- 633 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Uzaklarda
Bilinmez boşluklara dikili bakışlar, belirsiz ufuklara açılan düş yelkenleri hep ayrılığın habercisidir.
Uyusam daha uzun sürerdi bu geceler, sensiz. Karmaşanın ortasında çarpışan bulutlar gibi karardı günlerim. Ulaşılmaza açılan zaman duyarsızdı sızlanmalarıma. Yağmur istiyordum güneşin yakıcı sıcağında. Dolaşmak yollarında seninle berabermiş gibi. Islanmak sonsuzlukla başlangıç gibi bir yol varsayımında. Bilinçsizce, amaçsız ulaşmak istiyordum yolculuğun son noktasına.
Hayallerim(iz) vardı, şehrin gecelerinde yaşanmaya aday. İzin vermeyecektik gecelerin zamanı tüketmesine, güneşi çekecektik şu dağın ardından. Sabahlara kadar oyun oynamaya benzemiyordu bu. Gitmekti belki de isteyip yapamadığımız, her şeyin bir sonu yok mu? Elimizden mi gelemiyordu? Yoksa isterik duygularımız erimiş miydi zamanla.
Güneşin ışığı iyice çekilmişti. Ortamın beraberinde getirdiği mis koku sana çok yakındı. Aklıma birden bir daha geldin. Yıldız yıldız uçuştu alevler gözlerimden dört bir yana. Yüzüm kızardı galiba. Utanç içindeyim, dudaklarım ısırıldığının farkında, acımaya çalışıyor.
Seni... artık aklımdan geçirmeye cesaret edemediğim ismini, yanımdan geçmeye yasaklanmış bedenini, sana ilişkin her şeyi sevecenlikle uğurluyorum.
Hayallerimiz hayallerim oldu. Sahildeyim. Yine nisan geldi sizin buralara, hasırın penceresinden sarkan fesleğen tomur tomur. Ama ben artık buralı değil gibiyim. Sevinemiyor, gülemiyorum, ruhum var yalnızca. Aklım ve yüreğim başka uzaklarda, hem de çok. Kulaklarımda sessiz çığlıklar, çaresizlik haykırışları. Marmara’yı seyrediyorum; ama farkında değilim ne gözlerle.
Semih Canbolat