SİHİRLİ ORMAN
Ezgi bugün çok üzgündü.Çünkü en sevdiği iki arkadaşı okulda kavga etmişler ve birbirlerine küsmüşlerdi.Okuldan eve geldiğinde yemeğini yedi,ödevlerini yaptı.Anne ve babasına kendisini yorgun hissettiğini söyledi ve erkenden yattı.Rüyasında;anne ve babasıyla her zaman pikniğe gittikleri ormanı gördü.Arkadaşlarıyla beraber saklambaç oynuyorlardı.Anne ve babalar yemekleri hazırlarken;çocuklar etrafa dağılmış oyunlar oynuyorlardı.Ebe olma sırası Ece’ye geldiğinde;gözlerini yummak için bir ağaca doğru yaklaştı.Ve ağacın arkasında bir ışık gördü.O ışığı merak etti ve ona doğru bir adım attığında;kendini bambaşka bir ormanın içinde buldu.Burası sihirli olmalıydı.Çevresinde gördüğü ağaçlar şarkı söylüyor,çiçekler dans ediyordu.Küçük çocuklar neşe içinde kuşlarla beraber gökyüzünde uçuyordu.Hayvanlar konuşabiliyorlardı.Ece gözlerine inanamadı.Şaşkınlığı henüz geçmemişti ki yanına küçük bir çocuk yaklaştı.Merhaba küçük kız dedi.Sihirli ormanımıza hoşgeldin.Benim adım Özgür.Burada her dilediğin şey gerçek olur.Söylemen hatta düşünmen yeterli.Söyle bakalım ne istersin?Ezgi kendini tanıttıktan sonra hiç düşünmeden tavşan görmek istiyorum dedi.Masal kitaplarından gördüğü kadarıyla bembeyaz tüyleri,ponpon kuyruğu ile çok sevimli bir hayvandı.Özgür çocuk elbette dedi.İleride arkadaşlarıyla oyun oynayan Pofuduk Tavşan’a seslendi.Pofuduk buraya gelir misin? Bir misafirimiz var ve seninle tanışmayı çok istiyor.Ona kendini ve bizim ormanımızı tanıtır mısın?Pofuduk tavşan kendisine duyulan ilgi ve verilen bu sorumluluk karşısında mutlulukla gülümseyerek memnuniyetle dedi.Küçük Ezgi ve Pofuduk Tavşan birbirleriyle hemen kaynaştılar.Pofuduk Ezgi’ye ben koşmayı çok severim;beraber yarış yapalım mı?diye sordu.Ezgi sevinçle ben de koşmaya bayılırım dedi.Ve beraber oyun oynamaya başladılar.Ormanda ki diğer çocuklar,hayvanlar,ağaçlar ve çiçekler gibi cıvıl cıvıl seslerin,renklerin arasına daldılar;kayboldular...
Artık ter içinde kaldıklarında ve yorgunluktan biraz dinlenme ihtiyacı duyduklarında bir ağacın kenarına oturdular.Ezgi;güzel bir pasta ve muzlu bir süt şimdi ne güzel olurdu dedi.Pofuduk Tavşan neden olmasın diyerek az ileride yemek önlüğünü üzerine geçirmiş nefis kurabiyeler ve pastalar yapan ahçı Fil’i gördü.Fil adeta Ezgi’nin düşüncelerini okumuş gibi en sevdiği böğürtlenli pastayı ve ballı muzlu sütü getirdi.Ezgi çok teşekkür ederek afiyetle pastasını yedi.Biraz sonra oldukça yaramaz olduğu her halinden belli olan bir maymun,ağaçtan topladığı muz ve elmaları Ezgi’ye getirdi.Ve bunlar senin için küçük kız dedi.Ezgi teşekkür ederek bir elmayı aldı.Ve ısırdı.Şimdiye kadar yediği elmaların en güzeliydi.Pofuduk ve Ezgi ormanda yürüyüşe çıktılar.Az ileride bir papatya;bembeyaz yapraklarını güneşe çevirmiş gülümsüyordu.Bir sincap papatyanın köklerini suluyordu.Papatya da ona şarkılar söylüyor ve beraberce dans ediyorlardı.Ezgi,Pofuduk’la ormanda dolaşmaya devam ediyordu.Ahçı Domuz önlüğünü takmış bir köşede nefis yemekler yapıyordu.Maymun bir ağaçtan diğerine zıplayarak elinde ki sepeti;muz,elma,portakallarla dolduruyor ve küçük çocuklarla hayvan arkadaşlarına dağıtıyordu.İki küçük ayıcık el arabaları ile dolaşıyor;ağaçlardan dökülen yaprakları,etraftaki çöpleri topluyorlarlardı.Ezgi bir süre ilerledikten sonra;Aslan Kral’ı gördü.Ve onu seyretmeye başladı.Aslan Kral,bütün asaletiyle bir masanın başına oturmuştu.Ciddi bir tavırla kağıtlara bir şeyler yazıyor ve yanında ki bir takım hayvanlar bu kağıtları ağaçların gövdelerine yapıştırıyorlardı.Ezgi büyük bir merakla bu kağıtlardan birini aldı.Ve okumaya başladı.Gördü ki Aslan Kral;ormanda bütün hayvanların bir arada sağlıklı yaşayabilmeleri için birtakım kurallar yazıyordu.Küçük Ezgi büyük bir heyecan ve merakla bu kuralları okumaya başladı.
SEVGİLİ HAYVAN DOSTLARIM
Biz bu ormanda yaşayan tüm canlılar herbirimiz birer kardeşiz.
Birbirimizle iyi ilişkiler kuralım.
Kalbimiz de kötü niyetler besleyip birbirimize kötü davranmayalım.
İhtiyacımız olan zamanlar da birbirimizin yanında olalım.
Çocuklarımızı ve Yaşlılarımızı gözümüzün önünden ayırmayalım.
Çiçekleri kopartmayalım,ağaçları kesmeyelim.
Yerlere çöp atmayalım.
Bu ormanda ki tüm güzelliklerden olduğu gibi;tüm olumsuzluklardan da herbirimiz sorumluyuz.
Şayet kurallara uyulmayacak olunursa;dürüstlüğüne inanılarak sizler tarafından seçilmiş olan hayvanlar tarafından birtakım cezalara çarptırılacaksınız.Bu cezalar yapmakla sorumlu tutulacağınız görevler olacak.Çöp toplamak,yemek yapmak,temizlik yapmak gibi...
Ezgi;Aslan Kral’ın yazısını okuyunca;birden anne ve babasını hatırladı.Onlar da sürekli kendisine;insanlara,hayvanlara iyi davranması gerektiğini,ancak bu şekilde mutlu ve sağlıklı bir yaşam sürebileceğini söylüyorlardı.Onları nekadar özlediğini farketti.Evine gitmek için büyük bir özlem duydu.
Pofuduk Tavşan’a dönerek;senin konuk severliğin beni çok mutlu etti.Sayende çok güzel bir gün geçirdim.Harika arkadaşlar edindim.Harika bir tecrübeydi dedi.Ama artık evime gitmek istiyorum.Pofuduk Ezgi’nin kucağına zıpladı.Minik elleriyle sarıldı.Küçük Ezgi’yi yanağından öperken kulağına fısıldadı.Seni hiç unutmayacağım küçük kız.Herzaman kalbim de olacaksın.Ve bil ki ne zaman canın sıkılırsa bizleri görmek istersen gözlerini kapatıp hayal etmen yeterli.Bu gördüğün sihirli orman ve içinde yaşayan tüm canlılar;siz güzel kalpli küçük çocukları bekliyor.Ne zaman kendinizi kötü hissederseniz buraya gelebilirsiniz.Bizim görevimiz sizi mutlu edebilmek.Ve olumlu olumsuz davranışlarınıza ayna tutabilmek. Ezgi;mutluluktan ve Pofuduk’tan ayrılmanın acısıyla gözleri yaşlarla dolarak;ben de seni ve bu sihirli ormanı ve sihirli arkadaşlarını unutmayacağım dedi.Ezgi ve Pofuduk birbirlerine veda ederken;bütün orman halkı Ezgi’ye el sallıyor ve tekrar bekliyoruz seni diye arkalarından sesleniyorlardı.
Ezgi;sabah yatağında uyandığında elleriyle gözlerini oğuşturdu.Şöyle bir etrafına baktı.Evet artık evimdeyim diye kendi kendine gülümseyerek mırıldandı.Çok uzun bir yolculuk yapmış gibi kendini yorgun ama aynı zamanda çok mutlu hissediyordu.Hemen yatağından kalkarak elini yüzünü yıkadı.Elbiselerini giydi.Odasını topladı.Kahvaltıya oturdu.Anne ve babasına her zamankinden daha sıkı sarılarak günaydın dedi.Ve iştahla kahvaltısını yaptı.Kahvaltıdan sonra çantasını hazırlayarak gülümseyerek okula doğru yol aldı.
Ezgi okulun bahçesine henüz girmişti ki alt sınıflardan bir öğrencinin;bir çiçek koparmak üzere olduğunu gördü.Adımlarını hızlandırarak çocuğun yanına gitti.Ve yaptığı davranışın yanlış olduğunu,çiçeklerin de canlı olduklarını onları koparırsak öleceklerini ama onlara su verir;onlarla konuşur ve yapraklarını seversek bize oksijen ve mis kokular vererek hayatımızı güzelleştirebileceklerini söyledi.
Küçük çocuk;yaptığı hatanın farkına vararak başı önünde yüzü kıpkırmızı çiçeklerden ve Ezgi’den özür dileyerek oradan ayrıldı.Ezgi çocuğun arkasından bakarak gülümsedi.Ve çocuğun bir daha çiçek koparmayacağına dair güzel bir hisse kapılmış olarak sınıfına girdi.Aslan Kral’ın yazısını hatırlayarak;öğretmeni derse başlamadan önce;birbirleriyle tartışıp küsen iki arkadaşını bularak,onlarla ayrı ayrı konuştu.Onları çok sevdiğini ve küçücük sebeplerden dolayı arkadaşlıklarının bitmemesi gerektiğini;birbirlerinden özür dilerlerse herşeyin eskisi gibi olacağını ve arkadaşlıklarına kaldıkları yerden devam edebileceklerini söyledi.Ve teneffüs zili çaldığında;bu iki arkadaş birbirlerinden özür dileyerek kucaklaştılar.Ezgi’ye teşekkür ederek herzaman ki gibi neşeyle okulun bahçesinde birarada oyun oynmaya başladılar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.