' KADER , BÖYLE İMİŞ !'

• 21 Ağustos 2010 Cumartesi 18:38:05

Çocukluğumda çok dinlediğim ve hüzünlendiğim bir şarkıydı : Kader Böyle İmiş. En güzel de o söylerdi : Sevim Tanürek. Ne tatlı sesi vardı !

Geçenlerde bu sayfalarda okuduğum , çok değerli bir dostun yazdığı, İstanbul şiirinde, ’İstanbul’un Piçleri ’ deniyordu, birilerine. Baba parasıyla caka satan, etrafa hava atan, şımarık, müsrif, cemiyete zarar veren gençlerdi tarif edilen.

İşte onlardan biri ; annesine ait bir otomobil ile,İstanbul sokaklarında turluyordu. 19 yaşında olmasına rağmen, henüz ehliyeti yoktu. Galiba gerek duymamıştı ehliyet almaya. Öyle ya ; o koskoca İstanbul Belediye Başkanı’nın oğluydu. Kim ona ehliyet sorabilirdi ki ? Hem sorsalar ne olacak ?

Yolda trafik polislerini gördüğünde, durmayı kendine yediremediğinden olacak, kaçmayı tercih ediyor. Öyle ki, kırmızı ışıkta durmaya bile gerek duymuyor. O kırmızı ışığın olduğu yerde bir yaya geçidi vardır.

İşte o anda, o yaya geçidinden geçmeye çalışan, o büyük sanatçı, Sevim Tanürek’dir ! Kırmızı ışıkta durmayan ehliyetsiz gencin çarptığı araç, ağır yaralar sanatçıyı.

Altı gün yaşam mücadelesi veren sanatçı, sonuçta hayata veda eder. Delikanlıya, geriye dönük, üç ay öncesinden ehliyet düzenlenir. İlk raporda 3/8 suçlu görülen genç, daha sonraki raporda suçsuz gösterilir.

Önceleri, hukuk mücadelesi vermeye çalışan, rahmetlinin çocukları, güçleri yetmeyeceğini anlayınca, açıktan aldıkları maddî tazminat karşılığında davadan vaz geçerler.

Peki ya amme davası ! Ortada bir ölü var. Ehliyetsiz bir gencin yaptığı trafik kazası ve sonuç beraat.

Bu hukuk, acaba kimlerin arka bahçesi oluyor ?

Rahmetlinin çocukları çok şanslı. İyi ki bu delikanlının babası o zaman sadece İstanbul Belediye başkanıymış. Ya Başbakan olduktan sonra olsaydı bu kaza /cinayet ? Herhalde tazminatı onlar ödemek zorunda kalırlardı.

Kim mi bu delikanlı ?

Aşağıdaki ’AsitWeb’ten alıntı galiba her şeyi anlatıyor..

Fikret TEZAL

’ Onun adı Burak…

Kendisine medyada rastlamışsınızdır. Ya bir trafik kazasının kahramanı olarak, ya babasına borç verirken, ya da milyon dolarlık işlere imza atarken…
28 yaşında… Bilkent Üniversitesi’nde okurken, Londra’ya burslu olarak yollandı ve ekonomi eğitimi yaptı. Askerlik görevini henüz yapmadı… Tecilli!..
1998 Mayıs’ında bir trafik kazasında TRT İstanbul Radyosu Sanatçısı Sevim Tanürek’in ölümüne neden oldu. Şişli’de kırmızı ışıkta durmadı. Kazadan hemen sonra belediye arazözlerinin caddeyi baştan aşağıya yıkayarak 35 metrelik fren izini tamamen sildikleri, olayın cezai yönünün azaltılması için Burak’a kazadan sonra üç ay öncesine tarihli ehliyet verildiği, Sevim Tanürek’in yakınlarının azarlandığı, tanıkların hepsinin tehdit edilip korkutulduğu iddia edildi. Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi, Burak için “kusursuzdur” raporu düzenledi. Ölen Sevim Tanürek 8/8 kusurlu bulundu!. Burak hapisten
kurtuldu. Kusursuz raporunu veren dairenin Başkanı Eyüp Bey ise, daha sonra Türkiye Deniz İşletmeleri Genel Müdür Yardımcılığına atandı. 2001 yılında evlendi. Babası, oğlunun düğününde takılan 174 adet Cumhuriyet Altını’nı mal varlığındaki artışın nedeni olarak açıkladı. Ayrıca, babası 2001 yılında verdiği mal beyanında oğlu Burak’a 220 bin ABD Doları ve 55 bin Alman Markı borcu olduğunu açıkladı. Üniversiteden yeni mezun, o zaman 22 yaşındaki oğluna…

Babası Ülker Grubu ürünlerinin dağıtımını yapan şirketteki hisselerini 1.2 trilyon liraya satana kadar, şirket yönetimini Burak sürdürdü. Ve Burak geçtiğimiz günlerde bir kez daha gündemdeydi. Gıda sektöründeki hisseler satılınca, hemen şirketler kurup denizcilik sektörüne girdi. Yüzde 50 ortağı olduğu MB Denizcilik adlı şirket, 95 metre uzunluğunda Safran 1 adında bir kuru yük gemisi aldı. Gemiyi satan Hasan Doğan, satış fiyatının 2 milyon 325 bin dolar olduğunu söyledi. Burak, gemiyi ortağı ile birlikte 500 bin doları peşin 36 ay taksitle satın aldı. Ayda 72 bin YTL ödeyecekler.

Gemiyi satan Hasan Bey ise, 705 milyon dolara İstanbul’daki İETT Garajı arazisinin sahibi olan Dubai Şeyhi El Maktum’un küçük ortağı oldu. Ayrıca,
Hasan Bey’in ablası Remzi Gür ile evli. Remzi Bey, Burak’ı ve kardeşlerini burslu olarak yurtdışında okutuyor, babasının yakın arkadaşı, tatillerini
onun yazlığında geçiriyorlar. ’

KAYNAK