Çapkının Pişmanlık Mersiyesi
hayrettin taylan
Bir dokunuşun yüzyıllık hevesinde sular durular öykümüzü.
-Ötelerin , ötekileşme serencanımda canımı kırıp geçmekte.
-Her şey dün gibi olsun. Her şey senli olsun gibi. Hiçbir limanda anlatamadığım sızılı bir duygunun gün görmüşüyüm.
- Yağmurun toprağa sarılışı gibi sonra olmak istedim seninle.Sellerine kapıllan son kaya olarak gönül barınağında kalmak.
-Çoğalarak sana akmak,kayadan dağ olmak, dağdan yürek, yürekten aşk, aşktan aşka gitmenin künhünü okumak.
- Huthüt anlatır bizi. Mantık Tayrında okunmak istedim.Her kuşun eti yenilmezi ezber etme bana.
- Ben aşkın ormanının ermişi, senli,sensiz can erimişi bana kuşlardan dem vurma.
- Bir tahıl tanesi kadar küçük yüreğin aşk tarlama yetiyor.Tek hasadım oluyor, sürekli ürün veriyorsun.
-Sana açılan çiçek, bak solmak üzere,sana açılan gül kırmızılarını atmak üzere, sana açılan ben içre ben dağ olmak üzere. Sormadan gelmelisin sözsüz dünyama.
Sen ki harika ruhlusun . Harika ruha sahip olanlar daima sessiz, daima mutludurlar. Biraz ruhaniyetinle yağıver huzurlarıma. Ki ruhumuzu anladığımızda dünyadaki yerimiz yar olur. Bu ince sızılarında aflarına geldim.
Üç Çeşit Af vardır:
Birinci af , en önemlisi en öncüli ölümcük olandır ,insan ruhundadır . İnsan, kainatla ve kainatın bütün güçleri arasında en büyük hisse aşka açılmıştır. Aşka açılan ruh
ile olan ilişkisini, beraberliğini farkettiğinde affetmeyi de öğrenmiş. Sen birincil affı kullandın.
- Büyük Ruh’un durduğu ve insancıl içlenişin durulandığı ben merkezinde ikinci affetme gelir.Ki bu affetme zor sürecini bulur.Özselliğin kendini zorladığı birincil bir duyunç anıdır. Ki sen de oluşmamış olmalı ki can şairini bu af sığıntılarına almadın.
Üçüncü af ise iki seven arasında yapılır. Nefretlerin ateşlendiği, ayrılığın atomlaştığı, can kırıklarının kırk ayak olduğu,imkansızlığın mimlendiği, barışın dağlaştığı, anların anlatamadığı, sayıların sayamadığı, özlemin soyamadığı, işte bu anlam içre anlamın can damarında yeniden anlaşmaktır.
-İstemeyi istemek, kendimizi istemek, büyük ruha hazır olmak için yeniden sevdiğimiz huzurun gömleğini giymek.
-Ve aralık bıraktı aramıza yeller, eller, başka eller. Şimdi perdesini yırtan nefsmizin derinlerinde sese melodi olmak.
-Olmazlara, kader pişirmek.Olacaklara keder kızartmak. Çift olmayı çiftleşmek aşkın ömrüne. Sözün tükendiği,gözün görmediği
direnişlerimizin helalinden seni istemek .İşte budur yüreğim.
Tüm benler uyanır sen kerreesinde. Bir kerede ben ol.
-Çok zor bir ruh manşeti istedim senden. Haklısın, bu ayrılığın ilmi olmaz yeni anladım.
-Ey şair , bu kadar felsefi sızılar sıvalama can duvarlarına. İhtimalleri de düşün. Garip olurların can havlini yaşatma .
- İstanbul saklıyor seni. Bense İstanbul’dan büyük oluyorum. Kader bu ya...İstanbul ben oluyorum, aşk sen. Bu aşk trağine alıştım .
- Bu nem ile gem arasında ara olmak da zor. Bir günlerin on ikisine nişan etmek, hep vurulmak aşka. Ne kadar zor şarkılar söylüyorum can çiçeğim. Nerde kaldı en sevdiğimiz şarkı.
-Neden el ele tutuştuğumuz anların resim sergisi yok.
-Neden, veda busesini sunan aşk kuşağımız gitmelere uşak.
Alelacele gitmek bu aşkın ali cenaplığına yakışmadı.
- Yüreğimizde kalan közlerden yeni aşklar kızarmak bize göre değil.
Hangi güzelin teninde sevilmeyi kızartsam sen rüzgarı söndürüyor .
- Meçhul kalışlar kaçamak yaparak sevda dersinden kaçmış olmalı ki
sana sarılmak için ömrümü ütüleme amaçları gittikçe uzuyor.
-Can kırışığı anları ütülemek, dilemek ve istemek üstüne seni giymeye hazır olmaya kadim oldum.
- Sargısını attığın acıların can pazarında sana zaman oldum
Uluorta bir istektir benim ki...Beklemin son karesinde bir duvar yazısı belirir.
Kendimize yakın, aşk ruhuna akın ,sarılışlara meyilli başlangıçlar arasında olmak ömrü uzatır. Gel ömrümü uzat yürek elinle...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.