- 1107 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hiç Sevmem
_ Gel de uyu hadi! Uyumaya çalışıp da, aranızda uyuyamak gibi bir sorunu ara sıra olsa da yaşayanlarınız vardır.
Geçenlerde biraz şekerleme yapayım istedim. Ben düşündüğünü anında uygulayan bir karaktere sahibim. Şayet yapabileceğime inanıyorsam... Yoksa saçma sapan şeyler yapmaktan her zaman korkmuşumdur. Yani mantıklı olanını hemen uygularım. Arkadaşım evimde konuktu ve son günlerde fazlaca uyumaktan şikayet edince, tam aksine bende de uykusuzluk sorunu olduğundan şikayetlendim. Hay şikayetlenmez olaydım! "
"Bak, sana bir fikir vereceğim ama ister yap, ister yapma" dedi.
Hemen söyle nedir diye atladım. Sanki ip atlıyorum... İnsan bir şey duyduğunda önce durup, dinlemeli... hatta cam kulağı ile değil, kulak zarı ile dinlemeli. Ne gezeeer! ...
"Bir gün içinde tam beş litre su iç. Ardından da bir kilo haşlanmış patates ye. İnan uykusuzluğu şak diye kesecek!."
Allah Allah... Su ve patates hem de en haşlanmışından... Benimle alay mı ediyorsun, diye soracak oldum. Lafı ağzıma bandajlayıp devam etti. Ben heyecanlıyım ama o benden de heyecanlı idi. Tavsiyesine devam etti. Dinle beni... bu dediğimi yapıp, yapmamak sana kalmış.Ancak inan ben de sana söyleyeceğim yöntemle uykusuzluğa çare buldum. Pekala başka ne lâzım " dediğimde ;
hiiiç! sadece bunlar ama birşey daha var ki onu da yapmazsın sanırım. " dedi ya... işte o an zıvanadan çıktım.
Sen ne yapmaya çalışıyorsun ha!? Aklımı almaya mı geldin, git işine ya!Kendine başka uğraş bul ! diye haykırıverdim. Haykırdım haykırmasına fakat aniden ayağa kalktı. Kapıya doğru yürürken ardına bakmadan bana şöyle dedi...
"Hadi gene iyisin bu iyiliğimi unutma sakın. Yarın bana teefon aç ve gecenin nasıl geçtiğini anlat. Çat! kapıyı suratıma çarpıp gitti. Kal gelmiş gibi bir kaç dakika antrede öylece durdum. Sonra mutfağa gidip, buzdolabını açtım. İçinde neler yoktu ki... Yok az kalır, neler vardı bir bilseniz, reçeller, meşrubatlar, tereyağı, kaymak, tulum peyniri vs. İçim gidiyordu, elimi reçel kavanozuna uzattım. Ancak, parmaklarıma kramp girmiş gibi hemen çekiverdim.İşaret parmağım dudaklarımın arasında sıkışmış bir halde iken, dolabın kapısına bir tekme savurup, kapattım. Kapı mı çalıyor acaba... bir zil sesi geliyor ama... Yoo, çalar saati kurmuştum. Evet evet saat zili çalıyormuş. Gözlerimi açıp baktım. Saat tam 19:30 ve ben ohh çekip, yataktan fırladım.Rüyamda gördüklerimden etkilenmiş olacağım ki, doğruca mutfağa yöneldim. Buzdolabının kapısını açar açmaz bağırdım. Olamaaaz!
Olamaz yaa... bom boş bir dolap... Kahretsiiin!
Bu yüzden kabusları hiç sevmem.
Nurcan Talay
09.05.2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.