- 1189 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
BÜYÜK ŞEYTAN ABD
Bazı yazarların gördüğünü aynen yansıtmaması ve hiç ama hiç yorum yapmaması bir korkunun eseridir. “ Hataya düşmek” korkusu. Bu tür yazarlar olayların içinden çıkamayınca tecrübelerine baş vuruyor. Önceki yanılgılarını gördükçe daha da ketum oluyorlar.
Doğruyu yazmaktan yazarı, taraf olma korkusu, çevre daralır endişesi de alıkoyabiliyor. O susunca bir şey bilmese de, herkes bir bildiği olduğundan sustuğunu sanıyor. Aslında ünlü olmak için böyle yapmak, bir guruba ya da aileye yaslanmak gerekiyor. Ama Hakk’a hukuk’a taraf olmayanlar doğruyu hiç göremezler ki.
Moskova’da ki Askeri Tarih Devlet Arşivi’ni ( RGVİA ) araştıran akademisyen Mehmet Perinçek, Tuğgeneral Bolhovitinov’un 11 Aralık 1915’de karargâhına gönderdiği 65 sayfalık raporu bulup inceliyor. Raporda, “ Ermeni gönüllü birlikleri ırkçı duygularla Müslüman halka karşı vahşi kıyımlara girişti” diyor. Çar’a sadakat yeminleri ve sayısız belge niteliğinde fotoğraflar buluyor.
“ Anadolu topraklarında sivil halk arasında dehşet saçan Kazar ve Sepuh gibi çeteler Ruslar tarafından bile Ruslar tarafından bile kontrol altında tutulamıyordu.”
( Rus General Bolhovitinov )
Bütün arşivler Etnik temizliği Ermeniler Türklere karşı yapmıştır derken, Ermeniler arşivlerini dahi açamazken, Dünya Türkiye’yi hatalı sanıyor. Her şey çarpıtıldığı gibi bu da çarpıtılıyor da ondan. Gel de tarafsız kal.
İktisat profesörü Hurşit Güneş, “ Türkiye’ye gelen 50 bin Nataşa’dan her biri Rusya’ya ayda bin dolar gönderiyor. Yani Türkiye Rusya’ya yılda 600 milyon dolar orospu parası ödüyor” iddiasında bulunup, yurt dışına çıkan Türk işçileri 1.200 bin dolar yılda para kazanıyor, bunun yarısı Rusya’ya gidiyor demektir. Kayıtlara da geçmiyor.” Demiş.
Gerçekleri görmezden gelerek yok edebilir miyiz? Rusya’da ki fuhuş sektörünün onda biri ülkemize yansıyor. Bu durum her iki ülke için de utanç verici değil midir? Bu yakınlaşma para karşılığı olmasa kalem oynatmazdım. SSCB’yi içki ve fakirlik yıktı. Rusya’yı değil ama Rus aile yapısını da içki ve fuhuş yıkmaktadır. Ben Rus halkından çekinmiyorum ve onlarla anlaşılabilineceğini düşünüyorum. Asıl tehlike Çin’dir. Her sektörü ele geçiren ve dünyayı karınca gibi saran sinsi Çinliler fuhuş sektörünü de ele geçirecektir.
Rus hayat kadınları Türkiye’deki fuhuş piyasasına girmeden önce, yerli hayat kadınları 200 ile 100 lira vizite istiyorlardı. 10 ila 20 liraya piyasayı altüst ettiler. Yüz kontöre 10 – 13 liraya liseli Türk kızları düştü piyasaya. Rusların yıllar sonra fiyatı iyice yükseltmesi, 1 lira ile 5 lira arasında fuhuş yapan Çinli fahişelere davetiye çıkartmaktadır. Camış eti 18 lira iken bu ne et bolluğudur?
Türkiye’yi yönetenler uyuyor mu? Yoksa kaplumbağa neslinden mi geliyorsunuz?
İsrailli bilim adamları, Kral Herod’un yazlık ikametgâh olarak yaptırdığı Masada Kalesi kalıntılarında, 1963-65 yılları arasında yaptıkları arkeolojik kazılar sırasında buldukları hurma çekirdeklerinden birinden fidan almayı başardılar. Analizlere göre 2000 yıllık olduğu saptandı. Kudüs’te ki Hadassah Tıp Organizasyonuna ait Lovis N. Borick Tıp araştırma Merkezinden Sarah Sallon yönetimindeki ekip 40 yıldan fazla süredir oda sıcaklığında tutulan 5 çekirdekten ikisinin üzerinde karbon izotop testi ile yaşı belirlendi. Geriye kalan üçü toprağa dikildi ve biri filizlendi.
Görülüyor ki Yaratıcı her şeyi yeniden diriltmek için tohumunu içine saklamıştır. Sanıldığı üzere İnsanın tohumu sperm değildir. Spermlerden başka insan yavruları oluşur. Oysa Allah (cc) tohumdan tıpkısının aynısını diriltecektir. Bilim henüz kabul etmese de yok edilmesi imkânsız olan tohumu sayesinde İnsan da küllerinden diriltilecektir. Parçalanamayan en küçük madde tohumdur.
Amerikalı bilimciler, tavukların gaga ve kanatlarında dinozorlara ait olduğunu belirttikleri DNA’ları kullanarak soyu tükenen bu hayvanları yeniden hayata döndürebileceklerini açıkladılar. 2003 yılında tam fosilleşmemiş küçük bir parça dinozor derisi bularak önemli bir adım atan uzman ekibi, Jurassic Park rüyasını Discovery Channel’ın yeni belgesinde anlattı.
68 milyon yıl önce yok olan dinozorların fosillerinden DNA elde etmenin neredeyse imkânsız olduğunu belirten bilimciler, bu hedefe ulaşabilmek için başka yollar denemeye başladılar. Kanada’da ki Mc Gill Üniversitesi Paleantologların dan Hans Larsson, kuşların evrim geçiren dinozorlar olduğu savından yola çıkarak ilginç bir deneye imza attı. Larsson bir tavuğun genleriyle oynayarak, dinozor kuyruğu yetiştirmesini sağladı.
İnsanlar Tanrıcılık oynamaya ne kadar hevesli. Wisconsin Üniversitesi biyologları Mat Haris ve John Fallon da kalıtsal değişime uğramış tavukları araştırırken garip bir şey keşfetmiştirler. Tavuğun gagasını incelediklerinde, timsahınkini andıran diş oluşumlarıyla karşılaştılar. Bunun üzerine tavuktan aldıkları genleri enjekte ettikleri normal tavukta da dişlerin geliştiğine tanık oldular. İki biyolog bunun ardından kuşlarda gizlenmiş yeni dinozor özelliklerini aramaya başladılar. Ve birçok benzerlik buldular. Bunlardan biri tavukların bacaklarında görülen pul görünümlü yapıydı. Üç parmaklı dinozorların ön ayağındaki yapının aynısı gizliydi.
Bu iki bilim adamı aslında çöken evrim teorisine yeni destekler bulmaya çabalıyordu. Aynı yaratıcının elinden çıktığını ayan beyan anlıyorlardı yaratılışın üslup ve muhteşem uyumundan. Eser sahibini çağrıştırmaz mı?
Bunca çalışmalardan sonra, “ günümüzde dinozorlar yaşama döndürülebilir mi?” sorusuna yanıt aranıyor. Dünyaca ünlü DNA’ dan yaşam yaratma uzmanı Mark Westhusin, yaratılacak DNA’nın deve kuşu yumurtasına nakledilerek Bunun mümkün olabileceğini iddia ediyor.
Allah (cc) müsaade etmişse her şey olur. Kimse aksini iddia etmiyor.
Boşluğa asma köprü kursa fen.
Allah derim, başka bir şey demem ben.
N. Fazıl Kısakürek.
Bilim ölümsüzlüğü ararken; bilimde, teknik ve ekonomide ileri olan ülkeler de sömürü ve gücün kullanımında sınırsızlığı hedeflemiştir. Yalanla- talanla, mazlumun savaşı kıyamete kadar sürecektir. Komşunuz aç iken huzurlu uyuyamazsınız. Bir gün gırtlağınız kesilir. Malınız ve sahip olduğunuz zenginlik can düşmanınız olabilir. Kimseye güvenememek ne kadar korkunçtur hiç hayal ettiniz mi? Yaşayan ölü olursunuz.
Ben her zaman kendi evimin efendisi olmayı zengin binasında kapıcı olmaya tercih ederim. Onlar evrim’i yedirmeye çabalasınlar; benim hayalim ise daha gerçekçiydi.
AB Tarzında çok medeni bir ekonomik birlik ve bütünleşme olacak. Büyük şeytan ABD ile çok uyanık ve sinsi bir ilişki kurulacak. Müslüman kanı asla akmayacak ve hakları çiğnenmeyecek. Hilafet makamı kurulacak ve büyük devletin meclisi üzerinde olmayacak. Makro ve mikro dengeler adalet esaslı kurulacak. Yerel yönetimler alabildiğine özgür kalacak. Dikkat edilecek, acele edilmeyecek. Ne yapılırsa mazlum insanların menfaatine yapılacak.
Türk devletleri ortak meclisi toplanmıştır. 1000 isteklerini yerine getirecek mucizevî bir küp icat edilmiştir. Seçilmiş yüz kişi birer istekte bulunacaktır ülke için. İstekler başlar bir bir yerine gelmeye.
• Refah çok artsın.
• Birleşik İslam Devleti Dünya’ya hükmetsin.
• Yeryüzünde B.İ.D ve diğerleri olmak üzere yalnızca iki devlet kalsın.
• Bilim en son aşamasına gelsin.
• Yaşlanma yavaşlatılıp ömür en az 1000 yıl olsun.
• Doğumlar kontrol edilsin.
• Dünya kaynakları yüzlerce kat çoğalsın.
• Evrende koloniler kurulsun.
• Uzayda yaşam gerçek olsun
• Hayat yataktan çıkmaya bile gerek olmayacak kadar kolay ve zengin olsun.
• Hayalleri gerçekleştiren merkezler olsun.
• Bu güç kimseye geçmesin diye 100. istekten sonra Küp imha olsun.
99 isteğin yerine gelmesinden sonra dünya gözünü yüzüncü isteğe çevirmişti: “Benim servetim, benim yaşam şeklim” diye sırf kendini düşünen ve panikleyen 100. Türk; * “ her şey eskisi gibi olsun ama küp de yok olsun” diye istekte bulunur. Ve her şey eskiye döner. Adam olmak için önce içimizdeki düşmanı ya da çürükleri ayıklamalıyız. Öldürerek değil, eğiterek veya pasif hale getirerek.
Her şey kendimize bağlı.
YORUMLAR
Bir şakadır sıcak, soğuk,
Köprü yıkık ve yol bozuk
olsa da ey garip çocuk,
Sen yine bıkmadan yürü.
Ufka düşen karaltıda
Bir gibidir "YAPI"yla "DAĞ"
Etraf karanlık olsa da
Lambanı yakmadan yürü
korku ne korkusuzluğa,
Uyku ne , uykusuzluğa,
Artık alış susuzluğa
Artık acıkmadan yürü...
Hiç kıyılır mı basmağa
laleye gülle zambağa
Öyle hafifle toprağa,
Gölge bırakmadan yürü...
Artık yerin yok Asya'da
Kaldı kalıntın ortada
bekleyenin yok arkada
Arkana bakmadan yürü
Arif Nihat ASYA
Sanırım bu idealistler için çok yol gösterici bir şiir...Size de uygun.
aynur engindeniz tarafından 8/31/2010 9:49:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
Engin Tatlıtürk
Asya'nın şiiriyle ve Yunanistan galibiyeti ile gönlüm huzur buldu.
Sana da Türk basket milli takımına da teşekkürler.
İyi ki varsınız.
Selamlar.
1.200 bin dolar ____ yazıda gördüğüm bu sayının açılımı binikiyüzbin dolar ciddi bir hata var sanıyorum. Böyle bir sayıyla ilk defa karşılaşıyorum.
Tırnak içine alınan bir cümlenin bitimiyle başlayan büyük harfle devamlar dikkatimi çekiyor sizin yazınızda da var. Üzülerek izliyorum imla kurallarının bu kadar kaale alınmamasını. (Örn: “ Türkiye’ye gelen 50 bin Nataşa’dan her biri Rusya’ya ayda bin dolar gönderiyor. Yani Türkiye Rusya’ya yılda 600 milyon dolar orospu parası ödüyor” iddiasında bulunup, yurt dışına çıkan Türk işçileri 1.200 bin dolar yılda para kazanıyor, bunun yarısı Rusya’ya gidiyor demektir. Kayıtlara da geçmiyor.” Demiş.)
Makale olarak işaretlenmiş yazınız. Bir fikrin savunmasını görmeyi bekliyordum. Bu yazıda bir kaç konu birden ele alınmış fakat bir ispata gidilmemiş. Ermenilerin Türk mezalimiyle başlamışsınız, Rus fuhuş piyasasına oradan Çin'in bu sektörü ele geçirme endişenize yer vermişsiniz ardından bilim adamlarının Tanrıcı'lık oynadıklarından bahis açarak Allah'ın varlık ve birliğine ulaşmışsınız. Konunun hiç bir kısmının öbürüyle ilişkisinin kurulmadığını belirtmekte yarar gördüm.
Engin Tatlıtürk
Noktadan sonra geldiği için Büyük harf kullanılmış. Nokta koymayıp demiş dedikten sonra cümle bitse daha düzgün olurdu.
Dikkat ve uyarınıza teşekkürler.
Daha geniş bir yazımın parçasıydı. Parça örneklerden bütüne gidiyordum.
Yazımın mantığı; kendi kendimize düşman gibi davranmamız üzerineydi.
Başarı da başarısızlık da bizler içindir.
Burada yazmaktan gaye hatarın görülmesi ve tamiridir.
Uyarılarınıza teşekkür ederim.
Dersimi aldım ediyom ezber.
Sayfama şeref verdiniz.
Selamlar.
Türkiye’yi yönetenler uyuyor mu? Yoksa kaplumbağa neslinden mi geliyorsunuz?
Bu cümle bu günkü hükumet için söylenen bir şey değildir ama demek ki daha açık yazmalıymışım.Millet olarak çok yavaş hareket etme huyumuzu da kaplumbağa hızı ile niteledim.
------------------------------------------------------------------
Naçizane ve samimiyetle bir tavsiye de bulunabilir miyim Engin bey, haddimi aşmışsam beni avfedin peşinen;
Az önce eklediğiniz yazıyı okuyordum. Doğrusu ya yazılarınızı bekleyenlerdenim.
Bu yazıda "Türkiye’yi yönetenler uyuyor mu? Yoksa kaplumbağa neslinden mi geliyorsunuz?" cümleniz dikkatimi çekti. Ciddi bir makale yazmışsınız çok da iyi içeriği benimde sıklıkla görmekten mutluluk duyduğum bir konu ama bu nevi öznel cümleler makalelerin güvenilirliğine zarar veriyor bana kalırsa. Bu yazınız güne gelecek olsa, yazan kişi siyaset yapmıştır güne gelemez diye şikayet almamıza sebep olacağı kesin oysa yazınıza puan veren arkadaşların pek çoğu siyaset olarak düşünmezler bu cümleleri. Onlar sizi ve yazınızı beğendikleri için puanlar ve güne getirirler. Zira sizi bir tek bu yazınızla tanımamışlardır, samimiyetinizi hayata bakış açınızı, üslubunuzu uzundur takip edenlerdir onlar.
Nesir yazan hele de makale çalışan arkadaşların buna dikkat etmesi için yalnızca dua etmekle yetinmek istemedim bu defa okuduğum yazılarınızda gördüğüm samimiyetle bu düşüncemi sizin de bilmenizi istedim.
Çalışmalarınızda başarılarınızın devamını diliyorum. Saygımla...asran
---------------------------------------------------------------------------------------------
Zarafet dolu ve dikkati bir tenkit.
Kesinlikle dikkate alınması gerekli bir konu. Payıma düşeni aldım ve yukarıda izah ettim.
Sayfamı ziyaretiniz ve yazılarıma alaka göstermeniz beni ziyadesi ile bahtiyar etti. Şeref duydum.
Sitemizde daha çok aşk yazıları, öyküler ve kısmen de güncel konular ( özel ve önemli günler vs.) yazılar ağırlıkla güne gelmektedir.
Benim yazılarım ağırlıkta deneme ve makale şeklindedir. Yani çiçek ve böcek diye bir beklentim yoktur. Yeri gelmişken belirmek de lazım ki; bu ödül ağırlığı adaletli değildir.
En zor dal masaldır ki hemen hemen hiç yazı yoktur. Olsa da güne gelmemektedir. Hatta bazı yazılar okunmamaktadır. Söyleşi yapan kalmadı.
Herkes aşktan bassettiği için yazmaya utanıyorum.
Konularına göre bir kaç başlıkta nesir yazıları değerlendirilmelidir bence. Çok çok kıymetli bir araştırma yazısı edebi değilmidir ki hiç kurdele alamaz.
Biz yazanların da hatası vardır. Tek konu aşk ve siyaset midir ki; o alanlarda yoğunlaşırız?
Muhterem arkadaşlar; kimseye sitem ya da menfi eleştirim yoktur. Sadece, gördüklerimi dilimin döndüğünce anlatmaya çabaladım.
Kimseden bir fazla bildiğimi söyleyemem. Fakat bir insanın göremediğini yada bir çok insanın göremediğini bir çocuk
" Kıral çıplak " diyerek gözler önüne serebilir.
Saygı ve selamlar.
Ziyaret ve eleştirileriniz bana ancak yol yordam gösterir. Şeref duyarım.
asran
Özel bir eleştirimdi genelle paylaştığınız yorumum. Genelde yayınlamak isteseydim zaten gidip sayfanızın altına yazabilirdim. Zerafet dolu dikkatli bir tenkit olarak yorumlayışınızın aksine bu hareketinizi yakışıksız bulduğumu belirtmeliyim. Mesaj olarak göndermenin bir anlamı olmayacağını anladığım için yorum olarak burada bunu belirtmek istedim.
Saygımla...
Haticcay
Anlatabildin Engin Bey, ama anlamak isteyenlere....
Bazen kendime kızıyorum biliyor musunuz? Neden insanlarla siyasi konularda eleştiri yapıyorsun diye. Ama susunca da kzııyorum kendime, neden korktun ki sustun diye...Değişik bir durum işte...
Her halde insanlar huzurları kaçsın istemiyor. Nasılsa benim yerime bir "deli " atar kendini ortaya diye düşünüyorlar galiba.
Baştan sona iyiniyetle kaleme alınmış, doğru tespitlerdi bence... Hilafeti geri istediğini duymasın bazıları aman...İnkılaplara muhalefetten seni gerici diye taşlayabilirler.
Senin bu yazına bakan bazıları gerici diyecek. Evrimi red eden İslam birliğini ve hilafeti isteyen biri başka ne olabilir ki?
Ama ne demiş Necip Fazıl
"BİZ GERİCİYSEK EĞER, YANLIZCA ÖNÜMÜZDEKİLERE "DEH" DEMEK İÇİNDİR.
KUTLUYORUM.
Engin Tatlıtürk
Tokat gibi.
İnanmadığımı yazmam. Yazdığımdan korkmam.
Sayfamı şereflendirdiniz.
Sağolun.
Yazınız önemli meselelere
Göremediğimiz yada görmek istemediğimiz konulara
Işık tutuyor
Hatta Ermeni soykırımı, fuhuş batağı, genetik bilim ve yaradılış mucizeleri gibi
Farklı konularda bir kaç yazı olabilirdi bu.
Nereden bakarsak bakalım önemli bir yazı
Ve üzerimize oynanan oyunları gözler önüne sermek adına
Takdire şayan
Kutlarım
Saygı ve selamlarımla.
Engin Tatlıtürk
Baki selamlar.
Düşman şeytan ve de büyük ama her şey bize bağlı.
Biz kendi kendimize çelme takmazsak eğer; onlar sorun olamaz.
Bin hayali gerçekleştiren küpümüz de olsa; inanç yoksa yüzüncü isteğe varamadan sıfırlarız.
Haksızlığın olduğu yerde tarafsızlık da haksıza taraf olmaktır. Bu tür yazarları basit ve iki yüzlü buluyorum. Yazımda yazarlıktan dağil; insan olmaktan bahsediyorum. Aydın olmaktan bahsediyorum.
Dilerim anlatabilmişimdir.
Saygılarımla.