Ankara'ya Alışmak
Darmadağınık olaylar dizisine dönen bir hayat. Bir gün Ankara’da, bir gün İstanbul’da. İkiye ayrılmış bir kalp gibi, ne İstanbul’ u eskisi kadar sevebildi ne de Ankara’ ya bağlanabildi.
İki sene önce başladı Ankara serüveni. İlk gidişim bir arkadaşla, Ankara çok soğuktu. İnsanlar çok yalnız ve meşgul. Kalabalıklar içinde insanların yalnız olduğunu öğretti aslında bana, bu şehir. Öğrenilecek daha çok şeyin olduğunu, aslında daha çok deneyimsiz olduğumu gösterdi Ankara bana. Çok sabırsız bir insandım küçükken. Ama her ileri adımın seni ileri götüremeyeceğini, bazen ister istemez geri adım atmak zorunda kalacağımı öğretti; o kadar çoğaldıki geri dönüşler, yerinde saymaya başladım bazı konularda, sabretmeyi öğrendim; o günün geleceğine inanmayı. Hem güzel hem de kötü deneyimler edindim, Ankara yollarında. Örneğin, Ankara’da tanıştığım birine ilk şiirimi yazdım. Edebiyatı severdim, okumayı sevmesem de. Yazamazdım öyle güzel şeyler çoğu zaman ama ilk şiirimi yazdım çok beğenerek. Malesef amacına ulaşamadı; metinler yazıda kaldı, hayatın bir parçası olamadı.
Bir anda geçiverdi o çömez yılları. Hayata adapte oldu bu yalnız genç. Herşeyle başaçıkabildi belki tek yaşarken uzaklarda, ama hala yerinde sayıyor bir konuda. İlerlemek, değiştirmek için çalışmıyor bile, çünkü istemiyor. Onu istiyor, ona bakıyor hala. Resimlerde yaşıyor onu, en ufak hareketine mest oluyor. Hayatını darmaduman etse de o, hala kolunu bile kıpırdatmıyor ondan uzaklaşmak için emeklemiyor bile. Ona bağırmak istiyor içten içe, ondan dilemek istiyor kör olan, başkasını göremeyen bu gözleri iyileştirmesini; yapamıyor. Talihsiz bir hastalığa dönüşen bu tutkuyu isimlendiremiyor, aşk diyemiyor; yıllar önceki pişmanlıklardan. Elinde herşeyi olan bir kimseyi, kimsesiz hale getiren bu duygudan kurtulamıyor bu genç.
Öğrenilecek çok şey var dimi Ankara? Daha 20-21 yaşındayken, hayatta en güç anlamlandırılan bu kelimeyi çözmeye çalışmak için çok erken dimi? Peki ya böyle bir hastalığa yakalanmak için çok erken değil mi? Yaşamak, eğlenmek, gezmek, görmek varken hayatı, tek bir kişiyi saplantıya çevirmek için çok erken değil mi?
Fırat Baki
20/08/2009
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.