8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1310
Okunma
BÖYLE ÇÖKERTİLİR TOPLUMLAR
Böyle çökertilir toplumlar. Özgürlüğe, aydınlığa, çağdaşlığa, gelişip medenileşmeye koşan, hak ve hukukunu arayan, kısacası özgür, cesur ve kendine güvenen bir insan topluluğunu dizlerinin üzerine çökertmek için, bugün bizde kullanılan yöntemi kullanır egemen güçler.
NİÇİN: Egemenliklerini sürdürebilsinler, koca insan kütlelerini rahat sömürebilsinler diye.
HANGİ VASITAYLA:Ekonomik sömürüyle. Az gelişmiş, eğitimsiz bir toplumun, bireylerinde hep gelecek korkusu vardır. Bu nedenle çekingen ve suskundurlar. Onları güçlü kılacak vasıta ekonomik özgürlük ve bütünlükleridir. Yani bunlar gelecek korkusu duymayacak kadar parasal imkana sahipler mi? Sahip olsalardı, bugün yaşanan kötü ve olumsuz, acı durumların hiç birini yaşamazlardı.Çünkü kendilerini eğitip, özgür ve dinamik kılacak, sahip oldukları imkanlarını kullanarak kişilik gelişimlerini tamamlamış olurlardı.
BASKIC VE GERİCİ EĞEMEN GÜCÜN: En birinci yöntemi, insanı eğitmemektir, onu cahil ve bilinçsiz bırakmaktır. ikinci yöntem olarak topluma ekonomik özgürlük vermemektir. İnsanları daima "bir lokma - bir hırkaya mahkum etmektir. Yani ölmeyecek kadar paraya, gıdaya, imkana mahkum etmek. Böylesi toplum bireyleri uyuşuktur, korkaktır, bilinçsizdir, kadercidir,kişiliklerini geliştiremezler, kendi daracık kabuğunun içine hapsedilmiş mecalsiz bir ipek böceği kurtçuğu gibidirler. Onlar üretir, egemen güç, kendi hempaları,yandaş ve yalakalarıyla sömürüp semizleşerek imparatorluklarını kurup, sürdürürler.
KURTULUŞUN YOLU NEDİR ?...... Kurtuluşun yolu cesur olmaktır. Her haksızlığın, hukuksuzluğun, yolsuzluk ve olumsuzluğun üzerine cesaretle yürümektir. Cesaret herşeyi çözer. Her kirli ve zor oyunu bozar. Sömürgenleri korkutup caydırabilecek en etkin güçtür. Cesareti geliştirirken, insan eğitimini ve bilincini de artıracaksınız. Cesaret ve bilinç... bir toplumun gelişiminde at başı birlikteliği sağlamalıdırlar. Bilinçsiz cesaret, kaba kuvvettir. Kolay alt edilebilir. Ama akla yerleşen bilinç - cesaret takviyesi ve işbirliği, her olumsuzluğu çözer, baskıcı bütün sömürgen unsurları darmadağın eder. Mutlu, cesur, umutla gülen bir toplumun doğuşu demektir bu. Kafalara yerleştirilmesi gereken en pratik, en etkili ve sonuç getirici yol budur.
ONURLU VE BİLİNÇLİ BİR TOPLUMUN : İnsanları çöp konteynırlarında açlığını gidermek için yiyecek kırıntıları aramaz. Hasta çocuklarını tedavi ettirmek için insan soyup hırsızlık yapmaz. Hayati organlarını satışa çıkarmaz. Toplumun değerli ve kutsal kadınları, çocuğuna süt ve gıda parası, evinin geçimine katkı olması, ölmeden ayakta kalabilmek için, yaralayıcı fedekarlıklarda bulunmaz.İnsanlar sokaklarda ölüme terk edilmez.
ADİL, KURALLARA VE YASALARA UYUMLU YÖNETİLEN BİR TOPLUMDA:
Kadınlara hiç bu kadar zulmedilmez. Kadınlar sapık cinsel dürtülü arzulara cevap vermiyorlar diye öldürülmezler. Üzerlerine benzin dökülerek yakılmazlar. Öldürülüp,testereyle parçalanarak cesetleri çöp konteynırlarına atılmaz. Onur kırıcı, aşağılık zina eylemine zorlanamaz, zinayı serbest kılan yasalar çıkartılamaz. Böylesi olay ve eylemlerin meydana gelişini içlerine sindirebilen devlet ve toplumlum yöneticileri, asla dinden, imandan, inanç özgürlüğünden söz edemez, Demokrasi sözcüğünü ağızlarına alamazlar.
GELECEĞE GÜVENLE BAKTIĞI SÖYLENEN TOPLUMLARDA:
Bukadar çok sayıda savunmasız çocuklar kaybolmaz. Onlar çalınarak, kaçırılarak, organ mafyalarına pazarlanmaz. Sapık cinsel arzulara alet edilerek, öldürülüp boş arazilere, dere yataklarına atılmazlar.
Kendisini sağlık kurumuna teslim eden insanların, "af edersiniz yanlışlık oldu" diyerek, hayati organları telef edilerek ölüme mahkum edilmezler.
Bu suçları işleyenler takipsiz kalmaz, ellerini kollarını sallayarak, mağdurların gözleri önünde yaşam süremezler.
İYİ YÖNETİLEN HİÇ BİR ÜLKENİN : Yargısında, ordusunda, kolluk güçlerinde, bürokrasi ve tüm kuruluşlarında, Özellikle de vatandaşları arasında bu denli keskin, önyargılı, kin ve nefreti körükleyen ve böylesine doruğa çıkartan anlaşmazlık ve kavgalar olmaz. Bir köpeğin mahallede havlaması sonucunda mahalle halkı kavgaya tutuşup insanlar birbirlerini öldürülmezler.
Hiç bir ülke ve toplum da insanlar bu denli denetimsiz bırakılmaz. yasa tanımazlığı bu denli göz ardı edilemez. İşlenen suçlar, yapılan yolsuzluklar bu denli görmezden gelinemez. Belli bir kesim, yolsuzluk, yoğun ve ağır suçlarını dokunulmazlık zırhlarının arkasına gizleyerek, bedel ödemekten kurtulamazlar.
Gidişat bu olunca, kötü niyetliler, kural ve yasa tanımazlar, suç işleme imtiyazı elde
Etmişce sine tüm toplumsal kuralları çiğneyerek kötü örnek olmayı büyüttükçe, büyütürler.
Bu durumu gören pek çok toplum bireyi bundan etkilenir, oda zayi olan hakkını, gördüğü zararların hesabını sormayı, kendi usulünce düşünür, bunun hesabını da bizzat kaba güçle - şiddetle sorma yolunu seçer. Aynen bu gün toplumumuzun pek çok kesiminde vuku bulgu gibi.
Hiç bir medeni ve çağdaş ülkede “İrtica’nın odağı olmuş siyasi kurumların hükümet olup, yönetim ve yasama yetkilerini kullanmaları etik ve Demokratik bir davranış olarak görülmez.
Bütün bu olumsuzlukları, toplumsal çöküntüleri yaratan toplum yöneticilerini
İnsanların reddetmeleri yerine bir de tebrik ederek mükafatlandırmaları mı bekleniyor acaba?
Maalesef bunu tam da böyle bekleyenler var. Toplumun cehaletine, korkutulmuşluğuna, bastırılmışlığına, ekonomik güçsüzlüklerine güvenen ve inanan sömürgen insanlar için de sanki kural ve yasalar yoktur.
Bunların hiç birisi gerçek dışı değildir. Bu coğrafyada yaşayan her Türk insanı, bu olumsuz acı durumların her gün bir kaçıyla karşılaşmaktadır. Evet belki korkudan, bastırılmışlıktan söyleyemez, itiraf edemezler ama, yaşanan kaos durumlarıyla Türk halkının cebelleştiğini görür ve bilirler.
Sonsuz esenlik ve mutluluk dileklerimle tüm dostlarımın ve Türk halkının mübarek ramazan bayramını içtenlikle kutluyorum.
KEMAL POLAT