- 1208 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
BEYAZDAKİ SİYAH LEKE
Erkenden kalktı.Yoğun bir gün olacaktı .Bu akşam memleketine gidiyordu.Hemen kahvaltısını yapıp alış veriş için çarşıya çıkacak annesine ve kardeşine hediyeler alacaktı.
Malum eli boş gitmek olmazdı.
Annesiyle her gün telefonda konuşsa bile hasreti dinmiyor özlemle geçen yılların ardından kavuşma anını dört gözle bekliyordu.
Aslında niyeti gelecek sene gitmekti .Biraz daha para biriktirmek ve annesiyle kız kardeşini yanına almaktı.Ama kızkardeşi evleniyordu.Düğününde bulunmasını çok istiyordu elbetteki gidecekti.Kardeş gibi varmıydı.Simsiyah saçlı ela gözlü incecik yapısı vardı . Yüzü hep güleçti..Ne zaman büyüyüp gelin olma çağına gelmişti.Derin derin içini geçirdi .
Ne çabuk geçiyor seneler ,insan farkına varamadan neler yaşıyor ,ne zorluklara göğüs geriyor,adaleti olmayan bu dünyanın ,duygu sömürüsü yapmasına kızıyordu.
Kızıyorduda elinden birşey gelmiyordu.
Öyle dükkan dükkan gezmeyi sevmediği için işini çabuk bitirdi.
Ne kadar sıcaktı havalar üzerindeki gömlek terden sırılsıklam olmuştu.
Bir çay bahçesinde serinlemeye karar verdi.Bir soğuk gazoz içini hararetini almış esen rüzgarın ağaçlara çarpıp kendini serinletmesi haz vermişti.
Biraz ilerdeki parkta oynayan çocukların şen kahkahaları dikkatini çekti.
İnsana yaşama sevinci verip resmen mutluluğu aşılıyorlar ,herkesin yüzüne bir gülümseyiş kondurmanın sıcaklığıyla bakıyorlardı masum gözlerinden çocukça ve tertemiz duygularla.
Güzel şeydi çocuklar,tıpkı uçurtmanın kuyruğundaki binlerce renk cümbüşü olmuş kelebek kanadı takmış gibiydiler.
Güzeldi çocuk olmak, her halde güzeldi.
Hiç yaşayamamıştı bu duyguyu.Çok küçükken babası ölmüş ,amcaları sahip çıkmamıştı.Büyük ağabeyi evli olduğu için annesi ve kız kardeşiyle beraber kalmıştı .Küçük ağabeyi ile kendisi gurbetin yoluna çıkmışlardı.
Hayatın hiç te öyle çokta kolay olmadığını ne kadar çetin olduğunu anlamışlardı.
Bir tanıdıklarının vasıtasıyla ağabeyine fabrikada iş bulmuşlardı.Kendi ise bir lokantada garsonluk yapmaya başlamıştı.
Para kazanmaya başlayınca akrabalarına daha fazla yük olmamak için tek gözlü bir gece kondu kiralamışlardı.Küçükte olsa kendilerince bir hayat kurmuşlardı.
Ağabeyi zaman içinde arkadaş çevresine uyup,alkole başlamış hatta bazı akşamlar gelmeyip kumara merak salmıştı.
Ne kadar söylesede ağabeyini bu huyundan vazgeçirememişti.Günden güne alkol batağına saplanıyor,kumar ise bir kabus gibi yakasını bırakmıyordu.
Elde avuçta bir şey bırakmamış ne varsa kumarda kaybedilmişti.
Aylarca eve uğramaz oldu.Çalmadık kapı bırakmamıştı.Ağabeyinin beraber gezdiği kişilere soruyor ,ama bir sonuç alamıyordu.
Köprü altları,harabe olan yerleri dolaşıyordu ama yok yok yoktu işte.
Sanki yer yarılmıştıda yerin dibine girmişti.
Polisede haber vermişti.Hiç bir haber alamıyordu.Çaresizdi.Ama yaşamak için çalışmaya mecburdu.
Aradan bir sene geçmiş ve ağabeyinin bir uyuşturucu şebekesinde dağıtıcı ve kullanıcı olduğunu öğrendiğinde yıkılmıştı.
Kendisine" bu işte iyi para var gel sende benimle çalış hayatını kurtarırsın "demişti ama o böyle bir ortamın sonuçlarını ağabeyine anlatmasına rağmen vazgeçirememişti.
Ondan sonrada hiç görmedi zaten.Aradan iki yıl geçmişti .Kendi kazancının bir bölümünü bankaya yatırıyordu.Bir kısmınıda idareli kullanmaya bakıyordu.
Saatine baktı.Vakit epey geç olmuştu.Fazla bir zamanı olmadığını görünce kalkıp eve doğru yürüdü.Eve geldiğinde aldıklarını valize yerleştirip,evde unuttuğu her hangi bişey olup olmadığını konrol edip dışarı çıktı.Kapısını kilitleyip,terminale gitmek için yola çıktı.Durakta otobus beklemek istemedi.Bir taksiye binip öyle gidecekti.Bir de akşam trafiği hiç bir işini şansa bırakamazdı.
Terminale geldiğinde otobüs hareket etmek üzereydi .Hemen valizini muavine verdi ve numarasını kontrol edip oturdu cam kenarındaki yerine.Çok şükür zamanında gelmişti.Derin bir nefes alıp rahatlamanın verdiği huzurla camdan dışarıya doğru baktı .Sanki ilk kez bakıyormuş gibi bir hüzün belirdi içinde.
Akşamın alacalığı hafif perdesini indirmiş, gri ve siyahi bir pembelikteydi yalnızlığın öksüz kalmış ufuk çizgileri.Mor katran karası bir geceye doğru yolculuk başlamıştı.
Ön koltuktakiler , etraftalarındaki insanlara aldırmadan bağırarak konuşuyorlardı.
Kavga mı ediyorlar sohbet mi ediyorlar anlaşılmıyordu.Bilinen oydu ki herkes rahatsız olmuş ,sesler yükselmeye başlayınca susmuşlardı.
Yeniden kendini karanlık cama doğru gömüverdi.Geride kalan şehrin ışıklarına son bir kez baktı.
Ne çok insan vardı ,ne çok araba ne çok gürültü ,bıkmıştı bu gürültüden ,korna sesinden ,durmadan başında bekleyen emir yağdıran insanlardan bıkmıştı.Yorgundu.Yorgun olan bedeni miydi , ruhen mi yorulmuştu yoksa gönül yorgunluğu muydu ? Bu kargaşalıktan çıkmak için çabaladıkça daha da battığını düşündü.
Gittikçe uzaklaşıldı.Şehrin aman vermez bağrışlarından,olur olmaz gecedeki sarhoşların naralarından,köşebaşlarındaki kol kol gezinen fahişelerin kırmızı rujlarına bulaşan istekli bakışlarından.
Herkesin kendince bir hayat mücadelesi vardı.Kimi alnının teriyle kazanıyor buna rağmen hakir görülüp küçümseniyor kimi ise kolay yoldan para kazanmanın derdine düşüyordu.
Kaçakçılar ve hırsızlar, insanların zorla kazandığını kolaylıkla sahip olmanın kendilerinde bir olguymuş gibi göstermeye çalışıyorlardı.Esrarkeşlerin ilgi odağı kuytu yerlerdi.Fırsatını bulup gençleri tuzağa düşürmeleri için fakir ama zenginliğe özenenleri keşfedip onları ve çevrelerini kirletip iğrenç teklifleriyle bataklığa sürüklüyorlardı.
Otobüsün servis görevlisinin sesiyle irkildi.
-Efendim çaymı yoksa kahvemi veya meşrubat ne istersiniz.
Bir an kendini toparlayıp koltuğunda doğruldu.
-"Mümkünse çay alayım."dedi.
Karanlık iyice koyulmuş,katmarleşmiş simsiyah bir zindana dönüşmüştü
Kimbilir şimdi kimler neler yaşıyorlardı ?
Kavga edenler ,dayak yiyenler,işkence görenler,sapık emmelerine musallat edilen yeni yetme kurbanlar.Çok vardı bu kızlardan yeni gelişim çağındaki erkek çocuklarından.
Hiç farkına varılmadan bir anda kumbasın içinde buluveriyorlardı kendilerini.Uyuşturucu ve binbir oyunun döndüğü lüks otellerden ,köşe başındaki gecekonduya kadar her yer rezalet ve iğrençliklere her an gebeydi.
Siyah gece sevdiğinin saçlarındanda karaydı.
Onu ilk kez bir alışverişte görmüştü.
Kendi için alacağı bir ,iki gömlek için girmişti oraya , beğendiği mavi kareli gömleği alıp üzerine tuttu .Denemek için kabine girdi ve kendine aynada göz gezidirip muzipçe bir bakış attı.
Evet bu tam üzerine olmuştu.Yeni kestirdiği saçlarıyla ve temiz sakal tıraşı yüzünü aydınlatmıştı.
Şöyle saçlarını elleriyle yana taradı .Evet, yeşil gözlerinden bir kez daha kendine ,fena değilim der gibi baktı .
Kasaya yöneldiğinde ise üzerinde birinin kendine baktığını hissetti.Başını aniden çevirip kendi üzerinde yoğunlaşan bakışı yakalamaya çalıştı.
Mahmur bakışlı,çekik gözlü ,bembeyaz çehreli bir kız vardı karşısında.
YORUMLAR
yeni bir öykü sanırım...
muhteşemdi anlatım...
çok beğendim...
devamını bekliyorum...
sevgilerimle...