- 715 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kış ve ölüm
Gün içinde kafamızdan neler neler geçiyor. Bazen birkaç yıl önceye, bazen de çocukluğumuza kadar gidiyoruz. Ki yaşanmışlık taze bir ekmek gibi soframıza geliyor ve yerini alıyor.
Bugün hava iyice soğudu ve ilk kar taneleri düştü toprağa… Penceremin yanı başına oturmuş dışarıyı gözlemliyorum. Kar lapa lapa yağıyor. Kar tanecikleri salına salına yere düşüyor. Mevsim değişiyor…
Sobam yanıyor.Odanın sıcaklığı da iyi … Ney sesi odamı kaplamış ,semazenler başımın üstünde dönüyorlar… Ölüm , ölüm be gülüm… Mevsimlerden zemheri ve her taraf bembeyaz… Bense henüz genç yaştayım saçlarım kara. Ölüm bana ne kadar uzak?…
Doğduğum köye gittiğimde hep mezarlığın yanı başındaki , mezarlığı tepeden gören ‘’Hak harman’’ mevkiğindeki tahta barakaya oturur köyü izlerdim… Bunu yapabilmek için uzun uzun yürür, yürürken de birkaç dal sigara içerdim. Aslında kafamdaki düşünce yola düştüğüm zaman türlü yemeğe benzer ve dalardım… Yol boyunca da fazla dikkat etmezdim hiçbir şeye , selam vermekten başka.İşte geldiğim bu yer ‘’Hak harman’’. Bir tarafta köyün ahalisi, bir tarafta soğuk mezar. Her birinin akrabası var. Annesi ,babası, amcası,arkadaşı… Farklı sebeplerle hayatlarının sonunu ‘’ölümü’’ tatmışlar ve son seferinde buraya uğramışlar.
İlk ölümü öğrendiğim zamanlar henüz 4 yaşındaydım. Acı kelimeyi duyunca öncesi anlam veremedim ama sonra çocuk dünyamda büyütmüştüm. Köyde bir kadın ölmüş. Evi de köyün orta yerinde olunca yaşanan her şey gözlerimin önünde seyrediyor ,dört kardeş kendi dünyasına evmizin penceresinden bakıyorduk. Televizyonu kapatmışız ‘’günah’’tır diye. O kadar çok insan var ki, bembeyaz bir arabanın etrafında.Bense olup biteni anlam verememişim. Ablamın ölümü tarif etmesi , ölümü biraz olsun anlamaya çalışıyor ve o denli korku sarıyordu beni.
-Ölmek istemiyorum! Diyordum içimden. Küçüktüm küçücüktüm ama sevdiğim vardı içimde ‘’Annem’’ ayrılmak kopmak istemiyordum. Ölmekten korkuyordum.
Annem Perşembe geceleri dua okuttururdu. Allah’tan ,meleklerden bahsederdi… Ve Ölüm.
…..
Gülümsüyorum şimdi…
Her taraf bembeyaz oldu. Ben Ağrı’nın ilçesine bağlı bir köy okulunda görev yapmaktayım. Ücra diye nitelendirmedim hiçbir zaman burasını … Öyle sevdim ki… Uzaklığına da alıştım… Hayatım , bana sunulanlarla vardır ve bundan ibarettir. Şuan hissettiklerimle beraber ‘KIŞ’ında tadını çıkarmak gerek.
Hüznün ve kederin bir faydası yok… Ege’de bu karı bulamayanlar var şimdi kar topu oynama zamanı… Bak birileri dışarıda keyfini çıkarıyor yağan ilk karın… Semazenlerin başı döndü…
Hatırlamak güzel her bir yaşanmışlığı.Yaşananlar anılarımıza bir bir eklenirken kabarıyor sayfaları gönül defterinin. Ki içinde ayrılığın verdiği hasret ve acı her sayfasında yer alıyor.
16 Aralık 2006 Ağrı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.