BAKIŞLARINDA YOKLUK VAR
Neden gözlerim arıyor yokluğunda seni? Sonrasında fark ediyorum sendeki gündelik değişimleri, sebebi ben sana bakamıyorum, gözlerinin güzelliğinden. Ben seni diğer insanlar gibi kurşun gibi bakışlarla arzulamıyorum sevgili. Çaresizce yaşıyorum gecelerin ıssızlığında senin yokluğunun içinde var oluşunu. Sesleniyorum sana, seni sevdiğimi söylüyorum günler boyu muhayyeline sevdiğimi ve sana gönlümün mahzeninden süzülüp gelen sevda türküleri besteliyorum ve o beste sadece senin dudaklarına yakışıyor ancak. Fakat sen hiçbir zaman benim türkülerimi söylemedin ki. Senin dışında herkes söyledi türkülerimi. Çaresizce izliyorum gözümün önünde büyüyüşünü. Gün geçtikçe büyüyorsun sevgili ve büyüdükçe öğreniyorsun hayatın acımasızlığında kalan sevdanın acısının verdiği ızdırabı. Neler oluyor bana bilmiyorum. Ben seni diğer insanlar gibi sevmedim. Bekleyişlerim diğer insanlar gibi olmadı. Fiyonklu düşlerim olmadı benim kırmızıya dair, çünkü benim rengim sendin ve senin rengin sende gizliydi. Biliyordum sen ebem kuşağı olan renklerimi asla göremeyecektin. Çünkü saplanmıştın sadece bir renge. Sayende bende yenildim işte. Aşk yok dedim, on iki senedir senin hayaline yüklediğim ve cılız ışıkların altında aşka dair yazdığım dermansız kelimelerle seni ölümsüzleştirmemin sonunda, gelmeyeceğini anladığım da bende yenildim hayatın acımasız gerçeklerine. Geçen gece aşk yok diyerek, aşka dair neler varsa önce yüreğimin limanına demir atmış ak gemilerini yaktım ve göz yaşlarımla sayfa sayfa seni yaktım gecenin bir yarısında. Aşk yok diye haykırsam da, gözlerimden sen düşüyordun damla damla.
Yok değil mi beni sevebilme ihtimalin, hiç bana gelme imkanın yok değil mi? Düşlerin bana hiç koşmayacak sevgili. Kendine dönebilsen, bakmakla görmek arasındaki o ince çizgiyi aşabilsen, göreceksin olduğun yerde olmak istemediğini… Hayatın içinde nefes almak ne kadar gerçekse, ayrılıkta aşka dair derim kendimce ve bir otobüs gelip alacak seni beklediğin yerde, tam buldum dediğin anda gelip seni alacak aslolan durağına doğru götürmek için o otobüs ve sen yol alacaksın ama yol almalardan korkma, yalan yolculukların sana doğruya götürecek ve sen öğreneceksin ama senin gün içinde yıkılışlarını görünce her ayrılıkta hüznüm oluyorsun, yağmur yüklü bulutlar gibi çöküyorsun gözlerime… Yağmak istesem de yağamıyorum sevgili, seni taşıyor gözlerim ve düşeceksin diye sakınıyorum işte ve ne zaman bulsam gözlerini gözlerimde vuruluyorum tetik düşüren bakışlarınla. Sende kalıyor öksüz şarkılarım, yarım kalmışlığım sende kalıyor ve gözlerim kan çanağına dönüşüp yollarda kalıyor ve gelmiyorsun nedense bana. Gözlerimin önünde gidişlerini görüyorum ve ve taşıyamıyorum artık sensizliğin ağır yükünü, en çok akşam saatlerinde görünüyor içim, soyunur dışım çekinmeden yalnızlığımdan. Acılar siniyor yüreğime, bir ıslığın yarısı çağırıyor beni, diğer yarısı sensizliğimde kalır.
Yaralarımı sararım o an, seni tanımasam da yazma cüretim güç verir bana, yazarım seni kelime kelime, gergef gergef işlerim varlığını yaşayışımı ve sen anlayamasan da saklarım seni yüreğimin ceviz kakmalı çeyiz sandıklarının en gizli yerinde, sararım seni sevgi mendilinin içine ve aşkı yaşarım gözlerinin en gerisinde ama sen hissedemedikten sonra hiçleşirim. Hissedemedikten sonra hiç olurum sende, gözlerinde yok olurum ve o an düşünürüm aklından geçenleri bilebilseydim diye… belcelerinin arasına hapsetmişim ben sevdamı. Bilemem aklının yollarından hangi silueti olmayan adam geçer…
Canım acıyor artık, yanında seni özlemek acı veriyor artık bana ve gözlerinin içine bakıp adını söylemek vuruyor beni ve korkularım vuruyor beni, faili meçhul sevdamın katili… Düşlerimde mutluydum seninle, çünkü biz ilk defa mutluluk kılığında ilkindi vakitlerinde öpüştük ve adımız sevgi oldu bizim, nefes aldık birlikte, biz nefes olduk ilk kez ve birbirimizden habersizce öldük akşam vakitleri… Bu yüzden ben ne seni yatırabildim göğsümde bir bebek misali, ne sen dinletebildin kendini ve gelmemelerinin sonucuydu aşkı anlatan aynı filme gözlerimizi dikemememiz… Sabahları yalnızlığıma sarılıp, uykularımı orta yerinden ikiye böldüğümde, sana gelmelerimdi beni mutlu eden ama yolun sonunda dururken sen ben ne zaman sana varsam, sen vardığım yollar kadar uzaklaşıyordun benden. Sana dedim ben gözlerden ıraklarda ayrı düşsek te ben seni yalnız bırakmayacağım diye ama ne sen dinledin beni, ne anlayabildin aciz yüreğimi.
Sensiz geçen her gün, yalnızlık denen o çirkef bataklık çekiyor beni içine ve sensizliğimin ortasında geçen her günde parçalanmış bir hayat duruyor ellerimde… Bir parçası bende kaldı, diğer yanım sende gitti bilmediğim mekanların uçsuz bucaksız kuytuluklarına. O anlar kendime düşüyorum üstüme her bastığımda, bir ıslık üşüyor kokunu bir rüzgar başkalarına taşırken ve ben isyan ediyorum gecenin mor hüznünün yalnızlığında gizlenen yokluğuma. Sen sensizlik oluyorsun, yalnızlık oluyorsun ve hücrelerime işliyorsun. Acılarımı sarmak adına, sıcaklığını bile hissedemediğim bedenlerin yanında açıyorum gözlerimi. Allah kahretsin demiyorum, çünkü ben asla terk etmiyorum seni, aksine sana adanmış bu ömrümle seni arıyorum ama yok oluyorsun. Kırdım artık gönlümün zincirini ve iflah olmaz bu ruhum, istese de dönemez artık geri. Sen sahiplenseydin, gelseydin ve bulsaydın beni karanlıkların en köşelerinde sana ağlarken, belki şu an mutluluk denizinde yüzer olurduk ikimiz. Canım yanıyor, bakışlarında yokluk var. Yokluğunda ben. Seni çok seviyorum, her şeye rağmen. Boş ver yaşa hayatı, temiz kal yazılarımda bir melek gibi, yaşa ve öğren. Bakışlarında bulursan beni, acımasız gerçekliğini haykıran aynalara bakarken ve gelme kararı alırsan bana, vakti geldi artık vuslatın diye geçirirsen aklından, eylüllerde gelme, o ay hüzün verir bize, geleceksen ekimde gel, doğalım her ekimlerde hüzünlerden sonra aşka.
BAKİ EVKARALI