- 814 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BAYRAM MI?
Bayram, bayram, bayram… Çocukların gelmesini dört gözle beklediği, yetişkinlerin tatil için fırsat bildiği, büyük anne babaların ise evlatlarının yollarını gözlediği, kimine ise uğramayan BAYRAM. Hani diyor ya “Bayram gelmiş neyime…” Bu bayram zihinlerimizi değiştirsek, yakınlarımızı ziyaret etsek, çocukları sevindirsek, 5 yıldızlı otellerde tatil yapmaktan inanın daha keyiflidir. Bayramda unuttuklarımızı anımsayalım, özlediysek gidip bulalım. Çünkü bugün bayram. Bayram umuttur, özlemdir, berekettir. Biraz önce değindiğim gibi geleceğimiz olan, yarının büyükleri çocukları sevindirelim. Belki şu hikaye biraz olsun közlenmiş, örselenmiş duygularımızı harekete geçirir. İnanın her şey geçiyor. Kalan sadece paylaşılan güzellikler oluyor.
Küçük çocuk, baloncuyu büyülenmiş gibi takip ederken, şaşkınlığını gizleyemiyordu.
Onu hayrete düşüren şey, "Bizim eve bile sığmaz" dediği o güzelim balonların adamı nasıl havaya kaldırmadığı idi.
Baloncu dinlenmek için durakladığında o da duruyor ve sonra yine takibe koyuluyordu. Bir ara adamın kendisine baktığını fark ederek ona doğru yaklaştı ve bütün cesaretini toplayarak:
- Baloncu amca, dedi. Biliyor musun benim hiç balonum olmadı.
Adam çocuğu söyle bir süzdükten sonra:
- Paran var mı? diye sordu. Sen onu söyle.
- Bayram’da vardı, diye atıldı çocuk, önümüzdeki bayram yine olacak.
- Öyleyse bayramda gel, dedi adam. Acelem yok, ben beklerim.
Çocuk sessizce geri döndü. O ana kadar balonlardan ayırmadığı gözleri dolu dolu olmuş, yürümeye bile mecali kalmamıştı. Bir kaç adım attıktan sonra elinde olmadan tekrar onlara baktığında, gördüklerine inanamadı. Balonlar, her nasılsa adamın elinden kurtulmuş ve yol kenarındaki büyük bir akasya ağacının dallarına takılmıştı.
Çocuk, olup bitenleri büyük bir merakla takip ederken, baloncu ona doğru dönerek:
- Küçük, diye seslendi. Balonları ağaçtan kurtarırsan birini sana veririm. Yapılan teklif,
yavrucağın aklını başından almıştı.
Koşarak ağacın altına doğru yöneldi ve ayakkabılarını aceleyle fırlatıp tırmanmaya başladı.
Hedefine adım-adım yaklaşırken duyduğu heyecan, bacaklarını kanatan akasya dikenlerinin acısını hissettirmiyordu. Sincap çevikliğiyle balonlara ulaştığında bir müddet onları seyretti ve dallara dolanan ipi çözerek baloncuya sarkıttı.
Ancak balonlardan birisi iyice sıkıştığından diğerlerinden ayrılmış ve ağaçta kalmıştı.
Çocuk onu kurtarmaya kalkışsa, dikenlerden patlayacağını çok iyi biliyordu.
İster istemez balonu yerinde bırakıp aşağıya indi ve adam dönerek:
- Birini bana verecektiniz, dedi. Hangisi o?
Adam elini tersiyle burnunu sildikten sonra:
- Seninki ağaçta kaldı evlat, dedi. İstersen çık al.
Çocuk bu sefer ayakta bile duramadı. Kaldırım kenarına oturup baloncunun uzaklaşmasını bekledikten sonra, dallar arasında parlayan balona uzun uzun bakarak:
"Olsun!", diye mırıldandı. "Olsun!" AĞACIN ÜZERİNDE KALSA DA, BİR BALONUM VARYA ARTIK!”
Herkesin ama herkesin Ramazan Bayramını en içten dileklerimle kutluyor ve yine diliyorum ki hepimize “Açmış bir gülün” güzelliğini getirsin BAYRAM!
YORUMLAR
Benzer konuyu işlemişiz ama sizin yazınız inanın çok güzel.
Baloncuyu sevmedim yalnız.
Ama başka türlü de bitseydi, ... .
Tebrikler.
Paylaşım için teşekkürler, saygı öncelikli sevgiler.