- 504 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Kaygı ve zan ne haller ki yaşatıyordu!
İki analığın şefkatsiz ellerinde büyüyen annem; sevgili babamı ve biçare olan gelinini, ben evde bulunmadığım zaman!
Oldukça rahat bir şekilde gagalardı, babam annemden çekindiği için, onun olmadığı zaman bana içini dökerdi, hatun zaten hiç şikâyette bulunmazdı!
Annem benden çok çekinirdi, babamdan değil de benden korkardı, yıllarca tespit ettiğim yanlış ve hissi, nefsi tavırları çekilecek gibi değildi.
Bir keresinde, eğer babama bir daha bağırdığını görürsem ve hizmetinde kusur edersen, seni bir daha anam diye saymam, bunu bilesin diye kızmıştım!
Benim böyle bir hakkım olmadığını biliyordum, ama babam için yaptıklarımın, şahsımla alakası olmadığından, bu nedenle zulüm sayılmayacağına inanıyordum!
Çünkü annem her şeyin tazesini, iyisini kendine ayırır, kalanını babama ikram ederdi, bununla da yetinmeyip, onu uşağı gibi çarpıp azarlardı, bu yüzden babam sürekli mazlum durumundaydı.
O nedenle, çocukluğumdan itibaren gelişen ve bu konularda, kronikleşen hassasiyetim, bir kadının bu anam dahi olsa, sesini yükseltmesine, pervasızca davranmasına, asla tahammülüm yoktu, mutlaka hanımefendi olmalıydı, olmasa dahi, olmaya çalışmalıydı.
Aksi takdirde kadınsız bir hayatı tercih etmek zorunda kalırdım.
Epey sonra öğrendim ki, annemle, kaynanam biraz atışmışlar, sebepte eşim halı dokurken, bazen annesi de yardıma gelirdi, annem gariptir fakat istemezdi.
Kayın validem sabretmiş dayanamamış, efendisine durumu izah etmiş, bana anlatılan bunlar.
Bunlar doğru bile olsa, kayın pederin böyle davranmasını asla gerektirmez ve böyle bir üslûp hatasını da, kesinlikle affettirmez, tüm bunlardan daha da önemlisi!
Kayın pederler, hiçbir suretle talak talebinde veya teklifinde bulunamazlar, onların böyle bir hakları bulunmamaktadır, bu nedenle bazen böyle gelişen müessif olaylar, sinemizde silinmeyen izler olarak kalacaktır.
Eşimle oldukça güzel bir şekilde anlaşarak, huzur buluyordum, fakat bazen annem ne hikmetse, sudan bahanelerle huzursuzluk çıkartıyordu.
Bazen bahçede çalışırken yanıma geliyordu, gelininin olumsuz davranışları olduğunu söylüyordu.
Oysaki benim olmazsa olmaz kanaatim, eşimin haklı gerekçeleri dahi olsa, anneme ve babama katiyen sesini yükseltemez ve hürmette kusur edemez, bunu ima olarak dahi gösteremez.
Bana uygun bir zamanda meseleyi izah eder ve ben müdahaleyi gerekli gördüğüm vakit yapardım.
Gariptir ama eşim, annem hakkında hiç şikâyette bulunmuyordu, bana şikâyette bulunan sürekli annem oluyordu.
Bir çaresizlikti ki yaşamak zorunda kalıyordum hazanın hüküm sürdüğü yıllarda!
YORUMLAR
bir insan gıybet edecekse annesinin gıybetini yapmalı demiş büyükler:) anlattıklarınızı yaşayan insanlar az değil toplumumuzda. galiba büyükçe davrananlar her zaman yaşlı olanlar olmuyor.bazen küçükler büyük, büyükler basit davranışlar gösterebiliyor.
yazı güzelde sanki eksik kalmış mustafa abim bee. galiba fazla açılmak istemedin:) ama güzel yazmışsın yüreğine sağlık..
analar haksız da olsa haklıdır diyorummm...
her ailede olan olaylar sizin anlattıklarınız..ben bir kadın olarak her zaman annenizi kırmamanızı tavsiye ederim.acizene..cünki o anne .. eşiniz Allahını bilen biri olduğu için idare ederek sevap kazanıyor..cünki on sene veya yirmi sene sonra o da kayın valde olacak..degilmi? size cok görev düşüyor..eşinizin gönlünü almakta sizin göreviniz..onu onura etmeniz lazım ..sevgi ile her şey yoluna girer inşallah Allah yardımcınız olsun..