Mutluluk ve İnsan Doğası
-Felsefi Tinler-13
hayrettin taylan
Mutluluk kavram olarak Tin’e ait bir özselliğin içindedir. Töresel, ya da doğal bir eylem
Değildir..Duyusal çarpılmanın kendi toplamanı vermesidir. Duygu ile duygunun bir olmasıdır mutluluk.
-İçimizde sürekli üreyen duygunun kendini bulup kendiselliğine dönmesidir mutluluk. Özselliği zirveye çıkarma ülküsüdür. Sevgi,övgü, başarı,eğlence, gibi duyguların dilinde büyür çoğu zaman.
Kendini yitirme, kendinden vazgeçme olgusundan kaçıp kendini bulma franksında yaşamaktır.Bir nevi içsel huzursuzluğa karşı kendini bulma yetisidir.
-Benin başka içsellerde kendini bulmasıdır, kendini duyulara yansıtmasıdır.Mutlak bir kavram olmadığından Mutlakıyet mutluluk getirmez. Para hiçbir zaman mutluluk getirmez.Mülkiyet huzurun ana kaynağı olmamıştır. Mutluluk kendi sürecinde özsel bir dirilişe kendini bulur.
Freud göre: “Paranın insanı mutlu etmesinin temel dayanağı çocukluk dilekleri arasında olmasıdır”.Çocukluk dileklerimizin bir kısmı büyüdüğümüz zamanlarda gerçekleşmesi mutluluk erkinin içsel dünyasını genişletmiştir.
-İnsan us sahibidir, duyunçlardan önce bizi biz eden temel merkezler ustur. Duyunçlar yalnız bizim iç huzurumuzun tinleridir. İnsan demek usun yaptırımlarıyla yaşamı şekillendirmek demek. İnsanı diğer varlıklardan ayırt eden temel erk us ve duyunçlardır.
-Vazgeçilmez ,içgüdünün hedefi doyumdur.Bize ait İçgüdünün içsel kaynaklarında doyumlar ve açlıklar vardır. Bizim içimizdeki çocuktur hayat aslında. Her insanın içinde duyunçlarla beslenen iç çocuğumuz var. İçimizdeki çocuk doyuma erişmedikçe mutlu olmamız zordur.
- İçimizdeki duyguların doyumu sağlanarak mutlu olabilir. Güç ve mülkiyet hiçbir zaman özgür sevgi bulamamıştır. Bu bağlamda içsel duyunçların açlığını yaşayan insan doğasına aykırı davranışlar sergileyerek hep mutsuz kalmıştır.
- Mülkiyet ve güç üzerinde yoğunlaşan istenç dışsallıkta yoksul eylemler gösterir. Varsıl eylemlerin boyunduruğuna giren bireye ahlaksal ve törel belirlenimlerden uzaklaşır, toplumun etmenleri arasında sıyrılarak kendince huzur ararken dışlanmış bulur ve mutsuz olur.
Bütün bu güç savaşların merkezinde çıkar ilişkileri olduğundan, duygusuzluk ve yabancılaşma kendi dünyasını geliştirir.
Mutlu olmanın en temel ilkesi duygu özgürlüğü ve içselliğinin bilincine ulaşmış ,içindeki çocuğu doyuma ulaştırmış bireydir.
-
Tüm istenci Mülkiyete ,güce, akıla bağımlı kılan İzmlerin merkezinde duyunç ve içsel huzur yoktur. Bu duygusuzlaşma çabaları insanı ne kadar mutlu eder ki . En iyi güce , en iyi mülke sahip olmak tek başına yaşamaya yeter mi ? Her gün havyar yemek insanı mutlu eder mi ki? En güzel mekanlarda yaşamak, en güzel varsıl imkanlarla hayatı yaşamak mutluluk getirir mi ?
İnsan ereğin merkezindedir. Ereğin içeriği duyusal-duygusal olan tarafından belirlendiği ölçüde huzura kavuşur.
- Din ,Törellik, aile, gönençlerimizi, huzurlarımızı besleyen kaynaklardır. Her zaman içimizdeki duyunçları tatmin edecek merkezi beli olan kaynaklara yönelmekte fayda olmuştur. İnanç, her zaman içimizdeki en büyük tin olmuştur. Çoğu duygumuzun doyumuna güneş olarak kalmıştır.
-Mutluluk hep iyilerin ışığıyla beslendi. Saltık bir değer olarak iyileri görmek, iyi olana doğru gitmek. Mutlak doğruları bulmak, mutlak olana doğru kendi iç dünyamızı uyarlamaktır.
-Yaşamı sorgulayarak, sorarak, yaşayarak, yaşatarak mutlak olana doğru mutlu olma hedefleri çizmek gerekir.
- İnsan akıl ile duyunçların karışımından oluşan bir varlıktır. İnsanın özü mutluluğu bulmaktır. Bütün istençlerimizin temelinde mutlu yaşamaktır. Mutluluk yalnız içsel doyumlarla sağlanmaz.
-Mülkiyet, güç,başarı gibi aklın egemenliğini yakalamak diğer yandan da içsel doyumları doyurmaktır. İçimizdeki duyunçları, istençleri doyuma getirmektir. İçimizde binlerce duygu vardır. Bu duyguları duygularla kaynaştırarak huzuru yakalamaktır mutluluk.