- 954 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İstanbul-İzmir-Fethiye-Gezi–2
30.06.1987:Saat 23–00
Bu saatte alınan bir bilet ile ilk kez göreceğim yerleri, karanlığın içinde görüp hafızama kaydedeceğim konusunda hiçbir fikrim yok. Yıllar sonra başına geleceklerden habersiz! İstanbul gibi her iki denize (Karadeniz ve Marmara denizi) sınırları olan, Kocaeli’nin, il sınırları içindeki İzmit körfezinden geçerken, tarihin derinliklerinde kalmış, nice kavimlere ev sahipliği yapmış bu gizemli şehrin yatırlarına olan saygısından olsa gerek, korna dahi çalmadan yağ gibi süzülüp geçmişti otobüsümüz.
"İsmini Denizli’deki ünlü doğa harikası (Hierapolis) Pamukkale’den alan Pamukkale Turizm; Denizli’li bir aile olan ve soyları Balım Sultan’a kadar uzanan 3 kardeş, Sadık, Turgut ve Turan Bababalım tarafından 1962 yılında kurulmuştur. Firma ilk seferlerini İstanbul ve Ankara’ya gerçekleştirerek kara yolu ulaşım sektöründe faaliyet göstermeye başlamıştır. Kurucuların desteği ile her zaman “kaliteli hizmet ve müşteri memnuniyeti” ilkesiyle hareket ederek kısa sürede yolcularının ilgisini ve güvenini kazanmıştır. Müşteri memnuniyeti ilkesini bir saniye unutmadan hizmet veren, hizmet ağını başta Ege kıyıları olmak üzere birçok noktaya seferi bulunan ve sektöründe hep ilklere imza atan bir kurum olmuştur." *
Böyle güvenilir bir firmaya ait otobüs ile İstanbul-İzmir arası bir yolculuğa çıkmış, yolculuk esnasında ilk defa göreceğim yerleri daha rahat görebilmek için, özellikle çok öncesinden 3 numaralı koltuğu kendime ayırttırmıştım. Çay, kahve, fanta, kola, gazoz, diyet ürünler, vs. Mükemmel ikramları sunan ve gerekli yerlerdeki ihtiyaç molaları ile yolcularının her türlü rahatını düşünen bu firmayı seçmekle ne kadar isabetli bir karar verdiğimi ileriki yolculuklarımda daha iyi anlamıştım!
Gecenin karanlığında Gölcükten geçerken Türk donanmasına selam verip! Türklerin ilk Kaptan-ı Deryası olan deniz kumandanı kara lakaplı Mürsel Alp’i rahmetle anmadan geçmiyoruz Karamürsel’den.
Otobüsümüz Yalova’dan geçerken; Yalova’nın tarihi hakkında sizlere kısa bir bilgi vermeden geçemeyeceğim.
Yalova, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde Kara Yalovaç, Kâtip Çelebi’de ise Yalakabad ve Yalıova adlarını almaktadır. O dönemlerde Yalova isminin verildiği de görülmektedir. Bu isimler 19. yüzyılda, yörede kırk gün kalıp tetkiklerde bulunan ünlü tarihçi Hammer tarafından da doğrulanmaktadır.
Friglerden Bizanslılara kadar çeşitli milletlerin yaşamış olduğu Yalova bölgesi, 1326 yılında Osmanlı Devleti Komutanı Gazi Abdurrahman tarafından fethedilmiş ve ebedi Türk yurdu haline gelmiştir
Yalova, 1867 yılında Bursa Merkez Sancağı’na bağlı bir kaza iken, 1901’de bağımsız İzmit Sancağı’na bağlanmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında Yunan askeri birliklerince işgal edilen Yalova, verdiği büyük mücadele ile 19 Temmuz 1921 tarihinde düşman işgalinden kurtulmuştur. Kurtuluş Savaşı sonrasında 19 Ağustos 1929 tarihinde ilk defa Yalova’ya gelen Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, Termal’in yeniden inşaasını sağlamıştır.
Atatürk, 22 Ocak 1938 tarihinde açılan Termal Oteli’nin ilk konuğu olmuş ve 9 gün süreyle Yalova’da kalmıştır. 1929 yılında yapılan Millet Çiftliği’nin yapılışı sırasında, ikinci kata gelindiğinde, batıda bulunan ağacın kesileceğini gören Atatürk, yapının temelini biraz doğuya alarak binayı kaydırmış ve ağacın kesilmesini engellemiştir.
Bu nedenle köşk, Yürüyen Köşk olarak anılmaktadır. Atatürk’ün, “Kurtuluşa öncü” ve “Benim Kentim” olarak bahsettiği Yalova, adeta yazlık başkent haline gelmiş ve yine Atatürk’ün isteği üzerine 1930 yılında İstanbul’un ilçeleri arasına katılmış.1995 yılında ise İstanbul ilinden ayrılarak il yapılmıştır. Bursa’nın Gemlik ilçesine bağlı Armutlu Beldesi ile Kocaeli’nin Karamürsel ilçesine bağlı Altınova Beldesi ilçe yapılmak suretiyle il sınırları içerisine alınmıştır.
Bugünkü Yalova Kaplıcaları’nın tarih içinde önemli bir yeri bulunmaktadır. M.Ö. 1200 yıllarında bir yer sarsıntısı ile meydana geldiği tahmin edilen Termal ilçesindeki Kurşunlu Hamamı’nın dış duvarlarında kuvvet tanrısı Herakles (Herkül), sağlık tanrısı Asklepios, sıcak su ve sağlık perileri olan Nemfler’in kabartmaları görülmektedir. Termal’in Bizans döneminde imparatorların dinlenme ve tedavi yeri olarak büyük üne sahip olduğu bilinmektedir. Bizans döneminden sonra Selçuklular’ın yönetimine giren bölge, Haçlı Seferleri sırasında yakılıp yıkılmıştır.
Kayın, meşe, gürgen, kızılcık, kestane, ıhlamur vs. ağaçlarının hışırtısı ve kokuları arasında otobüsümüz, Orhangazi’ye doğru devam etti. Gözlerim yarı uyur yarı uyanık arada elime su döküp yüzümü ıslatıyordum henüz uyumak için daha çok erkendi. En azından benim için böyleydi.
1332 yılında Orhangazi’nin fethedip kendi adını verdiği Orhangazi’de soluklanıp; Gemlik’e; efsaneye göre ilk olarak Herkül’ün geldiği ve buraya kaybolan arkadaşı ’Syrus’un adını verdiği söylenir’ki, Gemlik, Bursa civarında kurulan en eski kenttir. Tarihi MÖ 12.yy’a kadar uzanır. Tarihi yapılarının yanında; Türkiye’nin en lezzetli sofralık zeytinlerinin yetiştiği yerlerdendir. Üstün kaliteli elma, armut ve şeftali üretimi de yapılmaktadır.
Deniz seviyesinden oldukça yüksekte ve serin bir gecede, sabahın ilk saatleri;
Nerede olduğumuzu bilmediğim fakat Bursa’ya oldukça yaklaştığımız bir yerde ihtiyaç molası verildi. Devam edecek.
*Kaynak; pamukkaleturizm den ve wikipedia alınmıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.