- 945 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Büyük Taarruz
YOL
Yol yürünür ayak izleri kalırdı...
Yol çoktan yürünmüştü.Bizim yapmamız gereken, izleri takip etmekti.
Büyük Taarruz’un izleri kolay atılmamıştı, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları büyük fedakarlıklarla izleri bizim için en sağlam yerlere bırakmışlardı.Tehlikelere, zorluklara aldırış etmeden yürümüşler, arkalarına bakmamışlardı.
0
Herşey böyle başladı işte bu etkinlikte.1922’ye göre bizim şartlarımız daha hafifti ; biz sadece yolcuyduk. Yolumuz belli, huzurumuz yerinde, güvenliğimiz tamdı.
İzmir Üniversitesi olarak sadakatliği en içimizde hissederek katıldık bu etkinliğe.İlk olarak Ankara’ya gittik.Ankaraya gider gitmez o çoşkuyu hissedeceğimizi tahmin edememiştik. Ortalıkta "Akşehir’den Kocatepe’ye zafer yürüyüşü" sloganı yazılmış tişörtlerle yüzlerce genç, yüzlerce insan vardı.
Sıcak ve Ay Yıldızlı gülümsemelerle karşılandık, avuçlarımıza kırmızı beyaz kıyafetler tutuşturdular, çocukluğumuzun eski bayramlarını hatırladık; maneviyattı avuçlarımız, en büyük harçlığımız.
.
Bir bütünlüğün, Türkiye Cumhuriyeti bütünlüğünün parçası olarak, Atamızın huzuruna çıkmak için ilk durağımız " Anıtkabir’di. "
Atamızın huzurunda ruhumuzu saygı duruşu ile orada bıraktık,
Gözlerimizde 10 Kasım’ın hüznü, dudaklarımızda bu milletin parçası olmanın verdiği tebessüm ile...
Tren ile Eskişehire uğradıktan sonra, oradaki müzelere uğramayı imhal etmeden Akşehir’e hareket ettik.Ülkenin dört bir yanından gelen üniversiteli gençlerle tatlı sohbetler eşliğinde gülümsemelerimiz ve hayatımıza kattığımız insan sayısı artarken; yaşamanın denemek olduğunu bir kez daha anladık. Hepimizin bir ortak noktası vardı; bu vatan toprakları kardeşliğimizin ortak noktasıydı..
Ertesi güne Anadolumuzun güzel kasabalarından birinde; Akşehir’de uyandık. Tüm yöre halkın alkışları arasında Türk bayraklarımızı sallarken, törenlerde en öndeydik.
Batı cephesi müzesi tekrar silkelerken belliğimizde ki tarihin önemini,
Nasreddin hoca müzesi, mizahımızın zenginliği ile buluşturdu bizi.
Her adımda analizlerimiz artıyor, yorumlarımız güçleniyordu kültürümüzle ilgili.
Doğamızın güzelliğini Kent ormanındaki aldığımız nefeslerle hissederken, bir kez daha o meşhur cümleyi kurduk; "bir başkadır benim memleketim" şarkılarıyla.
Her yaşananda dahada artıyordu farkındalığımız, derinliğimiz ve tam olma çabalarımız.
Bu farkındalığımız ve tam olma çabalarımız sona ulaşmakla iligili değildi,
sadece adam olabilmek için yürüyeceğimiz yolların başlangıcını keşfetmek isteyişdi bizimkisi.. Zira bitmezdi tam olma çabalarındaki yol.
Her gün ile yenilenirken; geliştirmek ve ilerletmek için
devir aldığımız bayrağı en iyi şekilde, gururlu, asil ve başımız dik olarak taşımamız için ahlak ve öğretilere kulak kabartırtıp, kısadan hisse hikayeleri, yolumuza ışık yaptık kimi zamanlarda da.Fotoğraf kareleriyle ölümsüzleştik duraklarımızı.Kurulan dostluklarla yüreklere yerleştik.Karşılıklı şehirlere davet teklifleriyle somutlaştırmak istedik yüreklerimizdekileri.Hatta Giresun Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Sinop Üniversitesi ve Muğla Üniversitesi öğrencileriyle o kadar yakınlıştı ki yüreklerimiz; onları kardeş üniversite bile ilan ettik.. : )
Geleceğimizde güzel hatırlayacağımız anılarla devam ederken programa, dolu dolu geçirdiğimiz zamanların mutluluğu vardı, bunları bize yaşatanlara armağan ettiğimiz "şükranlar’da."
Üçüncü günümüze Afyonkarahisar’da başladık. Zafer müzesininde gurur duyduk geçmişte bıraktığımız izlerle. Daha sonra Afyonkarahisar’ı gezerken tarih ve edebiyat konuştuk kendi aramızda, bir ara şiirler bile okuduk. : )
Zaten kısadan hisse hikayelerimizden hiç vazgeçmemiştik. Tabi "İzmir Üniversitesi" yazan tabelamızı kaldırmaktan da vazgeçememiştik.. :) Zira misafir olarak bulunduğumuz şehirlerde ve kasabalarda,insanların "hoşgelmişiniz İzmir" dileklerinde ki memnuniyeti yaşıyorduk aramızda.
Kocatepe Üniversitesinde ki; Büyük Taarruz ile iligli panel ve resim sergisiyle, üçüncü günümüzde de güneşi batırdık keyif ve öğretilerle...
Kocatepeye yürümemize saatler kala Şuhut’a harket ettik.Türk tarihini canlandıran tiyatro ve şiir birleşimiyle, gözlerimizi doldurduk gece yarısına yaklaşan saatlerde.Artık çok yakındık. Damarlarımızda hissediyorduk tarih boyunca yaşanılanları, fedakarlıkları ve bize bırakılan değerleri.,
Kulak veriyorduk şanlı tarihe,yüksek rütbeli subayların sunduğu filmlere..
Ve en sonunda zaman gelmişti.. Adımlarımız izleri takip ediyordu, dolunay yolumuza ışık olmuştu.Binlerce insan vardı.. Gençler, yaşlılar, çocuklar, kızlar, erkekler, büyükler, askerler, vekiller ve valiler... Hep birlikte yürüyorduk, arkamızdan güç veren şanlı tarihimizle, dillerimizde ki türküler, marşlarla.. Adımlarımız sertti, bakışlarımız keskin.Sona ulaşmak için değil, başlangıcı yaşamak için yürüyorduk. Her adımda dikleşiyordu duruşlarımız ve benliğimizde nasılda bir erdem.. Marşlar.. Marşlar.. Türküler, insan manzaraları.. Yürüyorduk.. Ulaşmak için değil, kazanmak için değil, yarışmak için değil, başlamak için yürüyorduk.. Adamlığa adım atıp; Vatana Millete hayırlı olun dilekleriyle yürüyorduk...
Bunu ben yazıyorum ama inanın sadece ben değilim böyle düşünen. Orada ki herkesin böyle düşündüğünü biliyorum.Orada ki ruhu, inancı herkesin hissettiğini biliyorum. Ve güven veriyor ülkemde ki insanlar bana.. Hepimizin bakışları" geliyoruz "diyor, geliyoruz bilimle, sanatla, tıpla, coğrafyayla ve tarihle geliyoruz.
Ve aldığımız bayrağı temsil edeceğiz sanatla, bilimle, tıpla, mühendislikle,akılla,inançla..
Barajlar, resimler ve kitaplar, icatlar ve Dünya’yı daha iyi bir yer yapacak olan Türkiye Cumhuriyeti insanının gözlerini görüyordum.. Işık vardı.Hepsinde gözlerinde,tanırının ışığından bir ışık.. İnanıyordum.Biliyorum; hepsi inanıyordu. Bu yüzden yüksekti marşlar, öğretiler, kısadan hisse anlatılan hikayeler.. Ve kafalar nasılda dik.. Sesler nasılda yüksek.Adımlar ne kadar da kendinliğinden emin..
Yol bakış açısını genişletecek anlam yüklemelerle doluydu. Yol ummamak , sadece inanmak ve kabullenmek yapabilecek daha iyi şeyleri.Yol suskunluk bundan sonra, sadece yapmak.Şikayet etmek yerine, susmak ve gerçekleştirmek güzel hayalleri..
işte böyleydi tepeye çıkmamız.Ve sona ulaşmak için değildi adımlarımız.Yeniden başlamamız içindi..
Yeni bir hayat bekliyor şimdi bizi. Yapacak çok şey var. Türk milleti çalışkandır, Türk Milleti zekidir ile devir edilen bayraklarla.
.
Ve hepimiz tekrardan bilelim ki; muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızda ki asil kanda...