14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1732
Okunma

Orman İşletmeleri’nden 4. dereceden emekli Veli Efendi’nin mühendis oğlu, eşini ve tek oğlunu yanına alıp, şu bayram tatilini değerlendirmek için güneylerde bir yere giderken evde bir şey unuttu...
Yıllar önce eşi ölen babası, bu unutkanlığı hoş görürken, gözlerinden akan iki damla yaşı engelleyememişti. O iki damla gözyaşı, torununun yanısıra içtiği süt bardağının kenarına düşerken yaşlı baba, ister istemez dünlere daldı...
Yememiş, yedirmiş, giymemiş, giydirmişti...
O’nu bu günlerde getirebilmek için elindekini-avucundakini harcamıştı...
O’nun ruhunda yaralar açılabilir düşüncesiyle genç yaşında dul kalmasına rağmen, evlenmemişti...
O’nu yalnız bırakmamak için arkadaş topluluğundan kopmuş, tekrar girememişti...
Torununa alınan kaniş cinsi köpeğin, torununun kendisine doğacak ilgi ve sevgiyi azaltacağını bildiği halde, ses çıkarmamıştı.
Ve tatile giderken bu köpek bozuntusu bile unutulmamıştı ama kendisi unutulmuştu....
Süt bardağını yıkamak için mutfağa giderken yalnızlık babayı kırık bacağı saran alçı gibi sıktı...
Seniha Ana, köydeki toprak çatılı evinin kapı eşiğine oturmuş, iyi seçemeyen gözleriyle üç gündür köyün giriş yoluna bakıyor ve ‘ırak şeherlerde’ çalışıp-oturan iki oğluyla üç kızının gelmesini bekliyordu.
Her birinin gönderdiği tomar tomar paralar gelmişti. O, bu paralarla şehre giden muhtara sipariş vermiş, yedi torununa ayrı ayrı hediyeler aldırmış, evin tek penceresine sıralamıştı...
Hepsini çok seviyordu. İlk toruna rahmetliğini adını, Murat adını koymuşlardı. İkincisi kızının kızıydı ve ona da damadın anasının adını koymuşlardı. Fadime’ydi. Diğerlerinin adı neydi ki? Ay, bunamış, hatırlayamıyordu. Yüzlerini bile hatırlamıyordu. Son iki torununu görmemişti bile. Nasıl hatırlasındı ki; zaten birkaç kez görmüş ve görmeyeli de hayli zaman olmuştu...
Sabah güneşi, üç gündür Seniha Ana’nın kırış kırış yüzünü yalayıp, yakmakta. O, sabırla köyün giriş yoluna bakmakta ve köye her giren vasıtanın çocuklarından birisine ait olduğunu sanmakta ve heyecanlanmakta. Umutla hüsran, doğumla ölüm gibi...
Veli babalar, Seniha analar şu bayram da olsun yalnızlığı boğmak istiyorlar.
Hayırlı (!) evlatlar!
Unuttuklarımızla birlikte geçen dünleri bir düşünün...
Ve unuttuklarınızı hatırlayın ki, yüreğinizdeki sevgilerin insanca olup-olmadığını tanıyın...
Ayrıca unutmamanız gereken bir şey daha var:
Ne ekerseniz, onu biçersiniz.
Bayramınız kutlu, her anınız sağlıklı, huzurlu ve mutlu oldun değerli arkadaşlarım.
Yüksel ÖNAÇAN
Foto: N. Zülal
www.fotono1.com/fotoyeni/181049