- 473 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
KORKUSUZ SELİM (17)
Aylin, varoşlardaki iki gözlü evinden içeriye girdiğinde; annesinin tedirginliğini gözlerinden okudu. Annesi:
- Hoş geldin yavrum? Bugün sanki biraz geç mi ne kaldın? Yorulmuş gibi bir halin var. Hem neden ellerin bomboş? Dese de;
Aylin,sustu. Tek kelimelik yanıtla, annesinin sorusunu geçiştirdi.
- Boş ver!
Bu işte, bir şeyler olmalıydı!
Annesinin her zamanki neşesi uçup gitmiş, yerine hüzün çökmüştü sanki. Yine de sakin görünmeye çalışıyor, kızının üzülmesine gönlü razı olmuyordu. Öncelikle, Aylin’in ellerinde neden buji teri çantası olmadığını, öğrenmeliydi. Biraz gönlünü almalı, kendi üzüntüsünü de belli etmemeliydi. Kızının gözlerinin içine baktı. Yorgun ve solgundu. Kocası öldükten sonra evin bütün yükü kızı Aylin’in omuzlarına binmiş; evin hem erkeği, hem de “babası” rolünü üstlenmişti. Bu yüzden okulunu da yarıda bırakmak zorunda kalmıştı.
Bu yıl, üniversite sınavlarına girecekti. Her ne kadar imkansızlık yüzünden dershaneye gidememişti ama; çok azimli ve çalışkandı. Kendisi, okul kitapları ile yetinmiyor, değişik kaynaklardan bile araştırmaya ve öğrenmeye çalışıyordu. Tek arzusu, hukuku kazanıp avukat olmaktı. İdeali;büyük davalara bakmak, böylece büyük işlere imza atmaktı. Böyle düşünüyordu .
Düşünceleri, arzuları, istekleri, hayalleri, bir gün; kuyruklu yıldızın gecenin karanlığında kayıp gitmesi gibi uçup gidiverdiler. Babasının aniden ölümü, her şeyi berbat etmişti. Hiç bir sosyal güvenceleri yoktu. Durdukları gecekondu da kira olunca; geçim daha da zora girmişti.
Lise son sınıfta olmasına rağmen,okulunu yarıda bırakmak zorunda kaldı. Küçük kardeşinin de öğrenci olması; annesinin omuzlarına inen yükü gittikçe ağırlaştırıyordu. Her ne kadar zenginlerin evlerine temizliğe gidiyordu ama çözüm değildi ; bir türlü olmuyordu işte. Kara bulutlar, ailenin üzerinde çöreklenmekte geç kalmadılar. Taşıma suyla değirmen ,dönmüyordu. Komşularından gelen yardım,ne zamana dek sürecekti; Aylin, kararını vermekte gecikmedi. “Önce bu eve ekmek girmeli” diye düşündü.
" Eve ekmek nasıl getirebilirim "düşünceleri içerisinde kıvrandı durdu. Komşu bir kız arkadaşının tavsiyesi üzerine belediyenin açmış olduğu bir aylık bijuteri kursuna katıldı. Ardından işi öğrenince; bijuteri malzemeleri satan toptancılardan gerekli malzemeleri satın alıp, onları evde; pazarda satabileceği şekillere getirdi. Kolye, yüzük,halhal,küpe.Gittikçe daha fazla çeşitler tasarlıyor ve yapıyordu.
Ürünlerini satmak için pazarlara girmeyi denedi. Haraççılara ayak bastı parası vermek pahasına ; belirli bir süre pazarların havasını koklamaya devam etti. Sonra pazarlara gitmekten vaz geçip, caddelerde korsan satış yapmayı düşündü. Kendi kendine; “pazarlara boşu boşuna gidip de kazandıklarımı haraççılara kaptırmanın hiçbir anlamı yok” diye içsel bir duyguya kapıldı. Hiç beklemeden en işlek caddenin kalabalığında; kaldırımın üzerine mini tezgahını açtı. Burada da haraççılar yakasını bırakmamış, bu da yetmiyormuş gibi fuhuş sektörü de işin içine girivermişti.
Annesinin hazırlamış olduğu yer sofrasına hep beraber oturdular. Aylin, bakışlarını; erkek kardeşinden tarafa çevirdi. Erkek kardeşinin bakışlarında, ablasını izleyen, onun içindeki gizemliliği anlamaya çalışan bir araştırıcık yatıyordu sanki…
- Nasılsın bakalım, küçük bey? Bugün dersler iyi miydi?
Ablasının kendisi ile ilgilenmesi Aydın’ın çok hoşuna gidiyordu. Babası da öldükten sonra ablası, onun için; tek dayanak noktası olmuştu.
- İyiyim ablacığım. Sen, nasılsın? Bugün; işler, nasıldı?
Aylin, olup bitenleri, başından geçenleri, söylemek istemedi.Kardeşinin ruh halinin alabora olmasına gönlü razı olamazdı.
- İyiydi koçum be!Yine bol para kazandım bugün. Sen yeter ki derslerini ihmal etme,evin geçimini düşünme;sadece çalışmana bak.
Kardeşi Aydın, sevinçle tabağındaki bulgur pilavına yumuldu. Ablasının konuşmaları,içsel dünyasını rahatlatmıştı.
- Sen merak etme, ablacığım! Bütün derslerim seksen beşten yukarı. Bu yıl da takdir getireceğim.
Yemekten sonra; Aydın, dersinin başına geçti.
Aylin, yatmak için odasına çekildiğinde ;annesi yanına geldi. Kızının başına neler geldiğini öğrenme merakındaydı.
Aylin, annesinin düşüncelerini çoktan hissetmiş, kardeşinin yanında susmayı yeğlemişti. Şimdi annesi ile baş başaydı. Açıklamakta fayda vardı. Daha fazla beklemedi:
- Anne, bugün de sokak kavgasının içinde kendimi buldum. Haraççılar, benden haraç almaya kalkınca; onlara direndim. Kısa bir sürelik boğuşmadan sonra; fuhuş çetesi miymiş neymiş, onların da saldırısıyla baş başa kaldım. Neyse ki Allah’ın sevdiği kuluymuşum ki; Korkusuz Selim denen bir kişi tarafından kurtarıldım.
- Allah razı olsun, seni koruyan insandan. Bu dünya da kötü olduğu kadar, iyiler de var!
Aylin, annesinin üzerindeki tedirginliğin nedenini sormakta gecikmedi:
- Sorma kızım! Baban öldükten sonra üç aydır kirayı veremiyorduk ya, ev sahibi;” ben, anlamam; hem kirayı vereceksiniz hem de evimi boşaltacaksınız” diye baskı yapıyor. Üç güne kadar boşaltacakmışız.
Aldığı yanıt, yıkım gibiydi. Sarsıldı.”Bir de bu bela çıktı, şimdi “ diye sızlandı.
Bu kadar sıkıntısının içerisinde:
- Merak etme ana! Buna da bir hal çaresi bulunur elbet.
O gece uyku girmedi, Aylin’in gözlerine. Gözlerinin önünden bir türlü gitmiyordu, gündüz ki olaylar.
Yatağında; olayların gelişimine bir anlam vermeye çalışıyordu. Birden bire sokak kavgasının tam göbeğinde kendisini bulmuş, neredeyse kendisi için kan gövdeyi götürecekti, bilmediği insanlar tarafından. Sonrasında; Korkusuz Selim’in yanında olmasına “büyük bir şans “diye düşündü. Yatağında sağa sola döndü, yorganı üzerinden attı. Hava oldukça sıcaktı. Gözlerini kapattı. Uyumaya çalıştı. Başaramadı. Korkusuz Selim’in profili geldi karşısına. Bir tuhaflık vardı bu adamda. Normal, sıradanlıktan uzak bir görünüm yansıtıyordu karşısındaki kişiye. İçinden ; “aşık mı oluyorum yoksa!” diye içsel duygunun pembe hayalleri içerisinde mutluluktan uçmaya,birden bire kendisini mutlu hissetmeye başladı. Yüreğindeki boşluğu; bu gizemli erkek, doldurmaya başlıyor, ona duyduğu aşk kıvılcımı, çok güçlü çakıyordu.
Birazdan onun hayalleri ile kıvranıp dururken göz kapakları kapandı. Uykunun dinginliğinde sessizliğe gömüldü…
DEVAM EDECEK!
YORUMLAR
Ayhan bey!Bu serinizi baştan okudum.Diğer yazılarınıza sadece şöyle baktım(Zamanım yok çünkü)
Yer altı dünyasını yansıtan ,sürükleyici ve etkileyici harika bir roman yazmaktasınız diyebirim.Kalemin de fena sayılmaz!
Selamlar.
TALİHİMSİN tarafından 8/29/2010 3:34:47 PM zamanında düzenlenmiştir.
ayhansarıkaya
Selamlar..
Aylin'in durumu ne kadar zor. Bir de ailesinin sorumluluğu eklenmiş, iyi ki Kokusuz Selim çıkmış karşına.. Aşk sinyalleri var. Merakla bekliyorum. Saygılar ve selamlar.
ayhansarıkaya
ayhansarıkaya
Haydi hayırlısı, arayı fazla açmadan devam ederse, seri öykünün tadını anlarız.
Kolay gelsin, selamlar.