- 2364 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DÜNYA’YI DÜZELTECEK BİR İNSAN DÜŞÜNÜN
Dünyanın şekillenmesinde önemli bir misyonu üstlenen insan gelişimi,inancı evrensel değerlere bakışı ve kısaca Dünya görüşü itibariyle inkişaf etmek için yaratılmıştır.Kati surette yerinde sayan monoton bir yaşam insana yüklenmemiştir.Bu tamamen insanın kendi tembelliğinden kaynaklanmaktadır.
İlk İnsan Hz. Adem’den bu güne kadar hep çalışmak ve gelişmek yüce yaratıcının emri olmuştur.Kıyamete kadarda böyle olacaktır.Çalışmamak tembelliği seçmek ise insanın kendi iradesinden kaynaklanmaktadır.
İlahi adaletin tecellisi içinde bazı farklılıkların olması gerekiyordu.Güzel ile çirkin,zengin ile fakir v.s gibi zıtlıklar ilahi adaletin tecellisinde önem arz etmektedir.Her durum kendi içerisinde haline şükretmek gibi ilahi emri yerine getirecek mi yoksa isyan mı edecek gerçeğinin sonucuna bakmak olacaktır.
Bir insan düşünün orman’a bir ateş atıyor ve binlerce hektar alan yanıp kül oluyor.Bir insan düşünün ormanı yakanı görüp elinden çakmağını alıyor.Yani engel oluyor yakmasına aradaki fark ne kadar bariz ise bir insan’ın da önemi o kadar büyüktür.
Tarihte İstanbul feth edilmek için ne kadar çaba sarf edildiyse ancak bir İnsan’a Fatih Sultan Mehmet Han’a nasip oluyor.Çağ açıp çağ kapatan bir insan olarak tarihteki yerini alıyor.Kolay bir şey değil tabi bir insan olabilmek…
Bu gün Dünyamız da devam eden kan gözyaşı ve zulümlere baktığımızda insanlığın gün geçtikçe ne kadar büyük bir yok oluşa doğru gittiği aşikardır.Yaşama olan bağlılık inancın kaviliği insanın mücadele verdiği Dünya da öne çıkan büyük değerlerdir.
Sevgisiz ruhsuz bir Dünya’nın şekillendiği günümüzde bir tarafta hoyratça asice devam eden acımasızca katledilen insanlar.Zulmün pençesinde yok edilen hayvan kadar bile değeri olmayan insan zulüm altında inlemektedir.Şimdi bu buhranın nedenleri nelerdir? Diye sorduğumuzda el hasıl tek cevap insan’ın hoyratça yaşama arzusu zevk ve sefa içerisinde sadece kendini düşünüp başkalarının yaşama hakkına tecavüz etmesi gibi olgular yatmaktadır.
İslam Peygamberinin hasırda yattığını düşünerek bir arap şeyhinın veya kralının beş yıldızlı otellerde zevki sefa etmesi ne kadar o ruha ters ise insanların yaşam tarzlarının da alt üst edilmesi Dünya düzeninin bozulması da insan faktörünün bir eseridir.
Bir hikaye ile devam edelim:
“Bir haftanın yorgunluğundan sonra baba Pazar sabahı kalkmış eline gazetesini almış ve akşama kadar oturup dinlenecek olmanın keyfini çıkartmaya başlamış. Ama baba bunları düşünürken oğlu yanına gelerek kendisini parka götürmek için geçen hafta söz verdiğini hatırlatmış. Canı hiç dışarıya çıkmak istemeyen baba, ‘bir bahane bulup evde oturayım, dinleneyim’ diye düşünmüş.
Birden gazetenin promosyon olarak verdiği dünya haritası gözüne ilişmiş. Bu haritayı hemen parçalara ayırmış ve oğluna uzatmış, ‘bu haritayı birleştirebilirsen hemen gidelim parka’ demiş.
Ardından da içinden derin bir oh çekmiş ; ‘dünyanın coğrafya profesörlerinden birini getirsen yine de toplayamaz bunu iyi akıl ettim’ diyerek sevinmiş. Aradan 10 dakika geçmeden çocuk koşarak babasının yanına gelmiş. ‘Baba haritayı düzelttim parka gidebiliriz’ demiş.
Adam önce inanmamış ve görmek istemiş. Görünce de şaşırarak nasıl yaptığını sormuş: Çocuk kendisine verilen dünya haritasının arkasında insan resmi olduğunu, insan resmini düzelterek dünyayı düzelttiğini belirttikten sonra şu anlamlı sözü söylemiş:“İNSANI DÜZELTİNCE, DÜNYA KENDİLİĞİNDEN DÜZELDİ !...”
Evet, bir ailenin, bir komşunun,bir mahallenin, bir köyün, bir beldenin, bir ilçenin, bir ilin, bir bölgenin, bir ülkenin kısacası dünyanın düzelmesi; insanın doğru, dürüst, namuslu, şerefli, ahlaklı, hoşgörülü, güzel hasletlere sahip olması ile mümkündür.
Çünkü dünyayı bozan insandır, insanı bozanda insandır. Her şey insan unsuru ile şekil alıyorsa, her şeyden önce insanın düzgün yaşam tarzına sahip olması gerekir ki, var olan her şey muntazam ve muhteşem olsun.
Yaratılmışların içerisinde en şereflisi olan insanın ‘cetvel gibi doğru’ olması, dünya nizamının doğru olması anlamına gelir. Onun için insana yapılan yatırım, yapılacak olan bütün yatırımların başında gelir. İnsana yapılacak olan yatırımların başında ise eğitim gelir.Bu nedenle dinimiz eğitime çok büyük önem vermiş ve ilk gelen ayet bile ‘oku’ emri ile başlamıştır.
Tüm insanlığın kurtuluşu bir insan’ın düzelmesine bağlı olduğuna göre her kes kendinden başlayıp düzelme ve doğru istikamette yürümeye meyl etmelidir.Yanlış yollardan zulmün insan bünyesine uymayan yaratılış sırrına ters bir hadise olduğunu kabul ederek derhal bu yoldan vazgeçmelidir.
Aklın yolu birdir.Eğer insan bünyesine,fıtratına uyan sisteme hayır diyerek karşı durur isek kendimizi inkar etmiş oluruz.Realite odur ki kendi bünyemize uyan etkenlere evet diyebilmek gerçeğini görebilmektir.
Tüm gerçeklerin kabullendiği değer insan hayatının yaşam tarzının daha ileri ve gelişmeye açık olması üzerine inşa edildiği de bilinen gerçeklerdendir.