- 2298 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
YAKILMAK MI YIKILMAK MI?
Dünya yirmi birinci yüzyıla ayak basarken günümüzün çağdaş mütefekkirleri hâlâ batıl inançlar boşluğuna inanmakta diretiyorlar. Muhtelif gazete ve dergilerdeki beyanatlarıyla şimşekleri üzerlerine çekmekte zorluk çekmeyen mütefekkirler, günümüzün temiz havasını kirletmekte pay sahibi olmaktadırlar. Hindistan’ın atalar dini olan Hinduizm ve Budizm’in önayak olduğu yakmak ya da yakılmak felsefesinin tohumlarını saçmakta uğraş veriyorlar.
Tek tanrılı dinlerde mevcut olmayan yakma ve yakılma eylemi, Budizm, Hinduizm ve diğer batıl dinlerin bir kısmında kendini göstermektedir. İslam dışındaki diğer batıl dinlerde de, yer yer sokulan bu sapık ideolojiler çemberine giren ilerici ve çağdaş aydınlara sesleniyorum. Siz, asrı ne kadar geriden takip ediyorsunuz ki, Hinduların ta öteden beri takip ede geldiği ve her an ölen için vazgeçilmez bir şart sayılan yakılma eylemini hâlâ yirmi birinci yüzyılda canlandırmaya çalışıyorsunuz.
İnsanların rahatını düşünmek için bunca gayretleri göz ardı ederek, organ nakline bile önem vermeden ve gereksinim duymadan bütün organları yakmak hangi çağdaş ve ilerici aydının ağzına yakışır.
Yanmakla vücuttan çıkan cesedi saran karbondioksit semaya halı gibi döşenirken, kaç yüz bin canlının hayatını göz ardı ettiğinizi ve çoğunun da sonunu hazırladığınızı unuttunuz mu? Yoksa bütün canlıları zehirlemekten tat mı alıyorsunuz? Allah’a inancı olmayan ya da zayıf olan insanlarda mevcut olan bu sapık görüş günden güne lağım çukuru gibi deniz ve nehirlerin midesini bulandırmaktadır.
Afrika’da ve dünyanın birçok yerinde açlıktan ölmeye yüz tutan insanlar hatta ve hatta açlıktan ölmemek için diğer ölü kardeşinin etini ölmeyecek kadar yemeye İslam’da cevaz verilmişken, bu insanlar kendi cesetlerini insanların kurtuluşuna layık görmüyorlar. Oysa fikirleriyle ne kadar da insancıl olmaya çalışıyorlar. İnanmadıkları şeyleri yapıyorlar kısaca. Hatta ve hatta çağdaş insanlar; kendileri zevki sefa içinde yüzerlerken, açlıktan ölen insanları acaba bir an düşündüler mi? Bu aç insanların bacakları çubuğa, gözleri birer çukura dönmüşken bu insanları bir an olsun hatırladılar mı? Bütün hayatlarını zevki sefa içinde geçiren çağdaş ve medeni insanlar; çağdaş ve medeni olmayı insanların ellerindeki madenleri alarak, onları açlığa ve yokluğa terk etmek midir insanlık?
Filistin’deki Müslümanlar için yapılan zulümler, çağlar boyu unutulmadan hatırlanacaktır. Yakılmak isteyenler duyun artık, açlıktan ölen insanların sizin gibi ilerici ve çağdaş insanlara ihtiyaçları kalmadı artık. Onların etlerini istemiyorlar, etlerinden kötü ve zehirli olan fikirlerini de. Yüce Rabbimiz, masum ve mazlum insanlara yardımcı olmalarını onlara nasip etmez.
Yakılmak isteyen ilericiler, etinizin ve kemiğinizin boş havada zehirli gaz olmaması için neden çaba sarf etmiyorsunuz? Hava kirliliğini önlemek için yoksa yeşiller grubuna katılmadınız mı? Aman duymasınlar; onlar sizlerin bu davranışlarınıza bakarak, sizleri ilericilik ve çağdaşlıktan aforoz ederler.
Binlerce etçil hayvanlar, çölde ya da ormanda açlığa terk ediliş beklemektedir. Sahi cesetlerinizi bu hayvanlara yedirmeyi hiç düşünmediniz mi? Ya timsahlara ne demeli, onlar bir lokma et için gece gündüz nöbet tutarlar. Hiç değilse birkaç hayvan sizin sayenizde barınmış olur. Fikirleriniz yok olmaya mahkûm olduğu gibi cesetleriniz de yok olmaya mahkûm olacaktır. Lakin dirilişte azaptan kurtulmanız çok zor…
Bu dünyada yakılmanız, öbür dünyanın ateşinden sizi kurtarmayacaktır. Çünkü Allah’a gerçek kul olma dışına taşarak, tabiatın ve insanların kulu ve kölesi olmuşsunuz. Daha doğduğunuzda bir damla su idiniz. Bu gün, oradan bir damla suyla sizleri bu hale getiren yüce Allah’a ihanet ediyorsunuz.
Seni rızıklandırdığı için mi seni yaratana karşı geliyorsun? Kaş, göz, el, ayak ve akıl verdiği için mi? Eğer bu akıl kendini yaratanı tanımıyorsa, hayvanlardan daha aşağı olduğunu yüce Rabbimiz bizlere bildirmektedir.
Yanmak ve yakılmak isteyenler, etinizin ve kemiğinizin sabun fabrikalarında kullanılmasına hiç düşünme fırsatı verdiniz mi? Oysa sağlığınızda millete faydalı olamadınız, hiç değilse cesetleriniz sabun olsun da millete faydası dokunsun. Sizin sabun olmanızı da istemiyoruz. Sizin sabunlarınız insanları temizlemez, aksine kirletir.
Yine sizin için en iyi kullanılma fırsatınız, yırtıcı hayvanlara yem olarak onları barındırmanızdır. Bunu düşünmeye koyulun. Hiç değilse hayvanlar av aramak için günlerce gezip durmazlar. Bu da sanırım en iyi tercihiniz olur.
Cesedinizin yanarak havada zehirli gaz bulut kümesi olmaktansa, cesedinizi daha iyi kullanma yöntemleri üzerinde uzun uzadıya düşünürsünüz. Milleti de zehirli gazdan zehirlenmekten kurtarmış olursunuz. Umarım ki bu konu üzerinde düşünürsünüz de sizi yaratanı hatırlarsınız.
Yakma ve yakılmayı bir felsefe, bir dinin inancı olarak görenlere değil benim sözüm. Yakma ve yakılma ilahi dinlerin hiçbirinde yoktur. Bu yakma ve yakılma eylemini bu ilahi dinin mensuplarına aşılamaya çalışanlaradır benim sözüm.
Allah, sizleri ıslah eder de, Allah’ın sizlere vermiş olduğu akıl sayesinde düşünerek yakmak ve yakılmak sevdasından vazgeçersiniz. Çağdaş ve medeni insanın yapacağı da bu değil midir zaten. İnsan aklını tefekküre yönlendirdi mi kendini yaratanı ve nimetleri vereni bulacaktır. Böylece yakmak ve yakılmak sevdasından vazgeçecektir…
1990/Konya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.