- 565 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KORKUSUZ SELIM 26
Artist Davut`un neşesine diyecek yoktu. O gün kendisinden emin bir şekilde zaman öldürmeyi yeğledi.Geceyi kızlarla geçirmiş,felekten bir gün çalmış,talih yüzüne farklı gülümsemişti. Bir taneyi kafeslemeyi düşünürken ,iki taneyi birden avlamasına kendisi de şaşırmış;sevinçten havalara uçuyordu.Simdi oturduğu kafede nargilesini fokurdatırken ;nasıl bir taktik uygulayacağı üzerine çelişkiler içerisindeydi.Yine de umursamıyor, ikisini de çantada keklik olarak görüyordu. Kendi egosunu tatmin ettikten sonra beyaz kadın tacirlerinin eline satacaktı nasıl olsa.Bu,her zaman yaptığı normal bir şeydi.Daha doğrusu kendi görevi; bunu gerektiriyordu.
Kendi örgütü içerisinde:
„ Avını düşürmek ve satmak“değişmeyen kuraldı.
Bu arada falso yapmamaya dikkat etmek zorundaydı; yapacağı en küçük bir falsoda,yer altı dünyasının acımasız dişlileri arasında sakız gibi ezileceğini çok iyi biliyordu.Aksi takdirde, bunun bedelini ödemek ona fazlasıyla pahalıya patlayabilirdi.
Topal Hasan`in kulağına gidecek en küçük bir fısıltıda isler sarpa sarabilirdi.Bunun için ağzını sıkı tutmalı,arkadaşlarına en küçük bir zayıf tarafını göstermemeliydi.Her ne kadar hep birlikte dayanışma içerisinde görünüyor olsalar da ; kuşkulu gözlerle baktıkları da oluyordu birbirlerine karsı.Ayaklar altına sabun koyup kaydırmak o kadar zor değildi.
Ne yazık ki çalışma kuralları hiyerarşik bir sisteme bağlıydı.Yer altı dünyasının” baba”larının ağzından çıkanlar nasıl ki kanunsa;Topal Hasan`in ağzından çıkanlar ve çıkacak olanlar da aynen öyleydi.Bunu, herkes biliyordu.Yer altı dünyasında çelikten yumruk olup sıkı sıkıya birbirleri ile kenetlenmiş olmak zorundaydılar.Bu bir sorumluluktu aynı zamanda ve kaçınılmaz bir gerçekti.
Artist Davut, simdi ne yapıp yapıp zamandan kazanmalı, kızlarla bir kaç gün gönlünce vakit geçirmeliydi. Geçireceği seks dolu saatleri düşündükçe kendinden geçiyor, zevkten dört köse oluyordu.Bu fırsatı, çok iyi değerlendirmeli yaptığı işin hakkını vermeliydi.Racon bunu gerektiriyordu ne de olsa.
Aklı kızlarla birlikte olduğu ana takıldı.Bugün yalnız olmasına rağmen; dün, çok farklıydı.
Kızlardan ayrıldığında:
„Ertesi günü buluşmak üzere „ diye vedalaşmak isteyince ;
„ Tarih dersinden sınavları“ olduklarını bahane etmeleri karşısında, kaynar sular başından dökülmüştü. Yanıt vermemiş,sessizliği yeğlemişti.Öyle olmak zorundaydı.Yoksa,kızlar, huysuzlanıp gereksiz yere elden uçabilirlerdi.Bunun için panik yapmaya hiç gerek yoktu.
İki gün sonrası için;
- Cumartesi olmaz mı, teklifine; ikisinin de, birlikte:
- “Tamam” diye yanıtlamaları hoşuna gitmişti.
Simdi hiç hesapta yokken; şu tarih dersi de nereden çıkmıştı Allah aşkına. Zaten oldum olası okul yıllarında bile bu dersi hiç sevemedi.Bu dersten,bir yıl ikmale bile kalmıştı.Nedense bu dersin içeriğindeki öğretiler,tuhafına gidiyordu.
“Yok efendim savaşlar,bitmek bilmeyen toprak işgalleri,falan filan!”
Bunları okumak, içini karartıyordu.Gereksiz bulduğu basit amaçlar uğruna;güçlünün zayıfı yok etmeye çalışmasının altında yatan haklı nedenler var mi, bunlar ne denli doğru n diye kendi kendisiyle cebelleştiği de olmuyor değildi.Bu sorulara kafasında yanıt bulmaya çalıştıkça;bir türlü içinden çıkamadığı sorularla karşılaşıyordu sanki.Bu yüzden o yıllardaki bu düşünceleriyle bu dersten soğumuştu adeta.
Bugün bulunduğu ortam; o zamanki düşüncelerine tezat oluşturacak bir çizgideydi ne yazık ki!Bu durumuna anlam veremiyor,sağlıklı bir mantık yürütemiyordu.
„Neyi irdelerken nelerin peşinden koştuğumuz ortada!Çelişkiye düştüğümün haklı bir nedeni olamaz!”
düşünceleriyle kendi kendisine özeleştiride bulunmaktan da geri kalmıyor;”
“Büyük lokma yiyeceksin ama büyük söz etmeyeceksin diye buna diyorlarmış demek ki!“ diye içsel duyguya kapıldığı oluyordu.
Simdi ise yer altı dünyasının acımasız sinsi bir tetikçisi olarak; vuruyor,kırıyor,öldürüyor; savunmasız insanların kanını emmekten çekinmiyordu.”
“Yasamak için böyle acımasız olmak zorundayım ne yazık ki” düşüncelerinin arkasında tarih dersine yapmış olduğu haksiz değerlendirmeye kılıf arıyordu.
Cumartesi gününü sabırsızlıkla bekledi. Postanenin önünde buluşacaklar,oradan da kendilerine eğlence aleminde bir yer seçeceklerdi.Şimdiden planını yapmıştı gidecekleri mekanın neresi olacağını.Kendi örgütünün en rahat ettiği yer olan “Güneş pavyon” biçilmiş kaftandı onun için. Hiç bir tehlikeyle karsılaşmazdı nasıl olsa orada Gece yarılarına dek gönlünce eğlenip belirlediği bir otelde sabahlamayı kafasına koymuştu bir de.Bu,kızlarla geçireceği son gece olacak,ondan sonrasında bir daha onların yüzlerini bile görmeyecekti.Önceden belirlediği adamlara kızları satıp kurtulacak,görevini böylece ifa etmiş olacak,kızların bundan sonraki yaşantılarını;hiç umursamıyacaktı.
Mercedes arabasının içini,dışını;benzin aldığı benzinlikte güzelce temizledi.İçeriye koltukların üzerine en güzel kokulardan fısfısladı.Ellerini birbirine çarpıp gizli bir sevinçle kontağı çevirecekti ki;birden bire yan kapıyı açıp içeriye silahlı kişiler daldılar.Ön tarafa oturan içlerinden birisi,gündüz olmasına rağmen silahını artist Davut`un şakağına dayadı:
- Hadi bakalım dostum,arabanın rotasını bizim belirlediğimiz yöne çek bakalım!. Emriyle soğuk terler dökmeye, neler olduğunu anlamaya çalıştı.Biraz daha dikkatlice arka koltuklarda oturanlara dikiz aynasından baktığında; işin ciddiyetini anlamakta zorlanmadı. Ne yazık ki;Korkusuzun adamlarının kucağına düşmüştü.Torpido gözündeki tabancası bile kurtaramazdı onu.Söylenilen emre boyun eğmek zorunda hissetti kendini.Başka çaresi kalmamıştı. Verilen emir üzerine kontağı çevirip motoru çalıştırdı, bilinmeyen yöne doğru mercedesi sürdü.
DEVAM EDECEK!