- 1002 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MİTOLOJİYE GÖRE İNSANIN YARATILIŞI
MİTOLOJİYE GÖRE İNSANIN YARATILIŞI
Dağlar, ovalar ve denizler yaratılmış, evren tanrısal varlıklarla dolmuştu. Ne var ki dünya üzerinde henüz insanoğlu yoktu. Hesiodos Altın Soylular denilen ilk insan soyunun kronos zamanında yeryüzünde görüldüğünü söyler. Birdenbire sona eren bu ırktan sonra Zeus’un Olympos’a hâkim olmasıyla ikinci bir soy görüldü. Çocuklukları yüz yıl süren ve Gümüş Soylular denilen bu soya ait insanları saymıyor, tapınaklara gitmiyorlardı. Zeus bu insanlara kızdı ve o güne kadar bir mevsimde yaşanan dünyayı dört mevsim haline getirdi. Böylece insanlar kışın soğuğunda mağaralara sığınmak zorunda kaldılar. Sonunda densizlikleri bitmeyen bu insanları Zeus toprağın altına gömdü ve onları yeraltı cinleri haline getirdi.
Zeus üçüncü bir soy yarattı. Bu soy Tunç Soylular idi. Bu soyu da yok eden Zeus, Kahramanlar Soyu’nu, daha sonra da Demir Soylular’ı yarattı. Onlara korkuyu, üzüntüyü ve sevinci tatırdı. Onlar yalnızca erkekti, henüz kadınlar yoktu. Bunlara Prometheus yardım ediyor, onların yanında yer alıyordu. Prometheus, İapetos’un dört oğlundan biri idi. Onun diğer iki kardeşi ve babaları Titanlar’ın yanında yer almışlardı. Zeus bunun için Menoitios’u yıldırımları ile yere serdi.
Titanlar’ı yendikten sonra Atlas’ı da evrenin batı ucunda dünyayı taşımakla cezalandırdı. Herakles, Hera’nın verdiği on iki görevden biri olan altın elmaları almak için dünyanın en batısına gidince, Atlas’ı orada dünyayı taşırken buldu. Altın elmaların yerini yalnızca Atlas biliyordu. Onun yükünü bir müddet için üzerinden alarak onu altın elmaları almaya yolladı. Ancak Atlas altın elmalarla beraber geldiğinde, dünyanın yükünü tekrar yüklenmek istememesine rağmen, Herakles kurnazca bir oyun ile tekrar dünyayı taşımasını sağladı. Atlas’ın diğer kardeşleri olan Prometheus ve Epimetheus Zeus’un yanında yer aldıkları için, Zeus onları yanına almıştı.
Bundan sonra gelişen olayları Hesiodos’tan dinleyelim:
Pandora “Kızdı bulut devşiren Zeus, dedi ki ona:
İapetos oğlu, sivri akıllı kişi, seviniyorsun ateşi çaldın, beni aldattın diye. Ama bil ki dert açtın kendi başına da. Aldığın ateşe karşılık bir bela. Öyle bir bela salacağım ki insanlara, sevmeye ve okşamaya doyamayacaklar bu belayı. “Zeus Titanlar’ı ve Gigantlar’ı yenince Olympos Dağı’na yerleşerek kardeşleri ve çocukları ile beraber on iki Olymposlu Tanrılar kuşağını açtı. Bunlarla evreni paylaşarak dünyayı oradan idare etmeye başladı. Kendisine karşı gelmeyen, hatta kazanması için kendisine fikirler veren Prometheus’u da yanına aldı. O çok kurnaz ve zekiydi. Zekâsı ve kurnazlığı ile Zeus’la baş ediyor, bazen de kurnazlıkları Zeus’u deli ediyordu. Zeus zaman zaman insanların arasına karışıp onlarla yemek yiyordu. Bir keresinde kesilen bir öküzün paylaştırılması Prometheus’a düştü. Her zaman insanların dostu olan Prometheus, ırkını bitiren ve onları mahveden Zeus’a için için kin beslemekteydi. Onun için kesilen öküzün iyi parçalarını bir yana, kemiklerini de bir yana ayırdı. Etlerin üzerine işkembe parçaları koydu. Kemiklein üzerinide yağlı parçalarla örttü. Zeus’a hangi parçaları alacağını sorunca, tanrılar tanrısı dagüzel görünüşlü olan kısma elini attı. Sonunda Prometheus’un kendisini aldattığını anlamıştı. Ona çok kızdı ve Prometheus’unçok sevdiği insanlardan intikam almak için onlara ateşi yasakladı. Prometheus’da Olympos’tan bir kamışın içine sakladığı ateşi insanlara geri götürdü.
Böyle dedi ve kah kah güldü insanların ve tanrıların babası. Namlı, şanlı Hephaistos’u çağırdı hemen: “Bir parça toprak al, suyla karıştır dedi. İçine insan sesi koy, insan gücü koy. Öyle bir varlık yap ki yüzü ölümsüz tanrıçalara benzesin. Bedeni güzelim genç kızlara. ” Zeus’un bu buyruğu ephaistos tanrı tarafından derhal yerine getirildi. Varlık tanrıçalar kadar güzel olmuştu. Yüzü ve vucudu bir genç kızın vücudu gibi diri ve ölçülü idi. Ona ruh vererek canlandırdılar. Athena onun ince belinekendi kuşağını sardı. Kharitler altın takılar taktı boynuna. Horalar bahar çiçekleri ile donattılar saçlarını. Güzel mi güzel olan bu ilk kadına tanrıların hediyesi anlamına gelen Pandora dediler. Zeus yaratılan bu kadının Prometheus kadar zeki olmayan kardeşi Epimetheus’a gönderilmesini buyurdu.
Prometheus, kardeşinin kendisi gibi kurnaz olmadığını bildiği için, ona tanrılardan gelecek hiçbir hediyeyi kabul etmemesini sıkı sıkı tembih etti. Gönderilen hediyenin insanların başına bela olacağını bildirdi. Epimetheus’da ant içerek hiçbir hediyeyi kabul etmeyeceğine dair söz vermişti. Fakat kapı çalınıp dayanılmaz güzellikte bir varlık görünce, bütün sözlerini unutarak onu eve aldı. Ertesi gün de bu güzel varlıkla evlendi. Tanrılar Pandora’ya, hediye olarak bir de kutu verdiler. Pandora kutunun kapağını açınca içinden korkular, üzüntüler, hastalıklar ve dertler fırladı. Kapağı kapatıncaya kadar, bütün bunlar dünyaya yayıldı. Kapak kapandığında, kutunun içinde yalnızca bütün insanları peşinden koşturan “umut” kalmıştı. O güne kadar dertsiz tasasız yaşayan insanlar, büyük belalarla karşılaştı. Zeus’un insanlardan intikamı çok kötü olmuştu. Bu intikamın bir kadın eli ile gelmesi ise, daha da acı olmuştu.