Son Mülteci
Turna katarlarının geçtiği güzegâhlar yol gösteriyor yüreğime. Turnalar, güzel kuşlar. Adları hep yârla anılır, yâre onlarla yollanır selâmlar… Ben de turnaların geçtiği yerlerden geçersem sana rastlar mıyım ihtimal…
Sana ulaşmak için, ilk akşamdan mı çıkmalıyım yola seherde mi ? Yalın kılıç bir süvari misali ılgar ile mi yol almalıyım, yoksa dervişce; yayan yapıldak mı düşmeliyim yollara. Yolum Kafdağı’ndan mı geçmeli, yahut uçsuz bucaksız çöllerden mi ? Yolumu yitirirsem yıldızlar yol gösterirler mi acaba?
İlticalar hep hüzün kokar, lâkin senin iklimine iltica edebilmek , sınırıda, kıyılarında bile beklemek ayrıcalıktır. Varacağım iklimde sen varsan, mülteci yaftasını bir şeref madalyası gibi taşırım boynumda. Böyle anılmaktan da büyük haz duyarım.
Bekle beni , ey kıyılarına ulaşmak içim binbir okyanus aşmayı göze alabileceğim muhayyel sevgili! Senin beldende, sana meftun bir tutsak olmak, hürriyetin en anlamlısı en güzeli…
Ve benim hayalim, senin ikliminde tek ve son mülteci olabilmek, çok görme bu arzu hâli ey muhayyel peri! Sen elif misali ben vav misali…
Ankara,06.03.2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.