- 845 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İki Gölge Var İçimde
Işık oyunlarını seviyorum… Müthiş güzel; gizem dolu içinde… Biliyorum; Tanrı ışıkta gizli… Ondandır; nerede bir ışık huzmesi görsem, soluklanıyorum hemen… İçim, karanlıkları çağırdığında… Ben de güneşe, aya, yıldızlara kaçıyorum… Gökyüzü evim oluyor böyle anlarda… Usulca bırakıyorum kendimi ışığın kollarına… Ne müthiş bir keyif, ne hızlı bir yolculuk böyle…
Ve dünya büzüldü, küçüldü insan… Benliğimiz sürgüne gönderildi, ruhlarımız şeytanla anlaşma içinde…
Karanlıklardan bahsetsem de, aldırmayın bana ne olur… Işık oyunları saklı benim hep içimde… Yüreğimin, beynimin en güzel yerlerinde… Kendi özümüz, döner elbet bir sürgünde…
Uzun yazacağım… Kısa yazamıyorum işte… Üstelik vaktim de yok benim… Biliyorum; sıralı noktalar arasında çok soluklanıyorum… İşte bu anda; tam da bu anda ışığın kollarında oluyorum… Zaman genleşiyor o an… Ve uzun oluyor her şey böylece…
Öyleyse; sormalıyım hemen sorumu... Bir yanlış, yüzlerce doğruyu siler mi… Ve neden üç yanlış bir doğruyu götürür de; üç doğru bir yanlışı silmez sizce…
Çelişkiler, zıtlıklar karşısında şaşırıyorum, içim acıyor yine… Bu ne yaman bir içsel çelişkidir böyle… Oysa çelişkiler ve zıtlıklar içinde yürümüyor mu bilim sizce…
Günlerdir; bir ihanetin izini sürüyorum... Dedim ya; ışığın peşine düşmüşüm yine… Yer yer yarı gölgeler çeviriyor etrafımı… Bazen, zifiri karanlıklar kesiyor yolumu işte…
Söyleyin bana ne olur… Kaç insan kendini sürgün hisseder… Doğduğu yerler, doyduğu yerler, üstüne üstüne gelir mi insanın bazan… Kendi yurdunda, yabancı hisseder mi kendini insan…
Kendi yurdumda sürgünüm nicedir… Dipsiz, derin kuyulara düşüyorum… Üstelik sürgün olmak; kolay da değil biliyorum, aldırmıyorum; yürüyorum… Nereye gider bu yol, bu kıvrımlar… Ne önemi var… Aldırmıyorum, yürüyorum işte…
Gençliğinde, çok daha güzel ve etkileyicimi yazar ki insan… Duyguları ölmemişken hani... Yaralar, çabuk iyileşirmiş ya gençlikte… Ve umut her zaman taptaze… Hayaller zengin, patlamalı bir motor varken içimizde…
Yaşlandıkça, büyüyor mu içimizin gölgeleri yoksa… Karanlıklar devleşiyor mu içimizde… Gittikçe daha mı karamsar oluyoruz acaba… Yaralarımız da geç kabuk bağlıyor artık… Kanamalarımız daha mı uzun sürüyor sizce…
Parmaklarım reddediyorlar sanki kelimeleri kodlamayı… İlginç bir duygu bu yaşadığım… Denize, gökyüzüne, yıldızlara, insanlara bakıyorum… Ve hiç bir şey hissetmiyorum... Yokluyorum kendimi… Kızgın değilim, Kırgın da değilim oysa... Sanki bir şırıngayla beynimin duygu kısmı çekilmiş, alınmış benden… Zorla öğretilmiş bir yaşam çaresizliğinin içinde kaybolmuş gibiyim... Yolumu bulamıyorum... Yaşlanıyor muyum ne…
Ne demiştin oysa… Hani ışığın kollarındaydın sen… Seviyordun ya ışık oyunlarını… Ne oldu… Bir yanın karanlıklar içinde olsa bile; kocaman yanın ışığın kollarındaydı hani… Peh! Hadi canım sen de…
Bırakmıyor yakamı içimdeki şüphe… Başkalarını tanıdıkça, insan kendini de tanıyor elbet… İhanet her yerde… Bir yanlış, yüzlerce doğruyu boğacak… Bir güvensizlik, bir şüphe sarmış dört bir yanı… Kemirilirken insanlığın değerleri bir bir… Ülkemin yüksek değerleri alınırken ayaklar altına… Mikroplar, dev gövdelere tutunmuşken hani… Sorumsuzluk ve keyfiyetsizlik kol gezerken… Erken gitmektir tek korkum işte…
Ne var ki; her karanlık, içinde bir güneş de taşıyor elbet… Umutlu olabilmek için bu bile yeter insana, insan olabilene… Ne demişti büyük üstat^“Giderayak işlerim var bitirilecek; giderayak...” Ve ellerime söz geçirmeliyim yine…
İki gölge sessizce izliyor birbirini içimde… Gölgelerden biri daha koyu ve daha siyaha yakın sanki… Hiç konuşmadan yürüyorlar bir süre…
Ve dönüp baktılar birbirlerine… Zaman, zamanı kovaladı… Tıpkı masallardaki gibi dere tepe aştılar… Okyanuslara ulaştılar… Yüksekçe bir dağın dibinde fısıldaştılar… Yarım kalmazdı hiçbir şey… Her şeyin bir finali de vardı elbet… Finalde buluştular…
Adaletin sembolü terazidir dedi ışık… Ve terazinin bir gövdesi, iki de kefesi var… Daha duyarlı tartımlar yapan, teraziler de vardır elbet dedi gölge… Işık ve gölge; bir gerçeğin iki yüzü… Ölçmede buluştular… Işık bu, anlatacak karanlığa sözünü…
Ölçme; kendi cinsinden birim kabul edilen bir büyüklükle, ölçülecek büyüklüğün karşılaştırılmasıdır… Nasıl ki elma ile armut toplanmazsa, metreyle de ağırlık ölçülemez ki… Ve hayat hep dengeler üzerine kuruluyor… Ve gövde taşıyor kefeleri elbet… Karanlık ve daha koyu karanlık, gülümsediler…
Kefelerin sağlam olması, tartmak istediklerinizin güzel ürünler olması önemlidir kuşkusuz… Ya gövdeyi yiyip bitirebilecek bir kurt düşerse içine… Sağlam kefeler de bir gün bozulur böylece… Ve yere düşer her şey, tartılamaz olurlar işte… Işık bu; durur mu hiç… Devam etti anlatmaya işte…
Bir ağacın gövdesidir yükü omuzlayan… Ya bir gün girerse mikrop içine… Yaprakları güzel, Meyveleri güzel derseniz… Ancak bir kaç mevsimlik olur övgüleriniz… Ne meyve kalır dalda bir gün, ne de güzelim yapraklar geriye işte…
Kefeler, ürünler ve gövdesi terazinin… Sizce hangisi… Karar sizlerin elbet…
Yüzlerce güzellikler taşıyabilir içinde insan… İnsan olma adına güzellikleri savunabilir, ömrünü bu yolda da harcayabilir… Ama gün gelir öyle bir yanlışlık yapar ki… Silinip gider ve kendini tarihin tozlu sayfalarında bulabilir böylece… Yapabileceğimiz bir yanlış, bir kalemde siler atar her şeyi işte…
Yüzlerce doğru bir yanlışı gölgeleyemez bazen… Ve gün gelir gölgenin altında silinip kaybolur her şey… İnsan kim… gölge kim… Doğrular ne… Yanlışlar ne… …Terazi; elbet bir gün lazım olur herkese işte…
Ve bazen bir söz, ya da ne bileyim yapmış olduğumuz bir eylem, tüm kişiliğimizin önüne geçebilir de… Siz, sadece o sözle ya da eylemle anılırsınız… Kişiliğiniz, kimliğiniz silinir ama o söz kalır geriye… Bazen sözleriniz siz olur ve adınız bile unutulur işte…
Yaşadığımız toplumsal çalkantı, bu altüst oluş, tozu dumana katan sarsıntılar endişelendirmemeli bizi… Gerçek özümüz dönmeli sürgünden… Hem ışık taşımıyor muyuz içimizde…
Farid Farjad çalıyor geceye… İçimde iki gölge saklı; diplerde... Bir yanlış; silmesin doğruları ne olur… Gövde; gövdemizdir… Terazi lazım olur bir gün herkese… Kemanın sesi, nasıl yakmaz ki içimi… Minörler, majörler hikâye…
Işık; hadi ateşle beni yine…
YORUMLAR
Güzel üslubuyla çalışmalarınızı anlamlı ve yararlı buldum ki hedef gösteren,aşılayan ve cesaret esinleyen çalışmanız için tebriklerimi kabul buyurun,saygılarımla...