- 745 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
***...İçim/ndeki Çocuk...***
Söylesene senin içindeki çocuk kaç yaşında? Sen de diyor musun yaşım kaç olursa olsun ben her gün o çocukla gülümsüyorum hayata. Güneşi o çocuğun ışıl ışıl gözlerinden görüyorum. Rüzgar ilk onun saçlarına değiyor. İlk onun nefesinin sıcaklığına kendimi bırakıyorum.
Sahi söylesene senin içndeki çocuk kaç yaşında? Bir de şunu söyle. O çocukla en çok ne yapmayı seversin? Kaç rüyanda kendini çocuk parkında atlıkarıncaya binerken izledin. Ya da sende sever misin benim gibi rengârenk uçurtmaları. Gökyüzüne kanat çırpan bir uçurtma olmak en son ne zaman süsledi düşlerini.
Yoksa sen hiç bayramlıklarını sevip okşamadan mı daldın uykuya. Hadi söylesene? Elindeki kocaman poşeti şekerle doldurmak için kaç komşu kapısını çaldın? Kaç kapıda başın okşandı, ellerin ürkek ürkek kaç kez gitti şeker tabağına. Şöyle avurtlarını doldura doldura kaç şekeri aynı anda aldın ağzına. Ya da senin de benim gibi çok şeker yemekten karnının ağrıdığı oldu mu hiç? Dur unutmadan kaç lira biriktirdin bayram harçlıklarından.
Biliyor musun benim hiç bisikletim olmadı. Ama içimdeki çocuk dağ bayır gezdi bisikletiyle. Ama bir gün bende o çocuğa takılıp gezeceğim sokak sokak cadde cadde. İstersen bir gün bisiklet yarışı bile yapabiliriz senle…
Söylesene senin içindeki çocuk kaç yaşında? O da senin gibi kırılgan mıdır? Ya da bazen umursamaz mı görünür en umursadıklarını. Senin ağlayamadığın zaman o mu gözyaşı döker senin yerine. Onun da büyük hayalleri var mıdır senin gibi? Yoksa senin peşinden gittiğin onun hayalleri mi?
“Hadi içindeki çocuğu bana anlat” desem en önce neyini anlatmak istersin. Galiba isteyip de elde edemediklerinden başlarsın sen de benim gibi. Başkalarının sahip olduklarına bakarken gözlerinin ne kadar mahzun baktığını hiç düşündün mü? İçinde ta yüreğinde bir küçük burukluğa dönüştü mü senin de onlar? Başarının zamanında elde edemediklerimizin bir toplamı olduğunu yıllar sonra sen de benim gibi düşünür müsün hiç.
Sahi senin içindeki çocuğu da çok incittiler mi benim gibi? Bir sürü olmazları dizdiler mi bir bir önüne. Sonra da umarsız seçimler yapmanı istediler mi? O çocuğu yaşatmak istedikçe o çocukla birlikte seni de yok ettiler mi?
En son ne zaman konuştun içindeki çocukla? Neler fısıldadı o çok bilmiş haliyle sana? “Sırılsıklam aşk”ı sen ondan mı öğrendin yoksa? Dur söyleme ben tahmin edeyim bir bir. Mesela sen aşık olunca o çocuğun gözlerindeki ışıltıyla mı bakıyorsun dünyaya. Ya da aşık olduğunda o çocuğun gözlerini mi görüyorsun karşında. Sen sırılsıklam aşık olunca o içindeki çocuk mu oluyorsun baştan ayağa.
Ben mi ben de sürekli konuşuyorum bu aralar onla. Bana da senin gibi bir sürü bir şey anlatıyor o çocukta. “Takıl git” diyor bazen umursama. “Al çantanı” çık diyor yeniden hayata. “Aşka yelken aç” diyor bazen de cesurca.
Biliyorum ki herkes bir gün çekip gidebilir hayatımızdan. Karanlık bir gecede tek başımıza da kalabiliriz. Oysa sen de biliyorsun ki gözlerimizi sımsıkı yumarken karanlığa en son o çocuğun tebessümü aksetmeli ruhumuza. Ve biz o ışıltılı bakışlarla hayaller âlemine dalıp yeniden atlıkarınca oynamalıyız belki de…
19/08/2007-Pazar/17:00
YORUMLAR
evet yazın doğru yöne çekilmiş ve saptamalar sanki bir düşmüş gibi anlatılmış.şurada duralım bence bu yazı biraz daha düş saptamasıyla ve yazı derinliğiyle bir deva olarak yazılırsa bu iki yazıda birbirini tamamlar ve doğru bir yönde (hayal) yönlendirebilirsin okuyanları...dostça...bülent...
Biliyor musun benim hiç bisikletim olmadı. Ama içimdeki çocuk dağ bayır gezdi bisikletiyle. Ama bir gün bende o çocuğa takılıp gezeceğim sokak sokak cadde cadde. İstersen bir gün bisiklet yarışı bile yapabiliriz senle…
En çok bu paragrafı sevdim.İçinizdeki çocuk harika bir yazı hediye etmiş size kutluyorum.
Kolları bedenine yapışık yeşil renkte bir bebeğim vardı. evcilik oynamayı bilmezdim.Yaşlı bir çocukluk geçirdim.Şimdiyse kocaman bedenimin içinde bir yaramaz mevcut.
Kaç kapıda başın okşandı, ellerin ürkek ürkek kaç kez gitti şeker tabağına. Şöyle avurtlarını doldura doldura kaç şekeri aynı anda aldın ağzına. Ya da senin de benim gibi çok şeker yemekten karnının ağrıdığı oldu mu hiç? Dur unutmadan kaç lira biriktirdin bayram harçlıklarından.
İçinizdeki çocuk hep çocuk kalsın büyümesin.Yazınızı pürdikkat defalarca okudum.Zira ben hep şiirleri okuyup yorumladığım için düz yazıda hata yapmayayım diye,deneme fıkra arası olan samimiyetle söyleyeyim,içinde insan -çocuk sevgisinin işlendiği çok güzel bir yazı sizi candan tebrik ederim.Yazılarınızı takip edeceğim.Keşke hayata insanlarımızda sizin ve bir çocuğun perspektifiyle bakabilse,örneğin bizzat kendim bir Anadolu Lisesinde öğretmenim 15-18 yaş arasındaki gençlerle uğraştığım için aynen onlar gibi düşünüp onlar gibi kıpır kıpır hareket ediyorum.Dünya ya bir daha gelsem sanırım bu durumu tercih ederim.Şiirlerime yorum yapanlar "arkadaş sen hiç hüzün şiiri yazmazmısın" diyince bende"Hayır ben kıpır kıpır zıpır zıpır gençlerleyim onlar bana yazdırmaz ki" özet olarak yazınız gayet başarılı ve insana bir şeyler katıyor.Zaten asolanda bu değil midir?
Selam,saygı,tebrik ve takdirlerimle efendim..
BİR GÜN MUTLAKA HERKES YADA ÇOĞUNLUK ÇEKİP GİDECEK HAYATIMIZDAN...VEVEYA BİZ GİTMESİNİ İSTEYECEĞİZ... IŞILTILIDA OLSA O AN ORTAM GECE GİBİ KARANLIK OLACAKTIR GÖZÜMÜZE DEĞEN HER ŞEY..
IŞITAN, PARLAYAN İÇİMİZDEKİ ÇOCUKTUR O AN ASLOLAN VE SARILACAĞIMZI, SARILMAK İSTEYECEĞİMİZ...
ETKİ OLUŞTURAN YAZIYDI..
SEVGİYLE..