'çekilmelisin yolumdan' demişti kadın...
’’tan vakti
cılız güneş altında
sesini dinlemek, yüreğinin...
ritminde nefes almak bir yandan.
mutluluğu yaşıyorum Aşk, aşKında...
var olduğun için daha da tapıorum Tanrı’ya...’’
Tanrı’ya inancı varmıydı, Aşk onda var olana kadar.
Hiç sanmıyordu kadın,yoktu ona göre - var olsa bile Tanrı’da yeri yoktu kadının.bilinmeyezlikler arasında gidip gelirken,bir başka çıkmaz yola sapıcağını kestirememişti tabi.nerdeydi,neden böyleydi,kimdi bu yabancı,ne istiyordu.dinlemedi ilk tanımadığı sesi, koşmalıydı,yetişmeliydi kaybettiği zamanına,geç kalmadan daha da, bir yelkovan ile akrebin öpüşmesini izlemeden gitmeliydi aslında.gidemedi...
ayakları ona isyan edip koşmazken başka bir patikaya,yüreği sığmıyordu olması gereken yerde atmayı bırakıp,vücudunu kapladı.neler oluyordu,neden oluyordu,gitmeliydi.evet gitmeli ve koşmalıydı,mutluydu geçmişten kaybolan zamanında,küçüktü güzeldi sarıydı ozamanlar.herşey büyüktü,ondan daha büyük ama büyüleyiciydi,çekiciydi,merak uyandırıcıydı hayat.her zaman güleceğini düşündüğünden olsa kadın,kaybettiği zamanlarda sahte gülücüklerle baktı katrajlara.çocuktu,elindeki çikolAtanın bittiği gibi,gülmenin de biteceğini sanıyordu.ah! nerden bilebilirdi ki , kimse o’nu uyarmamışken bir daha tebessüm bile etmek içinden gelmiyeceğini.bilseydi hiç sahtelik yaparmıydı,şimdi baktığı fotograf karelerinde hiç öle çıkarmıydı.gitmeliydi kadın,çekilmeliydi adam yolundan,çıkmaz yolda,tek çıkış yolu olan kaçışlarını vermeli ve gitmeliydi adam.Gitmedi...
karanlık yüzüne vurmaya başlamış,ay daha doğmamıştı ancak.ay bilmem kaçıncı evresinde,gösterişli dolunay işte.
’’hey adam’’ - ’’yabancı!’’- ’’git’’ -’’gitsene benden’’ - ’’çekilsene yolumdan!’’ - ’’yoksun,olmamalısın’’- ’’gitmeliyim,geçmemeli daha çok zaman! ’’ - ’’anlasana be adam! ’’ ...
ayaklar hala aynı,patlamalar bedende bir farklı,unutulmuş bir parça yulaf tadında,bayat-küf kokan,evet gerçek benzetme buydu onun için o an, duygularını saklamıştı,o bile unutmuştu nerdelerdi,adları nelerdi.gerek duymamış,hiç bahsi geçmemişti bu zamana kadar.varlığı işe yaramamıştı demekki zamanında,bir sebebi vardı ki kaldırmıştı onları,tozlanmışlardı üstüne.etrafı toz bulutu sarmaya başlamıştı-hep o adamın,sebebini bilmediği bir şekilde,bunları yapmasıydı,etraf alaca karanlık,dolunay geçikmiş,ustune sebebi tanımadığı adam olan bulut...ah nerden çıkmıştı bu adam...
`` benliğimin öz’ü,
yollarımın son’u,
yeminlerimin tövbe’sisin... ,,
Bu, son koşusu olduğunu bilemezdi o an kadın.durun suçlamayın o’nu.bu dizeleri o adam’a söylerken mutluydu,gerçek bit tebbessüm vardı yüzünde.nerden bilebilirdi ki kadın,zamanın aslında hiç olmadığını,durduğunu yada kayıp gitmediğini...kadın sonradan fark etti herşeyi,aslında yaklaşan karanlık değil,tan vaktinin olduğunu.ayaklarının nerde durması gerektiğini kestirdiğini,duygularının gerçek anlamlarını hissetmeyi ve kalbinin,evet kalbinin neden darmadağın dağıldını tanımadığı adam’ı görünce...
herşeyin nedeni olan AŞk mış meğer.siz hiç kar yediniz mi peki?gökyüzünden düşenlerinden avuçlarınıza.ağızda dağılan,sonuna kadar hissettiğiniz tad kadar can alıcıymış tadı meğerse karşısına çıkan o adamla tek bir yüreği paylaşmak...
şaşkın kadın hala kendine aslında,o’ki Tanrıyla tanışamışlığı okyanuslara bırKIp yeşille bürünürken,şimdi bir kenara attığı duyguya minnettar yaşıyor.
her akrep ve yelkon aşkında,daha da mutlu olmanın zevkini yaşıyor kadın,O adam’la,gün doğumunda.
’’galiba hiç inanmadığı bir duyguya tapıyorum,SENİ SEVİYORUM yabancı!’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.