- 1646 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
YARIŞ ATLARI
Yarış atları, özel haralarda yetiştirilen cins atlardır. Yarış atlarının yemleri, suları farklıdır. Bu hayvanlar, güçlü kudretli besili hayvanlardır. Dünyadan habersiz olarak yaşarlar. Yedikleri yemi, içtikleri suyu ve kendilerini terbiye eden seyisten başkasını tanımazlar…
Yarış atlarının önünde bir hedef vardır. Bu hedefe ulaşmak, yarış atlarının birinci vazifesidir. Derece yaparsan iyisin, ıslahsın, hoşsun; kaybedersen, her daim aşağılanmaktan geri durmazsın.
Yarış atları özgür değildir. Yaylaları, kırları, obaları ve platoları bilmezler. Kuş seslerine hasrettirler. Tabiatın güzellikleri onlardan uzaktır. Kendilerine bir yer tahsis edilmiştir. Adeta yalancı cennete gibidir yerleri, ama yaşamın doğallığı yanında sıfır kalır, bütün bu güzellikler. Onların dünyaları çiftliklerdir.
Tabiatta özgürce yaşayan atlar, gruplar halinde yaşar. Besili değildirler, ancak kıvraktırlar, her türlü şartlarda yaşamaya alışıklardır. Doğanın olumsuz şartlarıyla mücadele etmesini bilirler. Adam boyu karların içinde yatarak, yaşama sabırla bakmasını bilirler. Kendilerini bekleyen vahşi hayvanlara karşı, uyanıktırlar. Kaybederlerse takdiri ilahiye teslim olurlar.
Yavrularını en zor şartlar altında dünyaya getirirler. Yine aynı şekilde yavrularının büyümesi için mücadele verirler. Arkadaşlarıyla şakalaşır, oynaşır ve sevişirler. Birbirleriyle zıplayarak boğuşurlar. Ama birliklerini ve birlikteliklerini asla kaybetmezler.
Özgürlük, onlar için diz boyudur. İstedikleri dağda yatarlar, istedikleri otları yerler. İstedikleri dağları, yayları ve obaları ziyaret ederler. Kimsenin boyunduruğu altında değildirler. Dünyanın tadını onlar çıkarırlar. Yarış atlarından dünyada yaşamları daha kısa olsa da, dünyayı dolu dolu yaşarlar…
Konuyu yaşamımızın bir parçası olan çocuklarımıza getirmek istedim. Hepimizin ya da büyük çoğunluğumuzun çocuğu ya da çocukları vardır. Analarından doğarlar, hayata adım atarlar. Eğitim, öğretim görmek için okula başlarlar. Bu yarış çocuklar için ana sınıfında başlar. Çocuklarımız büyüdükçe, sınav çemberi onları kuşattıkça kuşatır, adeta nefes alamaz duruma getirir onları.
Anne ve babalar zamanla başlarlar: “Oğlum yüksek puan almalısın! Çok çalış, ele güne rezil olmayalım! Şu şu yemeklerden başkasını yeme! Şu zamanların dışına asla çıkma! Çok iyi çalışacaksın, çok güzel yerler kazanacaksın! Okulumuzda, ilçemizde, ilimizde ve ülkemizde dereceye gireceksin! Rekorları altüst edeceksin! Sen asla soru kaçırmazsın, kaçıramazsın! Çalışmalısın, çalışmalısın, çalışmalısın; durmadan, dinlenmeden çalışmalısın…
Oyun oynamak ha! Kesinlikle oyun oynamayacaksın! Sınava kadar, sokağa çıkmak sana yasak! Ne parkıymış, önünde kocaman bir sınav var! Oyun eğlence senin neyine! Önünde çok ama çok önemli bir sınav var. Bu sınavdan düşük puan alırsan biz ne yaparız? Biz bu sınava kadar evimize misafir de almayacağız.”
Çocuklar, çocukluklarını asla yaşayamazlar. Sokakta oyunlarını oynayamazlar. Misketlerini yuvarlayamazlar, topa bir defa olsun vuramazlar. Ormanlarda, kırlarda yürüyüşler yapamazlar. Ailece pikniğe gidemezler. İzinler toptan kaldırılmıştır, sınavlara kadar. Ne gezmesi; sınav var, sınav var, sınav var…
Çocuğum namaz kılıyor mu? Çocuğum oruç tutuyor mu? Çocuğum arkadaşlarına iyi davranıyor mu? Çocuğum anne babasına ve büyüklerine karşı saygılı oluyor mu? Çocuğum sigaradan uzak mı? Çocuğum uyuşturucu kullanıyor mu? Çocuğum güzel Ahlaklı mı? Çocuğum Allah’ı ve onun Resulünü tanıyor mu? Çocuğum namaz abdestini ve boy abdestini biliyor mu? Çocuğum hırsızlık yapıyor mu? Çocuğum yalan söylüyor mu? Ardı arkası kesilmeyen sorulardan uzaktır çocuklar. Tek düşünülen şey, çocuğun çalışıp başarılı olmasıdır. Yarın çocuklarımızın büyük bir hırsız, Ahlakı kötü bir insan olması, bizleri hiç ilgilendirmiyor mu? Çocuklar büyürler ve güzel meslek sahibi olurlar. Yaşam düzeyleri ve refahları yüksektir. Ancak onlar için didinen anne babadan uzaktırlar. Anne babayı unuturlar. Bir köşeye atarlar. Huzur evlerine yollarlar. Vay emeklere. Vay çilelere…
Tekrar sınavlara dönelim. Allah aşkına, ne bu sınav sınav sınav… Bu çocukların gezme, dolaşma ve eğlenme hakları yok mu? Oyun oynama hakları yok mu? Eğlenmeye, koşmaya hakları yok mu? Onların en büyük haklarını ellerinden alarak, acaba nereye varmak istiyorsunuz?
Sınavların biri bitmeden diğeri başlıyor. Bu sınav stresi daha ne kadar sürecek? Bütün sınavlara harıl harıl çalışan, sonunda da bir görev alamayan bir kişinin psikolojik durumunu, varın siz düşünün. Birileri intihar etti mi, neden intihar etti diye sıralarlar kafalarındaki kuruntuları.
Çocuklar derslerine de çalışsınlar, oyunlarını da oynasınlar. Bırakın çocukların üzerine bu kadar varmayın. Çocuklar, biraz da kendi dünyalarında yaşasınlar…
21.08.2010
Akdağmadeni
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.