- 1169 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MARTILAR
Bundan yüzyıllar önce deniz aşırı, çok güzel bir
ülke varmış. Tabi her masalda olduğu gibi bu
masalda da o ülkenin bir kralı ve tabii ki bir
de prensesi varmış. Prenses dünyalar güzeli bir
kızmış. Kralın emri ile her gün prenses dolaşmak
için saray muhafızları ile birlikte sarayın
dışına çıktığında ona bakmak yasakmış.
Halk onun dolaşmaya çıktığı ilan edildiğinde eğilir ve
gözlerini kapatır, ya da evlerine kaçışırmış.
Onu görmenin bedeli ölümle cezalandırılırmış.
Günlerden bir gün yine prenses dolaşmak için
çıktığında... Fakir bir köylü delikanlı
iradesini yenememiş ve yavaşça başını kaldırıp
prensese bakmış ve başını kaldıran fakir
delikanlı ile prenses o anda göz göze
gelmişler... Tabii ki... Tahmin edeceğiniz gibi
fakir delikanlı pensese inanılmaz bir aşkla
tutulmuş. Prensesin de o derin bakışlarının boş
olmadığını düşün en fakir delikanlı günlerce
uyuyamamış ve ölümü bile göze almak pahasına,
prensesi bir kere daha görmek için uğraşmış
durmuş. Bu arada fakir delikanlıya da tutulan
güzel prenses onun zarar görmemesi için günlerce
kendini saraya kapatmış. Sonunda dayanamayan
fakir delikanlı her şeyi göze alarak gizlice
sarayın bahçe duvarına tırmanmış ve prenses ile
bir kere daha göz göze gelmişler. Fakir
delikanlı hemen duvardan atlamış ve prensesle
konuşacağı anda saray muhafızlarına yakalanmış.
Kralın karşısına götürülen delikanlı nasıl olsa
ölümle cezalandırılacağını bildiğinden krala
prensese duyduğu aşkını anlatmış. Kral ölüm
emrini vereceği anda prensesin
yalvarışlarına dayanamayarak fakir delikanlıya
başka bir ceza vermeyi kabullenmiş
İŞTE HİKAYEMİZ DE ZATEN BURADA BAŞLIYOR.
Hemen bir gemi hazırlattıran kral gidilebilecek
en uzaktaki adaya bir fener yaptırmış ve fakir
delikanlıyı da o adada
yanlız yaşamaya mahkum etmiş...Aradan bir kaç ay
geçmesine rağmen prensesi unutamayan fakir
delikanlı prensese olan aşkını kağıtlara dökmüş
ve martılara anlatmaya başlamış... Artık bütün
martılar fakir delikanlının prensese olan
aşkından haberdarmış. Sonunda martılar bile
fakir delikanlıyı anlamış ve yazdığı mektupları
prensese götürmeye başlamışlar... Ve zamanla
prensesin de yazmış olduğu mektupları fakir
delikanlıya götüren martılar aracılığı ile
aşkları iyice büyümüş; ta ki... Bir sabah
sarayın bahçesinde kahvaltı yaparken prensesin
odasının penceresine ağzında bir
mektupla konan martıyı kralın görmesine dek.
Tabii korkulduğu gibi olmamış... Ağlayarak
kızına sarılan kral, hayvanların bile bu aşkı
anlarken kendisinin anlayamadığı için
kendisinden utandığını söyleyerek prensese hemen
bir gemi göndertip fakir delikanlıyı getirtip
kendisi ile evlendireceğini söylemiş. Buna çok
mutlu olan prenses hemen fakir
delikanlıya bir mektup yazmış ve olanları
anlatmış. Tabii bu arada mektubu götürmek için
bekleyen martıya da her şeyi anlatarak bütün
martıları düğünlerine çağırmış. Buna çok sevinen
martı mektubu bir an önce ıssız adaya götürmek
için yola çıkmış. Tam yolu yarılamışken yanından
geçen bir kaç martı arkadaşına haber verip
hepsinin düğüne davetli olduğunu söylemek için
gagasını açtığında mektubun düştüğünü fark
etmiş. Ve mektubu tüm martılar hep birlikte
aramaya başlamışlar... Fakat bir türlü
bulamamışlar. Bu arada prensesten mektup
alamayan fakir delikanlı, yazmış olduğu
mektupları göndermek için bir tek martı bile
bulamamış... Biraz ilerisinde uçuyorlar fakat
yanına gitmiyorlar ve mektubu arıyorlarmış...
Prensesin kendisini unuttuğunu yahut
istemediğini sanan fakir delikanlı
martıların onun için gelmediğini düşünerek,
fenerden kendisini kayaların üzerine atarak
intihar etmiş. Ve maalesef kralın
gemisi adaya vardığında fakir delikanlının soğuk
bedeni ile karşılaşmışlar...
İşte o gün bugündür, her şeyi düzeltmek için
denizler üzerinde uçan martılar o mektubu
ararlar. O mektubu bularak o inanılmaz sevgiyi
ve her şeyi geri getireceklerini sanırlar ve bu
yüzden de hep denizler üzerinde uçarlar...
YORUMLAR
Açık mavi...
Okunmakta güçlük çekiliyor değerli arkadaşım.
Acaba tonu değiştirseniz de hazla okusak.
Teşekkürler, mutlu bayramlar.