- 1056 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hoşgeldin Ramazan
Hoşgeldin Ramazan
Ramazanın ilk günü gelmişti. Ramazan dediğinde aklına; soğuk balkonda imamın okuyacağı ezanı bekleyen çocukluğu gelirdi. Ezandan 15 dakika önce nöbet bekleyen bir asker disiplininde balkona çıkar, iftara yetişmek için aceleyle evlerine giden insanları seyrederek, okunacak ezana kulak kabartırdı. Bu bir şekilde kendisine verilmemiş ama yapması gereken bir görev gibiydi. Ailesi ezanın okunmasını sofrada beklerken o balkonda kendilerine bu haberi vermenin, hak ettiğini düşündüğü onurunu yaşardı. Annesi her ne kadar içeri girmesini ve üşüyeceğini söylese de, o görevinin önemine dem vurucasına annesinin bu isteğini reddederdi. Tüm ailesi Taner’in koşarak balkondan içeri girmesini ve her seferinde heyecanından bir şey kaybetmeden “Okunuyooo” diye bağırmasını beklemeye alışmıştı. Ezanın okunduğu söyledikten sonra aceleyle masadaki yerine geçer ve yıllardır ettiği duayı tekrarlamak üzere ellerini açardı. Tüm aile Taner’in bu başlangıç merasimine aşinaydı. O içeri girene kadar ezanı duymazdan gelirler, küçük elleri “amin” diyerek saf çocuk yüzüne sürülmeden yemeğe başlamazlardı. Kayseri’deki evlerinin küçük mutfak balkonu bu anıları en canlı hatırlandığı mekandı. O balkondan baktığında tüm Kayseri’yi gördüğünü düşünürdü. Sürekli olarak görüş alanındaki minareleri sayar, bazen eksik çıkan minareleri tekrar toplamak için küçük ceplerine doluşturduğu ellerini o güvenli yuvadan çıkartarak yaşlı biri gibi gözlerini kısar ve parmağıyla işaret ederek sayardı. Sayma işlemini minarelerin doğru toplamını bulana kadar aralıksız sürdürürdü. Bazen ramazanın ortalarında bile yeni minareler keşfeder ve o minareyi daha önce nasıl göremediğine hayıflanırdı. Oruç tuttuğu tüm gün, okulda yada arkadaşlarıyla hızlıca geçerdi ama soğuk balkonlarındaki 15 dakika bitmek bilmezdi. Bu yüzden minare saymak, beklenmesi gereken 15 dakikanın en hızlı geçmesini sağlayan balkon aktivitesiydi. Yıllar geçmiş o balkondan ve minarelerden ayrılmıştı. Şimdiki balkonlarından ne bir minare görünüyordu, nede soğuk hava kendisini üşütüyordu. Adana’daki evlerinde ezan evin duvarlarını aşıp yemek masasına geldiği halde Taner balkonda ezan nöbeti tutmaktan vazgeçmemişti. Çocukluğundaki gibi heyecanlı bir bekleyiş değildi ama sayacak yeni şeyler aramaktan ve ezanı beklemekten vazgeçemiyordu. Bu yılda Ramazan tüm anıları, huzuru ve bereketiyle evlerine gelmişti. Yıllardır aksatmadan yerine getirdiği bu ibadetin gururu ve huzurunu bul yılda tam yaşayacağını düşündü ve geçen ramazanlara, ailesiyle edilen iftarların anılarına, uykuyla karışık yenen sahur yemeklerine iç geçirerek ilk sahur yemeğinde gözlerini açmak üzere geceyi karşıladı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.