- 1223 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK VE AŞIK
Aşk ve sevdayı iki öpücük zannedenlere kızıyorum
Kızdığım gibi de acıyorum bana ne diyemiyorum işte
Aşk; şiddetli sevgi, gönül verme, candan sevme, iptila, tutkunluk. Âşık ise bir kimseye ya da bir şeye karşı şiddetli sevgi duyan, seven kimse, vurgun, müptela… İlahi aşka yönelen, Allah’a yönelen ve sevgisi çok olandır. Aşk gönül semasında şimşeğin çakması ve gönül toprağına yağmurun yağmasıdır. Âşık ise tüm bu olayları bizzat yaşayan kişidir. Aşk, kalp ile aklın savaşı âşık ise gözleriyle bu savaşı başlatan kişidir. Aşk sevgiliyi görünce dizlerin titremesi, mideye sancının girmesidir, âşık tüm bu depremleri ve heyecanı yüreği çatlarcasına yaşayan kişidir. Aşk yüreğin yanması âşık bu ateşe odun atan kişidir. Aşk, göz ile gönlün muharebesi belli bir sonra ise aklın bu olaya cephane taşımasıdır.
Günümüzde her şeyin erozyona uğradığı gibi aşk ve âşık kavramları da erozyona uğradı. Cinselliğe indirgenen aşk özünden, benliğinden iyice uzaklaştırıldı. Sevgililer arasında yaşananlar, gerçi bunlara sevgili, âşık denirse, gazetelerde boy gösterirken diğer taraftan da ağızlarda sakız edilmeye başlandı. Âşıklar aşkının kıymeti bilmedi ve dedikodu kazanı kaynarken aşkta bu kazana kepçe yapıldı. Oysa aşk bunları hak etmiyor ve gün geçtikçe değerini kaybetmeye başladı. Ancak aşkta sır saklamak çok önemlidir ve yaşananlar tarafların mahremidir. Âşıkta sırrına sahip olur öyle rastgele ortalığa saçmazdı.
İnsanlar ‘’ben her bahar âşık olurum’’, ‘’yaz aşkı’’, ‘’arkadaşımın aşkı’’ veya tanıştıktan sonra ‘’sen daha önce kaç tanesiyle çıktın’’ gibi banal ifadelerle aşkı ayağa düşürdü. Hele de birçok üniversiteli gencin kıyıda köşede öpüşmekle, ilişkiye girmekle bir tuttuğu aşk aslında çok farklı bir şeydir. Yani âşık aşkına vefasızlık etti. Aslında üniversite gençlerinin bu duruma aşk denmezde fakat günümüzde bunların adını aşk koyuyorlar. Aşk gerçektende sırrını ifşa etmemek, aşkına vefa göstermek ve sabır etmek, iffetini korumak, ilk öpücüğü ilk geceye saklamaktır. Eski âşıklar ‘’Aşkına vefa mührünü vurmayan, kimsenin âşıklar diyarında yeri yoktur.’’ derlermiş. Yani sen ne kadar aşığım desende aşkını saklamayı bilmiyorsan, ona sahip çıkmıyorsan, iffetini koruyamıyorsan, Yusuf olamıyorsan sen âşık değilsindir.
Aşk Allah’ın insanlara bahşettiği en büyük hediyedir. Tabi bunu insanlar ne kadar bozuk para gibi harcamayı sevse de. Sonuç olarakta bu durumda en büyük zararı yine insanoğlu çekmektedir. Mahkemelere her gün yüzlerce boşanma dilekçesi verilmeye ve her geçen dakika bir sürü yuva yıkılmaya başlamıştır. Yüzlerce çocuk ortalıkta kalmakta ve zararı geleceğimiz olan nesilde çekmektedir. Aşk olmayınca ya da aslını kaybedince toplumun en önemli, temeli olan kurumlar yıpranmaya başlamaktadır. Bu yıpranma sonucunda da toplum kendine has özelliklerini kaybetmeye başlamıştır. Erozyonun olduğu yerde ağaç yaşar mı?
Aşkın bencesi ise çok farklıdır. Bana göre en büyük aşk Mevlana’yı döndüren, Yunus’u söyleten ilahi aşktır. Mecazi yâda diğer aşkları küçük gördüğümden değil, gerçek aşkın her hali güzeldir ama bana göre İlahi aşk hepsinden üstündür ve özeldir. Çünkü İlahi aşkta sevgili için, başkasına kurşun sıkmak ya da intihar yoktur. İşin içinde yaşatmak için yaşama vardır. İlahi aşk nasıl olur işte size birkaç örnek; aşk cahiliyeti gül devrine çevirmek, cenneti bırakıp ümmetine koşmaktır. Taif’te taşların önüne geçebilmek ve vücudunun çok büyümesini isteyip cehennemde yer bırakmamayı istemektir. Aşk herkesi olduğu gibi kabul edip ‘’ne olursan ol gel’’ diyebilmek ve Anadolu’nun kapılarını açmaktır. Aşk Peygamber’in övdüğü komutan olabilmek ve Çanakkale’de Hakk’a yürümektir. Bence aşk en başında O’nun rızası için çalışmaktır.
Yukarıda aşkın çeşitli hallerine değindik, aşkın güzelliklerini anlattık ve aşığın nasıl olması gerektiğini söyledik. Şimdi seçenek sizin nasıl bir âşık olmak ve aşka sahip çıkmak sizin elinizdedir. Ülkemizdeki insanların aslından uzaklaşmaması için, yozlaşmanın olmaması için bu durumlara özen gösterilmesi gerekir. Yoksa ülkemiz için ne kadar çalışırsanız çalışın, ülkemiz içerden çökertildikten sonra ve erozyona tabi tutulduktan sonra bir anlamı olmaz. Seçenek sizin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.