Munise Hanım
Açık pencereden dışarıya Münir Nurettin Selçuk’un okuduğu ömrüm seni sevmekle şarkısı yayılıyordu.
Munise Hanım elinde fotoğraf albümü, müzik eşliğinde geçmişi düşünüyordu.
Yetmiş yaşına merdiven dayamış olmasına rağmen halen dinç bir görünümü vardı.
Kocasından kalan bu çiftlikte kalabalık içinde yalnızlığı yaşıyordu!
Eşiyle beraber çektirdikleri bir fotoğrafa daldı gitti. Fotoğrafı çektirdikleri o günü düşündü. İlk buluşmalarıydı ve her ikisi de hem heyecanlı, hem de mutluydular!
Eskiden nişanlıda olsalar öyle rahat rahat dolaşamazlardı.
Munise yine de diğer kızlara göre oldukça şanslı sayılırdı. Babası yurt dışında işi gereği oldukça fazla bulunduğundan dolayı geniş görüşlü ve yenilikçi bir insandı. Munise ve Eşref Bey nişanlandıkları zaman çok sık olmasa da arada buluşup gezmelerine izin veriyordu.
Eşref Bey yüksek tahsilini yurt dışında tamamladıktan sonra çiftlikte babasının yanına dönmüştü. Ortak bir tanıdıkları sayesinde Munise Hanımla tanışmış ve dünya evine girmişlerdi.
Mutlu evliliklerinden iki oğlan ve bir kızları olmuştu.
Eşref Beyin ani ölümüyle çiftliğin ve çocuklarının tüm sorumluluğu Munise Hanıma kalmıştı.
Yaşı henüz genç olmasına ve gelen bir çok talibine rağmen o eşini unutamadığı için tüm evlilik tekliflerine olumsuz yanıt vermişti. Hem çocuklarını üvey baba elinde büyütmek istemiyordu.
Çocuklarına babalarının yokluğunu aratmamak için dişini tırnağına takıyordu.
Hepsi de ne kadar nazlı ve zor büyümüşlerdi. Hastalandıkları zaman sabahlara kadar başlarında geçirdiği günleri düşündü. Ne sıkıntılar çekmişti onlar için.
Diğer sayfada çocuklarıyla çektirdikleri fotoğrafta takıldı kaldı. Kızı henüz doğmamıştı. İki oğlu ve eşiyle İstanbul’a gezmeye gittiklerinde çektirmişlerdi. Eşi Eşref Bey de İstanbul dönüşü aniden rahatsızlanmış ve bir daha da düzelememişti. Kızın doğumunu göremeden Hakkın Rahmetine kavuşmuştu.
Gözlerinden yaşlar süzüldü Munise Hanımın o günü düşününce.
Kalbinin sıkıştığını hissetti bir an!
Yanında duran telefona uzandı eli istem dışı. Oğlunu ve torunlarını görmeyeli iki yılı geçmişti. Numaraları tuşladı!
Karşısına çıkan oğluydu. Hâl hatır soramadan daha
“Anne acelem var dışarıya çıkmam lazım. Ne diyeceksen hemen de kapatıyorum yoksa!” sözleriyle dondu kaldı adeta.
“Bayramda gelecek misiniz diye soracaktım sadece. Seni ve torunlarımı çok özledim.” Diye bildi boğazında düğümle…
Beklediği cevap evet geleceğizdi ama duyduğu sadece “Bayramda yurt dışına çıkacağız. Çocuklar istiyorlar.” Oldu.
Telefonu alelacele kapatmıştı oğlu yüzüne.
Bu kez küçük oğlunu aradı. Eşi çıkmıştı telefona ve müsait olmadığını kendisinin aratacağını söylemişti. Ona da bayrama gelip gelmeyeceklerini sorduğunda tatile gidecekleri cevabını aldı.
Bayram aileleri birleştirmek, dargınları barıştırmak için bir vesile değil miydi? Oysa her iki oğlu da tatile gideceklerdi. O zaman bayramların ne anlamı kalıyor diye geçirdi içinden.
Her iki oğlu da çiftliği sattırıp parasıyla işlerini büyütmek istemişler ama Munise Hanım eşinin hatıralarına hürmeten satmalarına şiddetle karşı çıkmıştı.
Kızı ise istemediği bir evlilik yapmıştı. O yüzden yıllardır görüşmüyorlardı.
Uzaktan uzağa takip ediyor ve kızından haberler alıyordu ama bir türlü cesaretini toplayıp ta yanına gidemiyordu. Kızı da aradan onca zaman geçmesine rağmen annesini bir türlü affedemiyordu. Eşi çok söylemişti annendir git gönlünü al diye ama o gurur meselesi yapmıştı bunu. Munise Hanım’ın tek tesellisi kızının mutlu ve eşinin iyi bir insan çıkmasıydı. Zamanında fakir diye istemediği damadı kızını çok mutlu etmişti. Kızıyordu şimdi kendine zamanında bu evliliğe karşı çıktığı için.
Kızını düşününce kalbi daha bir sıkıştı.
Telefonu bir kez daha eline aldı ve bir türlü aramaya cesaret edemediği telefonu alarak kızının ev telefonunu çevirdi.
Şansına kızı açmıştı telefonu yoksa konuşacak cesaret bulamayacaktı kendinde.
Kızı alo deyince sadece “kızım beni affet. Seni çok seviyorum ve seni çok özledim” oldu.
Karşıdan cevap beklemeden telefonu kapattı.
Hıçkırıklar içinde kalmıştı Ayla. Eşine sarıldı ve “Bu bayram annemin elini öpmeye gidelim mi? Onu çok özledim” dedi.
İki gün sonra bayramdı ama Munise Hanım kızının barışmaya geldiğini göremedi. Oysa daha erken aramış olsaydı kızının da onu ne çok özlediğini ve sevdiğini duyacak, torunlarına sıkı sıkıya sarılacaktı.
Kendisi yerine annesinin cenazesiyle karşılaşan Ayla yıkıldı adeta ve daha önce barışmaya gelmediği, onu doya doya öpüp koklayamadığı için kendi kendine kahretti.
Her iki ağabeyi de ölüm haberini almış ve tatillerini yarıda kesip cenaze defin işlemleri için çiftliğe gelmişlerdi. Çocukları ve eşleri sinirleniyorlardı içlerinden tatilleri yarım kaldı diye. Ölmenin sırası mıydı şimdi, üstelik tatilde.
Bayram hepsi için tatil anlamına geliyordu çünkü.
Cenaze kaldırıldığının ertesi günüydü. Kavga ve gürültüyle uyandı Ayla ve eşi. İki kardeş çiftlik için tartışıyorlar ve senin malın, benim malım kavgası yapıyorlardı.
Ayla “Bu yaptığınız ayıp. Annemi daha dün gömdük, siz bugün mal kavgasına başladınız. Bu ne şimdi?” diyordu. Ama her ikisi de kendinden geçmiş bir haldeydi. Bu kez ona patladı hiddetleri. “Onca yıldır meydan da yoktun. Şimdi ne oldu da annemiz ölünce döndün çiftliğe?” sözleri bıçak gibi saplandı beynine. Eşini ve çocuklarını toparladı aceleyle ve çiftlikten gözyaşları içinde ayrıldı. Şimdi hem annesine doyamadığı için, hem cenaze acısını doyasıya yaşayamadığı için, hem de ağabeylerinin mal hırsları için ağlıyordu.
Çiftlikte ise iki kardeşin mal kavgasına şimdi de eşler ve çocuklar da dâhil olmuşlardı.
Ayla ve ailesi çiftlik kapısından çıktıktan hemen sonra bir el silah sesi ve feryatlar, kendilerine kadar uzandı.
Artık çiftliğin üzerine güneş geç, belki de hiç doğmayacaktı.
Kızı arabanın arkasından annesinin boynuna sarıldı ve “Anneciğim ne olursa olsun ben seni asla kırmayacağım ve asla senden ayrılmayacağım” diyordu.
YORUMLAR
Evet cok etkileyen bir öyküydü yine.Aklima su sözler geldi
Mal biraktin,mülk biraktin üsüstük
Kavga ile niza ile bölüstük
Üc-bes karis toprak icin dövüstük
Mezarinda hüzün ile yat baba
Evlatlarim etsinler diye rahat
Satmadinda gecindin kit kanaat
Evladindan sana olsun nasihat
O dünyada malin varsa sat baba
Böyle cikarci ve degerlerini unutmus insanlar oldukca ne Ana Babanin ne de Bayramlarin tadi ve manasi olabilir.
Cok üzücü yine.
Allah Anne Babamiza uzun ömürler versin hayatta iken kiymet bilmeli nelerini feda ediyorlar bizim icin.
Aglatti bu yazi beni nedense.
Yüregine saglik sevgili arkadasim
Sonsuz sevgimle
N. B. Ç.
Bayramını en içten dileklerimle kutlarım.
Sevgilerimle...
şu kahrolası jayatta olmazlar hep oluyor...kurgu çok hoş kalem sugibi tebrikler
N. B. Ç.
Sizin ve ailenizin bayramını en içten dileklerimle kutlarım.
Sevgi ve saygılarımla...
Sevgili arkadaşım kalemin yine vicdanları yoklatmış. Keşke olması gereken gibi davransa herkes ama maalesef çok sıkça karşılaşıyoruz böyle olaylarla. Tebrik ederim usta kalem. Sevgilerimle...
N. B. Ç.
Aysel AKSÜMER
Dini bayramlarımız anlamını yitireli maalesef çok oldu. Dünyanın en çok tatil yapılan ülkemizde, bayramlarımız bile tatil oldu çoktan. Öylesine tembel bir milletiz ki ; halâ tatillerin yetersiz olduğunu düşünenlerimiz bile pek az değil..Mal kavgasına gelince ; maalesef, ölenlere saygıyı bile unutturuyor miras kavgaları. Galiba en doğrusu hiç bir şey bırakmamak..Cenazeleri nasıl olsa belediyeler kaldırıyor.
N. B. Ç.
Yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Saygılarımla...
N. B. Ç.
cANIM, DAHA YENİ GİREBİLDİM SİTEYE. KUSURA BAKMA CANIM. GEÇ KALDIM. ÇOK GÜZEL BİR ÖYKÜYDÜ. YAŞLILIKTA YAŞAYANLARI VE BELKİ DE YAŞAYACAKLARIMIZI ANLATAN. TEBRİK EDİYORUM CANIM. SEVGİLERİMLE.
N. B. Ç.
Çok teşekkür ederim canım benim.
Sevgilerimle...
N. B. Ç.
Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım.
Saygılarımla...
eskiden her şey güzeldi
özeldi
gençliğimizin güzel günlerinde kalan eskimiş dünler
rtesimlerde öksüz
ve bir avuntu argumanı...
ne garip
bir hayatı iki kere yaşamak gibi bir şansımız hiç olmadı
bir ona yanarım..
güzel bir öykü ve iyi kaleme alınmış..
sevgilerle kardeşim.
N. B. Ç.
Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım.
Sevgi ve saygılarımla...
Hayattaki önceliklerimizi iyi tayin etmeliyiz, yoksa sonrasında pişmanlık fayda etmiyor.
Ayrıca çocukların daha annelerinin toprağı kurumdan miras için birbirlerine girmesiyse ayrı bir durum. Maalesef o da hayatın acı ama gerçek bir karesi.
Tebrikler bu güzel yazınız için. Ve şimdiden iyi bayramlar dilerim Nurcan Hanım.
N. B. Ç.
Sizin ve eşinizin bayramını şimdiden kutluyorum...
Saygılarımla...
Ben de tatile gdiyorum bayramda. Ama annemin babamın yanına...Var mı bayramları ailenin yanında geçirmek gibisi...
Güzel bir yazıydı. Hiç sıkmadı okurken. Sade ve duru. Tebrik ediyorum.
N. B. Ç.
Annen, baban ve ailenle nice bayramlara. Hepsine sevgi ve selamlarımı ilet. Ellerinden öpüyorum.
Sevgilerimle...
N. B. Ç.
Saygılarımla...