Sinsi övmelere faydalı yermeleri tercih edecek kadar aklı başında adam azdır. la rochefaucauld
kanaryahakan
kanaryahakan

EYLÜL'LE GELENLER

Yorum

EYLÜL'LE GELENLER

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1014

Okunma

EYLÜL'LE GELENLER

EYLÜL'LE GELENLER

EYLÜL’LE GELENLER

Kolumu sarıp sarmalayan saat, flört ettiği duvardaki meslektaşıyla bir ağızdan gece yarısını haykırmasının tek bir anlamı vardı; o da kapıdaki Eylül’ün hayatlarımıza girmek için sabırsızca beklemesiydi. Tüm saatler 12’yi vurduğu zaman Eylül beraberinde getirdiği rüzgârla dalıverdi işte hayatımızın ta orta yerine. Aslında yalnızca rüzgâr değildi getirdiği, cebine koyduğu ‘barış’ kelimesini beyaz bir güvercinin boynuna astı daha 1’inci gününde, tıpkı her yıl olduğu gibi. Anlayacağınız; masumca bir kutlama satırlarıyla başlamak istiyorum yazıya. Hepimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 1 Eylül Dünya Barış Günü kutlu olsun. Hiç olmazsa bugün dökülen kanların sadece kazayla oluşan ufak kesiklerden akmasını umarak konuyu yavaş yavaş takımımıza getireyim.

İki haftalık zaman diliminde takımımız 4 resmi maça çıktı. Bunların ne yazık ki yalnızca 1 tanesi kazanıldı. İkamet ettiğim Kartal’daki mütevazi bir çay bahçesinde, ince belli çay bardaklarının arasında seyrettiğim Selanik’te oynanan Paok maçında sadece yüreklere hoş gelen, maç öncesinde Ata’nın doğduğu eve yapılan ziyaret değildi elbet. Sergilenen futbol 1-0’lık yenilgiye zıt karakterdeydi. Tıpkı Trabzon’da sahayı işgal eden beyaz bir martı kanadında Trabzonspor’a karşı alınan 3-2’lik yenilgimiz gibi. Keza 1-1 biten Paok rövanş maçımız bu örneklere dahil. Kötü futbol sergilemedik yani. Oyunu skora yansıtamadık hepsi bu. Böylece Avrupa defterimizi bir yıl boyunca açmamak üzere kendi ellerimizle kapatmış olduk.

Ligimizde oynayacağımız Manisaspor maçı kadrosu, maçtan yaklaşık 1 saat önce Fenercell hattıma mesaj olarak geldiğinde gözüme ilk olarak Okan’ın adı ilişti. Diğerlerini gözüm kapalı sayabiliyordum nede olsa. O anda 3 yıl öncesi geçti gözlerimin önünden film şeridi misali. Rusya’da CSKA Moskova’nın konuğuyduk ve 2-2 devam eden Şampiyonlar Ligi maçımızın 77’nci dakikasında hafızam beni yanıltmıyorsa zorunlu bir sağ bek değişikliği yapılmıştı dönemin hocası Zico tarafından. Bir alt ligden cüzi bir rakam karşılığında takımımıza katılan gönül adamı Gökhan Gönül oyuna girmişti formasını ve sağ bekimizi birkaç maç dışında kimseciklere bırakmamacasına.

Boş tribünler önünde oynanan Manisaspor maçında gönül adamının rahatsızlığı nedeniyle Okan o bölgeye monte edildi yüreği kocaman, soyadı Kocaman hocamız Aykut tarafından. “Elde Bekir İrtegün varken nereden çıktı acaba bu Okan?” diye kimse kimseye sormamıştı. Belli ki kocaman yürekli teknik direktörümüzün vardı elbet bir bildiği. Okan sergilediği futboluyla herkese parmak ısırtmanın yanında, hocasının kritik bir kararda olsa sağ beki ona emanet ederek ne kadar doğru bir karar verdiğini göstermiş oldu futbol kamuoyuna. Gökhan Gönül’ü aratmayacak bindirmelerini, biri Alex’e, diğeri de Niang’a olmak üzere iki tane asistle süsledi Okan serçe yüreğiyle çarpan futbolunu. 4-2’lik galibiyetin baş mimarlarındandı. Ondan mutlusu yoktu artık. Nasıl olmasın ki, odasında poster olasılığı bulunan adamlara gol attırmıştı henüz ilk maçında. Mardin’in dar sokaklarında başladığı futbol serüveni, Fener’in Bahçe’sine savurmuştu onu kapısındaki Eylül rüzgârıyla.

Takımımızın ikinci devredeki ilk 10 dakikalık fetret futbolunu göz ardı edersek yine kötü oynamadığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. Manisaspor biraz daha deneyimli bir takım olsa bulduğu ilk golle beraber maçı koparabilirdi. Tabi yüzü her ne kadar Behlül’e benzese de, karakterinin asla benzemesini istemeyeceğimiz kalecimiz Mert’inde hakkını teslim etmek gerek. Trabzon’da Colman’ın penaltısını çıkarmasıyla kazandığı öz güveni Manisaspor ileri uç elemanlarının deneyimsizliğiyle örtüşünce skor lehimize sonuçlandı. Açıkçası attığı 2 gole kadar Niang futboluyla soru işaretimdi bu maçta. Nasıl ki golleri attı, kafamdaki soru işaretlerini de darmadağın etti. Attığı gollerden de görüldüğü üzere uzun zamandır hasretini çektiğimiz bir forvet modeli Mamadou Niang. Bu yazı yazılırken Eylül’ün peşine takılıp aramıza katılan kaleci Serkan Kırıntılı’ya ve Everton’dan kiraladığımız Jozeph Yobo’ya ‘hoş geldiniz’ diyerek bitirmek istiyorum yazıyı. Milli aranın ardından görüşmek umuduyla.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Eylül'le gelenler Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Eylül'le gelenler yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
EYLÜL'LE GELENLER yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL