Ucu Ucuna Yaşamak
Hayat bu kadar kolay
sevmek,aşık olmak kolay gelicek sana bir anda karşına çıkı vericek.
bir bakış etkilicek seni veya bir çarpışma veya küçük bir sözcük
mutlu olucaksın,bağlanıcaksın bir anda hiç bir şey sormuyacak,hiç birşey aramayacaksın
sadece seni sevmesinden başka...
Aslında meselede burda başlıyor.Seviyorsun,delilercesine aşıksın, peki ya sen
seviliyormusun?
İşte herşey ozman başlar.
Sen farkında olmadan
Zor gelir, farklı gelir bi an, İlk defa yaşıyorsun sanırsın.
Ama son her zaman aynıdır;yollar ayrı,sözler ayrı hayatlar başka olu verir birden bire.
Birden bire başlayan güzel düşler birden bire son buluverir.
Hiç bir şey sormadan,Hiç bir şey soru vermeden.
Taa en başta ki gibi...
Biri aklındaki depremlerle baş başadır. Yanlız başına kalı vermiştir öylece.
Diğeri ise herşeyden habersiz çekip gitmiştir.
Hayatın kuralıdır aslında bu; soru sormadan başlayıp soru sormadan bitirimek herşeyi.
Aynen şu dizelerde ki gibi
’’ Tebeşirle çizilmiş bir seksek oyunu kadar uçucu bir çizgisi var hayatın.
Farkında olmadan basıyorsun çizgiye. Kızıyor anında.
’’Yandım!’’ diye atılıyorsun oyun dışına. ’’ (Elif ŞAFAK)
Peki ne yapmak gerek.Ne yani aşık olmamalımıyız?
Hiç mi sevmemelimiyiz?
Aslında çok basittir cevabı ucu ucuna yaşamak gerekir hayatı herşeyi tadında bırakarak.
Aynen şu kelimelerde ki gibi;
’’Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. “O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin o’nu sevdiğinden…
Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini…
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. “O benim.” diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya ya da pembeye Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…’’(Can YÜCEL)
UslanmazzŞair..!
YORUMLAR
VE O YAŞANAN AYRILIĞIN ARDINDAN DA:
Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...
Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten.
Her şeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan'' can yücel
diyesi geliyor insanın..