- 1304 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
VAKİT AYRILIK VAKTİ!
Ayrılılığın en zor tarafı, ertesi sabah uyandığınızda gidenin bıraktığı boşlukmuş…
Yatak boş, masa boş, ses boş, bom boş… Her şeyin o yanı boş!
Daha dün yetiştiremediğimiz, nefes nefese koştuğumuz zaman "bu sabah" bom boş.
Olacağı buydu işte! Bu boş zamanla kavgalarım, ona yazmalarım başladı bile.
21 Ağustos 2010;
Zamanın akışında kaybolmuş gibiyim. Günlerdir bir o tarafa bir bu tarafa, suskunluğumla dolanıp duruyorum. Vakit o vakit, geldi. O vakitte sadece ben yoktum, benden başka anılarım ve onlarca vedalarım! Yalnız değilim anlayacağınız eşlik ediyorlar bana. Gözlerimden film şeridi gibi geçiyor bir bir geçmişim, aynı sahne, ayrı vedalarım.
Ve "bu akşam kızımla" bir vakit daha ekleniyor, vedalarıma.
BEN SUSUYORUM... Yüreğim avaz avaz bağırıyor. VAKİT AYRILIK VAKTİ...
Yer; hava alanı.
Her yiğidin harcı değil ayrılığa suskunluk. Gözden, yürekten dökülenleri gizleyip başka sohbetlerle süsleme/k halleri…
Bedeniniz ruhunuzun eline teslim.
"Veda acısı, kabuğunu soyar insanın; yıldızını kazıyıp çırılçıplak ortaya serer "der şair.
Marifet; o çıplaklıkta dimdik, olağan dakikalarını yaşıyor gibi olabilmekteymiş!
Hava alanına geldiğimizde iftar ezanı okunmaya başladı. Yolculuğun telaşına bir de iftar telaşı eklendi. Bir yudum su, bir parça simitle geçiştirdik. Valizleri verip pasaportu çek ettikten sonra da bir bardak çayla o meşhur "analı kızlı" sohbetlerimizden birini iki ara bir dere kuruverdik.
Almila, İsveç’e varınca neler yapacağını, eşyalarını nasıl taşıyacağını anlatarak güya ortamı dağıtma, renklendirme çabasında. Bense, içten içe "onun bıraktığı yalnızlıkla nasıl baş edeceğim? " derdinde. Diğer kızım birazdan yaşanacak ayrılığın ağırlığını çoktan yüklenmiş üzerine. Bir gerçek var ki, tek bir söz, gözlerden gözlere, alınıyor veriliyor.
"Özleyeceğiz seni" ,"özleyeceğim sizi".
"Hayat gerçekten de sen planlar yaparken başına gelenlerden ibaret.”miş. Nereden nereye…
Daha dün, annemin ağlamaları, "öğretmenliğimin ilk tayin yeri olarak" beni Trabzon’a yolcu etmesi gözlerimin önünde."On beş gün" demişti babam. "On beş gün çalışıp tekrar döneksin, tayinini de Ankara’ya aldıracağım." ve ben yıllardır hala o veda saatlerini yaşar durumda!
Hayat çok ayrılıklar yaşattı bana, hep kavuşması olan ayrılıklar diledim. O yüzden, yine de şükür ettim bu hallere-bu tür vedalara.
Hava alanında yeni bir sayfa ekleniyor özlemli sayfalarıma. Bu sefer yollar daha bir uzak, daha bir derin "ayrılığın" vurduğu sancı. Anne, baba, kardeş derken bundan böyle evlat için sayılacak günler.
Bir yanımın daha boşluğu vuracak bayram günlerime!
Ve yeni yeniden, hep o ayrılık vakti bir şeyler tıkanacak boğazıma.
Yazdıklarım ne ki konuşamadıklarımla yaşayacağım bundan böyle. Ve her gülümsememde bir parça kızım Almila!
Giderken buzdolabında unuttuğu kaymak "o gelene kadar" bir daha girmeyecek mutfağıma. Bekleyeceğim, ta ki her geldiğinde bal kaymak tadında kahvaltılar hazırlamak ümidi ile.
"Canım kızım kendine dikkat et. Önce Allaha, sonra kendine güven. Çünkü ancak öyle rahat olabilirim ben."