Charlie Chaplin` e Mektuplar 1
Şimdi yeniden büyümenin zamanı küçük Charlie Chaplin. Sen herşeyden habersiz gelişimini tamamlarken biz, senin bize sunulan değerli bir armağan olduğunun bilincindeyiz... Belki bu yüzden cinsiyetinin özellikle benim için bir önemi yok. Kız yada erkek olman sana olan sevgimi değistirmeyecek. Dedim ya sen sunulan bir armağansın bize ve şimdilik adın küçük Charlie Chaplin olsun.
Çok net hatırlıyorum ilk kez senden haberdar olduğum günü. Bir Mart aklımın sınırlarının zorlandığı bir gündü. Gereksiz bir nedenden dolayı annenle kırgındık. Kadınlar, aşırı merak ve şüphelerinin evliliklerine zarar verip hatta bitme noktasına getirebileceğini kestiremiyorlar. Bir kaç gündür kafamda yoğunlaştırdığım tek düşünce herşeye noktayi koyup çantamı sırtıma atıp uzaklara yol almaktı.
Bir mart günü işten sonra Almanca kursuma gitmiştim. Beynim iş, kurs yorğunluğu ve birde annenle yaşadığımız tatsızlıktan dolayı patlayacak gibiydi. Saat 22.00’ye geliyordu eve geldiğimde buzdolabında duran uzoyu alıp yatak odasına geçtim ve başladım aç karnına içmeye. Bir süre sonra annen geldi konuşmayı denedi ben dinlemedim. O an sadece duvarda asılı duran saatin çıkartığı sese konsantre olmustum. Bir deniz olsaydı eğer yasadığım yerde boğazıma kadar denize girip denizin, okyanusun yüzüne yüzüne küfrederdim ve yumruklardım dalgaları. Zaman geçiyor nerede ne halde olursan ol akrep ve yelkovan amansız bir maratondaymışcasına koşuyorlar bilinmeyen bir belirsizliğe. Aç olduğum için alkol beni çabuk etkisine almıştı. Annen sürekli ve ısrarla,
--Sana birşey söylemeliyim
--Sana birşey söylemeliyim diyor bense inatla duymak istemediğimi ve sus diye bağırıyordum.
Yatak odasında ki hava iyice gerilmişti kıvılcım çıkartmamak için kendimi zorluyordum ve bir sonraki hamlesini kestiremeyen iki yırtıcıdan farkımız yoktu. Annen yanıma elinde tuttuğunu fırlatarak,
– Al kendin bak öyleyse madem söyletmiyorsun kendi gözlerinle gör...
Dönüp bakmadım ne duymak istiyordum nede bana fırlatarak attığını öğrenmek. Kafam yeni bir kelimeye hazır değildi.
Annen öfkeyle,
–Hamileyim duydun mu hamileyim ne olacak şimdi?
O an antik bir arenada azgın bir boğa ile göğüs göğüse çarpışırken buldum kendimi. Ne söyleyeceğimi toparlamaya çalışıyor fakat başaramıyordum. Nasıl bir cevap vermeliydim şimdi yahut vereceğim cevabın sonuçlarına katlanabilecekmiydim. Aklım tahmin edemeyeceğin kadar karışıktı küçük Charlie Chaplin. Sonu kestirilemeyen bir evlilikte bir bebek sahibi olmak ne kadar doğru? Annen sessiz kalışıma öfkelenmeye başlamıştı benden bir cevap bekliyordu bense susuyordum. Sonra kısık bir sesle,
––– Ben baba olmaya layık değilim sende anne olmaya...
Ses kesildi annenin bir silindirin altinda ezilen cam gibi kırıldığını hissettim. Alkolün etkisinden kelimeleri doğru telaffuz etmekte zorlanıyordum. Annen duyduğuna emin olabilmek için tekrar sordu. Be sefer daha yüksek ve net bir sesle,
––Sen anne olmaya bende baba olmaya layik değiliz...
Annen,
–– O zaman yarın doktora gider bebeği aldırırım...
Işte Charlie Chaplin ilk kez baba olacak bir erkeğin eşine verdiği ve ilk kez anne olacak bir kadının kocasından duyduğu cevap bu.
– Sen anne olmaya bende baba olmaya layik değiliz...
Üzüldüm büzülüp kaldim yatağın içinde önce bastırmaya çalıştım hıçkırığımı daha fazla tutamadım ve ağladım.
ezop heidelberg
31.08.2010
YORUMLAR
Duygular samimi ama yazının sanki öncesi ve sonrası var gibi duruyor.
Şekil güzel.
Başarılar.
ezop
İçten yazılmış bir mektup. Yaşanılan duyguyu, yaşanış biçimini sorgulayamaz okur. Anlatımınızla ilgili beğenimi belirtebilirim sadece. Yazının içinde iki kelimede klavye'nin azizliği kendini göstermiş ama bu ciddi bir aksama oluşturmuyor.