- 1995 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KARS FOLKLORUNDAN KAYAN BİR YILDIZ: MUSTAFA TURAN
Mustafa Turan ilk önce bir insan, sonra bir öğretmen, bir beslenme eğitimcisi, daha sonra bir folklor uzmanı. 1923 – 2007 yılları arasında yaşadığı bir ömrün içine saydığım bu alanlarda çok büyük hizmetler vermiş, yeri kolay doldurulamayacak bir büyüyüğümüz.
Onunla 1983 yılında Kars Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanlığı’nı yaptığı zaman tanıştım. Derneğin binasında bir hayli sohbet ettik. Kağızman folkloru ve halk edebiyatı üzerine derleme yapmaya giriştiğimi söyleyerek bana kaynak dergi ve kitap vermesini istedim.
Benim folklora ve halk edebiyatına yönelik bu gayretimden çok memnun oldu. Çok sevindiğini söyledi. O zaman dernekte bulunan Kars’la, Kağızman’la ilgili yazıların yayınlandığı başta Kars Eli dergileri olmak üzere bir çok dergi ve kaynak kitap verdi. Bunların yanı sıra bana Kars Tarihi kitabının yazarı Prof.Dr.M.Fahrettin Kırzıoğlu’nun telefonunu ve Ankara Küçükesat’daki ev adresini verdi.
Kars’tan satın aldığım bir küçük daktilo ile Mustafa Hoca’nın verdiği kaynaklardan yola çıkarak araştırmalarımı yazmaya başladım. “Kağızman’a Ismarladım Nar Gele” adlı kitapın temeli böylelikle atılmış oldu.
Camuşlu köyünde doğup ilköğretimini Kötek ilkokulunda, orta öğretimini Kars Cilavuz Köy Erstitüsünde tamamlayan Mustafa Turan 1944 yılında doğduğu köyde öğretmenliğe başlamış ve bu tarihten itibaren Camuşlu köyü adeta öğretmen yetiştiren bir köy olmuştur. Camuşlu köyü Kağızman’ın 63 köyü içerisinde en çok öğretmen yetiştiren köy olarak başı çekmektedir. Şüphesiz bunda Mustafa Turan’ın büyük katkısı vardır. Bu katkı da onun Cılavuz Köy Enstitüsünde aldığı eğitimin bir sonucudur.
1957 yılında Kars merkeze nakleden Mstafa Turan burada Beslenme Eğitimi kursuna katılarak Beslenme Eğitimcisi olmuş ve bu görevini 1978 yılına kadar sürdürmüştür. O ne yapmış ise toplum yararına, insan yararına yapmış ve bu hizmetlerinden büyük bir zevk almıştır. Hani derler ya “Aşk olmasa meşk olmaz”. Merhum Mustafa Turan’daki topluma yararlı olma aşkı, insanlığa ışık tutma aşkı onun hizmetini ölünceye kadar daim kalmıştır.
Onun insanlığa ve insanlara olan hizmeti Camuşlu köyünde başlamış ve dünyaya yayılmıştır. Günümüzden 14 bin yıl öncesine ait Camuşlu Köyü Kayüstü Resimleri’nin su yüzüne çıkmasına en büyük etken Mustafa Turan olmuştur. 1960 yıllarda çektiği fotoğrafları merhum Kırzıoğlu’na ulaştırarak ondan da merhum Prof.Dr.İsmail Kılıç’a intikal etmesiyle Anadolu’nın tarih öncesi dönemi kapsayan bu şah eser resim panoları sayesinde tarihimiz aydınlanmıştır. Bugün dünyanın çeşitli yerlerinden gelen turistler Kağızman’a ayak konduruyorsa buna vesile olan merhum Mustafa Turan’dır.
Mustafa Turan Hoca öğretmenliği yıllarında insanlara maddi ve manevi babalık yapmıştır. Bir yandan onları okutarak eğitmiş, bir yandan onların sıkıntılarını paylaşarak dertlerine ortak olmuştur. Onun örnek davranışları, topluma yararlı oluşu kendi köyünde, çevre köylerde ve Kars’ta hala anlatılmaktadır.
Sosyal ufku ve hizmeti zengin olan Turan Kars’daki faaliyetlerini daha da büyüterek Kars Halkevi Başkanlığını üstlenmiş, bu kuruluşun ikinci dönem başkanı olmuş, Kars Eli dergilerinin mesul müdürlüğünü yaparak Kars Halkevini ve bu dergiyi 1980 yılına kadar yaşatmıştır. Bu hizmet 1980 ihtilalinde sora ermiş ama Mustafa Turan sosyal ve kültürel faaliyetlerini kesmeden Kars Turizm ve tanıtma Derneği Başkanlığı’na gelerek çalışmalarına devam etmiştir.
Yaptığı bu hizmetler süresince kaleminden dökülen makaleler çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanmıştır. Eski yazıyı bildiği için yararlandığı cönklerden derlediği dökümanları yeni yazıya çevirerek yayınlaması Kars folkoruna ve edebiyatına bir zenginlik kazandırmıştır. Kağızmanlı cönk yazarı Tahir Büyüktanır’ın defterlerinde yatan büyük halk kültürü zenginliğini onun sayesinde tanımış olduk.
Mustafa Turan Hoca, Folklor Derleme Kursu’na katılmış, Uluslar Arası Folklor Kongrelerinde bildiriler sunmuş, Türk halkının kültürünü, edebiyatını Türkiye dışına taşımıştır. Kars’ta oynanan halkoyunları üzerinde titiz bir çalışma gerçekleştirmiş, oyunlarımızın aslına uygun olarak derlenmesine, unutulmaya yüz tutmuş sözlerinin yaşatılmasına, onun fügürlerinin kaybolmadan yaşatılmasına çalışarak büyük zahmetler çekmiştir. Yaptığı çalışmanın ve çektiği zahmetin karşılığı ona çeşitli dereceler getirmiştir.
Kuruculuğunu yapmış olduğu Halkoyunları Grubu ülkemizde başarı sağladığından 1978 de Kıbrıs’a, 1983 de Almanya ve Hollanda’ya kadar giderek gösterilerde bulunmuştur.Günümüz teknolojisinin getirdiği müzik aletleri karşısında daha fazla dayanamayan ve oynanmayan oyunlarımızın derleyicisi olmuş böylece unutulmasını önlemiştir.
Folklor’a olan aşkı onu emekliliğinde dahi 1981 yılında kurulan Anadolu Folklor Vakfı üyeliğine ve Genel Sekreterliği’ne doğru yönlendirmiştir. Bu vakıftada büyük bir özveriyle çalışmış, kültürümüzün yaşamısına gayret göstermiştir.
Mustafa Turan Hoca’nın yayın hayatı kitaptan çok makale olarak hayat bulmuştur. Geçmişten günümüze kadar çıkmış olan bir çok dergi ve gazetelerde yazıları vardır. Bu yazılardan bazıları “Folklorda Yöresellik”, “Kars Yöresel Halk Oyunları”, “Kars Kafkas Oyunları”, “Türkülü Bar Oyunları”, “Kars’ta Yöresel Giysiler”, “Kars’ta Saya Günleri”, “Burçlara Göre Saya Günleri ve Mahalli İnanışlar”, “Doğum Gelenekleri”, “Kars’ta Ölü İle İlgili Gelenekler”, “Kars’ta Cirit ve At Üzerine”, Kars”ta Misafir ve Misafirlik”, “Rençberlikte Kullanılan Araçlar”, “Kars’ta Koç Katımı”, “Anı’da Peşkeş”, “Kağızman Şehri ve Hacı Kağızman Yatırı”, “Kağızman’da Kadın İmeceliklerinde Mani Atma Gelenekleri”, “Kars’ta Gelin Götürme”, “Halkbiliminde Yılan Motifler”, “Kars’ta Geleneksel Peynir Yapımı”, “Kars’ta Nevruz Yemekleri”, “Kars’ta Köroğlu ve Köroğlu Oyunu”, “Geleneksel Yer Sofrası” gibi başlıklar altında yayınlanmıştır.
Merhum Mustafa Turan, ünlü bir halk şairi olan Cemal Hoca ailesine mensup bir kişi olarak halk şiiriyle içli dışlı olduğundan kendiside hece vezni ile kafiyeli bir çok şiir kaleme almıştır. Ancak yazdığı bu şiirleri bir halk şairi kimliğiyle hiçbir zaman ön plana taşımamıştır. O tanıtmayı amaç edindiği yöre kültürüne ve yöre ozanlarına önem vermiş hep onları ön sıralara taşımak için uğraşmıştır.
Mustafa Turan’ın kitaplaşan ilk eseri “Kağızman ve Aşık Hıfzı” adıyla Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları Öğretmen Kitapları Dizisi olarak 1988 tarihinde çıkmıştır. 107 sayfalık bu kitapta Hıfzı’nın doğduğu çevre olarak Kağızman tanıtıldıktan sonra Kağızman destanlarından ve ağıtlarından örnekler verilerek Aşık Hıfzı’nın Hayatı ve Sanatı işlenmiştir. Önceki yayınlardan yararlanılarak bütün şiirleri toplanmıştır. (1)
Diğeri bir kitabı ise 2001 yılında Ürün Yayınları olarak Ankara’da basılmıştır. “Kars Folklorundan Çizgiler” adıyla çıkan bu kitap Mustafa Turan’ın çeşitli dergi ve gazelerde yayınlanan yazılarını içermektedir. Kars halkının yaşamından önemli kesitleri anlatan çok güzel yazılar sunulmuş okuyucuya. Gazi’nin Kars’a, Sümmani’nin Kağızman’a Gelişi, Bulgur Çekimi, Yayık, Doğum Gelenekleri, Minyatürlerde Kars, Yün Yıkama ve Tarama, Niyet ve İnanışlar, Yağmur Yağdırma, Hayvanlarda Yaşlara Göre Verilen Adlar gibi bir çok konu önemsenerek günümüze taşınmıştır bu kitapta. (2)
Mustafa Turan, son yıllarda yaşının ilerlemesi ve gözlerinin bozukluğuna rağman “Kağızmanlı Cemal Hoca” nın bütün şiirlerini bir kitapta toplama gayreti içindeydi. Önceleri yayınlanan bu şiirlerin yazım ve basım hatalarını gidererek doğru bir şekilde bütün şiirlerini kapsayan geniş bir kitap için çalışıyordu. Ne yazık ki ömrü vefa etmedi. Ama şunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. O, Cemal Hoca adının duyurulmasında, şiirlerinin yaygınlaşmasında, mezarının yapımında, adının doğduğu köydeki okula verilmesinde, adına etkinlik düzenlenmesinde büyük rol oynamıştır. Tıpkı Anadolu’nun en büyük tarih öncesi hazinesi olan Camuşlu Köyü Yazılıkaya ve Kurbanağa Mağaraları’ndaki kayaüstü resimlerini gün yüzüne çıkardığı gibi..
Gerçekten Merhum Mustafa Turan Hoca Kars Folklorundan kayan bir yıldızdı. Yeri kolay doldurulamayacak bir insandı. Onun gibi yıldızlar parlamıyor artık.
24 Eylül 2007 Pazartesi günü dünyasını değişen Mustafa Öğretmenimizi rahmetle yad ederken kendi yazdığı bir şiir ile kaleme aldığı bir yazısına yer vermek istiyorum:
BAĞRIM KÜL OLMUŞTUR
Bir güzelin sevdasından
Yanmış bağrım kül olmuştur
Hasretliğin cefasından
Gözyaşlarım sel olmuştur
Her güzele meyil verme
Her bahçeden gülü derme
Dostu övme hasmı yerme
Bende bir emel olmuştur
Her sorana sırrın açma
Yüze söyleyenden kaçma
Aşk denen köprüden geçme
Çünkü oda kıl olmuştur
TURAN’ım açmışım kucak
Dolaşırım köşe bucak
Dostlar ki bir sıcak ocak
Sönmüş artık kül olmuştur (3)
KARS’TA MİSAFİR VE MİSAFİRLİK
Bu gelenekler atını kurban eden, yatağını onun altına seren ve misafirdir düşmanının sınır ötesine selamet götürüp dostça uğurlayan Altay ve Oğuz Türklerinin en iyi geleneklerinden biridir. Tüm tazeliği bozulmadan Kars ve yörelerinde yaşayan misafirlik adetleri halk arasından üç türlü tanımlanır.
1- kendi gelen misafir: Bu misafir bir iş için gelir ve önceden misafir olduğu eve misafir olur. Kabul edilir ve sebep olmadıkça önce misafir olduğu evi değiştiremez. Konak değiştirmek ayıp sayılan hatalardan biridir.
2- Davet edilen misafir: Ağırlamak maksadıyla davet edilir. Bu davete gitmek (icabet) nazeket kurallarındandır. Davet edilen davet edenin evine gitmek zorundadır.
3- Mecburi misafir: Bu gibi misafirler ya garip kimse olur, hiç kimseyi tanımazlar ya da düğün, sünnet ve buna benzer komşularca yaşanacak şenliklere çağrılanlar olurlar. Üçüncü maddedeki misafirlerden garip olanlar istedikleri eve gider misafir olurlar. Bunlar tanrı misafirleridir. Davet edilen misafirler ise düğün adetlerine göre her kim buyurun bize derse oraya gitme zorundadırlar. Bunlara halk atlı veya konuk, ev sahibine de misafir sahibi veya konuk sahibi der.
İyi bir ev hanımının değeride misafiri ağırlaması ile ölçülmektedir. Umulmadık bir zamanda dost olsun, düşman olsun bir misafirin kapısını açacağını hesaba katan becerikli evhanımları en iyi yiyecekleri ile en temiz yataklarını misafiri için hazır tutar.
Tanrı emri olan şu üç şeyin oldukça yaygın oluşu misafire verilen önemi belirtmeğe yeterlidir. Tanrı üç şeyle acele etmeyi emretmiştir.
1- Ölü olunca acele defnini yapın.
2- Hayırlı bir işe başlayınca bitmesinde acele ediniz.
3- Gelen misafire yemek vermede acele ediniz.
Misafirlik için söylenen bazı sözleri aşağıya yazıyoruz:
Misafir Tanrı misafiridir.
Misafirin nasibi kendisindeni önce gelir.
Misafirin gitmediği kapı virane demektir.
Misafiri kondurmak kolaydır ama çubuğunu eline verip yolcu etmek zordur.
Misafir kendi nasibinin arkasında gelir.
Misafire bakma atına bak.
Allah seni yağmur konuklu (misafir) etsin.
Allah kapını misafire sofranı dosta açık etsin.
Allah misafir gelmeyen evi, geldikten sonra da gitmeyen misafiri yıksın.
Garibin dostu Allah’ın dostudur.
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer. (4)
DİPNOTLAR:
1- Mustafa Turan, Kağızman ve Aşık Hıfzı, Milli Eğitim Gençlik Ve Spor Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi Milli Eğitim Basımevi 1988 İstanbul
2- Mustafa Turan, Kars Folklorundan Çizgiler, Dizgi ve: Ürün Ltd. Şti. Eylül 2001
3- Sait Küçük, Kağızman’a Ismarladım Nar Gele, Azim Ofset 2000 Muğla
4- Kars Folklorundan Çizgiler, Sayfa: 69
YORUMLAR
(…)
Geçti o titizlik anlamaz oldum
Sanki her bir derde ben yanmaz oldum
Gönül arz edene bulunmaz oldum
Kulak az duyuyor ses Leylam Leylam
(…)
Mustafa TURAN
Onurlu bir mücadele sürdürmekle başlar tarihe yazılmak, kalıcı olmak. Daha da önemlisi dostlarının gönlüne yazılmak. Tıpkı O’nun yaptığı gibi…
Yaşadığı coğrafyaya sahip çıkarak ve bununla övünerek araştırdı, yazdı, anlattı, öğretti…
Bu güzel duygularınızı da eminim görüyordur bir yerlerden. Ve sizin gibi dostlarıyla gurur duyuyordur. Sağolun.
Teşekkür ederiz. Alparslan TURAN