Unutmaya değil belki ama bir daha hatırlamamaya gidiyorum...
... Ve sustu deniz, gökyüzü, toprak... Rüzgârla birlikte ağaçlarda sustu, kuşlarda. Durdu zaman, hayat durdu. Beklenmeyen beklemeyi öğrendiği an, güneşin ışıltısıyla karardı ay.
Haykırdım ismini defalarca, kızdım, isyan ettim, küfür ettim... Dağlar titredi sandım öfkemden. Yer oynadı sanki yerinden. Kanayan artık yüreğim değildi, volkanlar patlıyordu dünyanın dört bir yanında! Nefesim tükenip, ciğerlerim sökülürcesine acı çekene kadar susmadım. Deniz yuttu sesimi. Ne kadar bağırsam da duyuramadım kendimi kimselere. Ruhumu parçalayan dalgalarla beraber denizin tuzuna karıştı ufacık yüreğim. Benim sahip çıkamadığım seninse kıymetini bilemediğin kalbim, içinde biriktirdiği büyük sevgiyle beraber boğuldu serin sularda.
Nedir bu tarifsiz acı? Göğsümün üstündeki bu ağırlığın yok mu bir ilacı? Seni benden uzaklaştıran zamana inat, düşüncelerim kavuşturuyor beni sana. Sen bilmesen de, beni görmesen de: ben hep yanı başındayım. Arkadaşlarınla sohbetlerinde, dinlediğin şarkıların ezgisinde, akşam esen rüzgarın serinliğinde, içtiğin kahvenin telvesindeyim... Ve sen inatla tüm rüyalarımdasın, inatla her nefesimdesin, öfkemdesin fırtınalar kadar hırçın, sevgimdesin su gibi çağlayan...
Günler günleri kovalarken fark ettim ki hayat almış beni koynuna. Avutuyor kitaplarla, filmlerle, arkadaşlarla, şarkılarla... Bazen sana tıpatıp benzeyen film karakterleri yaşartıyor gözlerimi, bazen okuduğum kitabın kahramanları ete kemiğe bürünüp “biz” oluveriyorlar. Sana söylemek isteyip de boğazımda düğümlenen cümlelerim konu oluyor şarkılara. Sonra birdenbire bir anı canlanıyor: Konuşurken, sokakta yan yana yürürken ya da öylece bana bakarken geçiyorsun gözlerimden. Karanlıksın bu defa, bu defa belirsiz... Ürkütüyorsun beni ama kendimi senin, sevdiğim adam olduğuna inandırıp, bana zarar vermeyeceğine inandırıp uzanıyorum sana doğru. Yüzüne düşen gölgeleri uzaklaştırıyorum ama bana ulaşıncaya dek paramparça olan sessizliğine çare bula-
mıyorum.
Hayat bana birçok rol verdi. İyi bir evlat oldum önce, iyi bir arkadaş, iyi bir abla, iyi bir insan... İyi bir sevgili oldum sayende ama seni sevmeyi hiçbir zaman öğrenemedim galiba. Ya çok hoyrattım ya çok fedakâr. Uzaktan sevmek gerekiyordu seni oysa. Ne sana ait olmak ne de sana sahip olmak... Bir “ben” olmalıydı sende ama o “ben” sana dönüşmemeliydi asla. Aklımla, ruhumla, kalbimle senin olarak yıktım ben bu kuralı. En azından birini çekip alabilseydim senden. Mesela aklım bende kalsaydı hiç değilse. O zaman ne olurdu bilemem artık ama şimdi seni içimden atmak daha kolay olurdu.
Hala görebiliyor musun kalbimin derinliklerini. Dokunabiliyor musun yüreğime? O sıcaklık hala ellerinde mi? Eskiden her dokunuşunda kalbim sızlardı. Artık o sızı dindi. Tekrar hissedebilmem için al beni. En derinine sakla. Sımsıkı tut orada. Hiç konuşma, dudaklarından zehir akıyor artık. Sadece sakla beni.
En büyük kaybımı anlatma. Seni bana söyleme. Sakın bana beni sevmediğini söyleme, sakın. İhtiyacım olan tek şey beni daha iyi bir insan yapman. Bunun için gereken tek şeyse sensin. Beni senin dışındaki dünyaya kilitlersen asla hedefime ulaşamam.
Hafızamda sakladığım hayalin seni unutmamamı emrediyor bana. Ben emirlere uymam bilirsin ama bu sefer itaatsizlik edemiyorum. Direniyorum ama yapamıyorum. Her çırpınışımda biraz daha gömülüyorum içine.
Sevgilim, seni benden çaldığın mutluluğum için affediyorum. Biliyorum, seni bana geri getirecek hiçbir şey yok. Hiçbir şey yok, benim olmanı sağlayacak. Kaybettiğimiz zamanın içinde unutmuşuz tüm ihtimallerimizi. Bize ait hayaller, görülmemiş günler çok geride kalmış meğer. Bu yüzden bu gece buradan ayrılıyorum. İçinde seninle ilgili tüm özlemleri barındıran ve aşkın isminin tam karşılığına denk düştüğü bir yere gidiyorum. Kimse bilmeyecek gittiğim yeri. Sensizken nasıl hissettiğimi unutacağım orada, birdaha hatırlamamak üzere. Yalnız sevgimi saklayacağım. Bir gün hayat sizi bir yerlerde karşı karşıya getirirse bak gözlerine ve utan diye.
Şimdi gidiyorum; içinde senin olduğun ama senin hiç orda olmadığın bir diyara. Sevgimden arta kalanları yanıma aldım. Tüm öfkemi, hırçınlığımı doldurdum elimdeki siyah bavula. Taşıyor da olsam hala seni kalbimde, gidiyorum benden geriye ne kaldıysa onarmaya. Hayata yeniden, en baştan başlamaya... Unutmaya değil belki ama bir daha hatırlamamaya gidiyorum.
Gülay GÜLEÇ