bir gün ona karışacağım.
*Hayatın sokaklarda olduğuna inananlar, sokaktaki köpeğin bile farkına varamıyorlar bazen
bunu biliyor muydunuz?
*Adı sokak sadece, oksijen al ver bitti, tamam.
*Gördüklerimle gördükleriniz bir değil, ikinci bir ihtimal olsaydı görebilirdim sizi, siz de beni.
*Saçmalamanın da pahalıya kaçtığı dönemler vardır, saçmalamak için içinizden ne geliyorsa
haykırırsınız, duyurup da bakın saçmalıyorum diyebilmek için, şu anım gibi.
*Yüreğime bir mermi isabet etmiş de zor bela nefes alıyor gibiyim ama bu morluk beni kendime
getirecek, bir şeyler zoruma gitti diye mor değilim canım yanlış anlamayın.
*Hayatın rengi beni rahata erdirecek.
*Gece vakti çok düşünenler, gündüz düşünebilecek bir şey bulamazlar. Mayın tarlasında gibi
beynim.
*Düşündüm de düşünebildiklerimi düşünebilir misiniz?
*Dalım kırılsa da tutunmayı bilmediğimdendir, aldırmayın gitsin.
*Bugün susma hakkımı kullanmıyorum, susacak biri varsa o da hayatın kendisidir.
*Rengi, ismi, cismi değiştiği için.
*Hor görmeyin hiç kimseyi, hor görülmemek için.
*Ona da selam söyleyin, sevginin kardeşi aşka, ikimiz de birbirimize adapte olmaktan vazgeçmiş
gibiyiz, ne o bana geliyor ne de ben ona gidiyorum.
*Sevgi kutsal bir hazine sanki.
*Hayat kurallar bütünüdür, belki de 1000 sayfalık liste çıkar.
*Siz kafa yormayın, ben yordum beynim kazan gibi.
*Siz hayatın akışına bırakın kendinizi, bazılarında var olmak, bazılarında hiç olmamış gibi olmak,
bazılarında da varken birden bire yok olur gibi.
*Sakın anlamayın beni, utanırım.
*Sözlerim belli belirsiz bir kurşun gibi, hedef neresi belli bile değil!
*Sitem değil bunlar, hayatın morluğuna sahip çıkmak tek isteğim.
*Son kuralımı da ekliyorum: Kelebeğin ömrünün kısa olduğuna inananlar, yaşaması için fırsat vermeyenlerdir.
*Aslında kelebek aşka gelmiş, yaşama isteğiyle çırpınmayı bilmektir.
*Kelebeğe de kafa yormayın gitsin, ben kafamı yordum beynim kazan gibi.
Dilara AKSOY
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.