- 928 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Cennetle Müjdelenin
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“…Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır…” (Mâide, 48)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Yararlı işler görmekte acele ediniz. Zira yakın bir gelecekte karanlık geceler gibi birtakım fitneler ortalığı kaplayacaktır. O zamanda insan, mü’min olarak sabahlar, kâfir olarak geceler; mü’min olarak geceler, kâfir olarak sabahlar. Dinini küçük bir dünyalığa satar.” (Müslim, Îmân 186. Tirmizî, Fiten 30, Zühd 3; İbni Mâce, İkâme 78)
Asr-ı Saâdet toplumu, hayır ve sâlih ameller husûsunda âdeta birbirleriyle yarışırlardı. Abdurrahman bin Ebu Bekir (ra) şöyle anlatır:
Rasûlullah (sav) sabah namazını kıldıktan sonra ashâbına dönüp:
“-İçinizde bugün oruçlu olan var mı?” buyurdu.
Hz. Ömer (ra):
“-Yâ Rasûlâllah! Dün gece oruç tutmayı düşünmedim, onun için şimdi oruçlu değilim.” dedi.
Hz. Ebû Bekir (ra):
“-Dün gece oruç tutmayı düşündüm ve sabaha oruçlu olarak çıktım.” dedi.
Rasûlullah (sav):
“İçinizde bugün bir hasta ziyaretinde bulunan var mı?” buyurdu.
Hz. Ömer (ra):
“-Yâ Rasûlâllah! Sabah namazını yeni kıldık ve yerimizden hiç ayrılmadık, nasıl hasta ziyareti edebilelim ki?” dedi.
Hz. Ebû Bekir (ra):
“-Kardeşim Abdurrahman bin Avf’ın rahatsızlanmış olduğunu duydum. Mescide gelirken onu ziyaret ettim, şifâ diledim ve oradan mescide geldim.” dedi.
Rasûlullah (sav):
“-İçinizde bugün bir yoksulu doyuran var mı?” buyurdu.
Hz. Ömer (ra):
“-Yâ Rasûlâllah! Sabah namazını kıldık ve yerimizden hiç ayrılmadık?!” dedi.
Hz. Ebû Bekir (ra) ise:
“-Mescide girdiğimde, ihtiyacını arz eden birini gördüm. Oğlum Abdurrahman’ın elinde bir parça arpa ekmeği vardı. Hemen onu alıp yoksula verdim.” dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah (sav):
“-Seni cennetle müjdeledim!” buyurdu.
Hz. Ömer (ra) bir iç çekti ve:
“-Ah cennet!” dedi.
Rasûlullah (sav) Hz. Ömer’i memnun edecek bâzı şeyler söyledikten sonra:
“-Allah, Ömer’e rahmet eylesin, Allah, Ömer’e rahmet eylesin! Ne zaman bir hayır yapmak istese Ebû Bekir muhakkak onu geçer.” buyurdu. (Heysemî, III, 163,164. Ebû Dâvûd, Zekât, 36/1670; Hâkim, I, 571/1501) (Osman Nûri Topbaş, Asr-ı Saâdet Toplumu, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Kayyûm: Zeval bulmayan dâim, kâinatın yöneticisi, bütün varlıkların kendisine bağlı olduğu en yüce Var, kendi kendisine yeten tek Var, gökleri ve yeri ayakta tutan, hiçbir kimseye ve hiçbir şeye bağlı olmayan demektir.
Kısa Günün Kârı
İyilik yapmak için acele edin!
Lügatçe
fitne: Karışıklık, kargaşa.
Asr-ı Saâdet: İnsanlığa hidayet rehberi olan Kur’ân-ı Kerîm’in nâzil olduğu, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz’in yaşayarak şereflendirdiği bir devirdir.
sâlih: 1. Allah’ın emir ve yasaklarına güzelce riâyet eden, güzel ahlâk sahibi. 2. Yarar, elverişli, uygun.