TİTREK HOCA'DAN..
Titrek Hasan Hoca her lafı yarım ağızla salıveren, baygın bakışları, sakinliği, karşısındakine güven ve rahatlık telkin eden, uyaroğlu bir adamdı.
Ahalinin ona taktığı titrek lakabı, onun cin çağırdığı zaman, gelen cin’in bardağa düşmesiyle, cereyan verilmiş gibi bir titremesinden kaynaklanıyordu. Diğer zamanlar gayet dinç ve sağlıklıydı. O nedenle sekseni aştığı bilinen yaşına rağmen onun ruhunu, bedenini saran izdivaç arzusu, niyetini alenen her önüne gelene söylemesine neden oluyordu.
Simsiyah sakallarında çenesinden aşağıya doğru bembeyaz bir kıl yumağı akıyordu. Siyah gür kaşları, göz çukurlarına kadar dayanan kılları vardı. Baygın bakan gözleri, zeytinyağı kesafetindeki yarım ağız sözleri, başından eksik etmediği sarı renkli sarığı müthiş uyanıklığını, zekiliğini ve dehşet sezgi kabiliyetini her zaman örtebiliyordu.
Lal olmuş , ama olmuş , sağır olmuş gibi ketumdu.Bu husususiyetleri ile özellikle hanımların en tercih ettiği , aradığı , derde derman hoca idi.Başı sıkışan “aman hocam” der kapısına gelirdi. Her gelenin gönlünü etmesini , hayranlığını kazanmasını , parasını almasını gayet iyi bilirdi. Kötülük istemeyen , dul ve iyi bir adamdı.Zaaflarının olması önemli değildi , kendi de bu hususlar hatırlatıldığında “ olur öyle şeyler ademoğlunda “ der , konuyu yine evlenmesi gerektiğine getirir bağlardı. Köyün bazı uyanıkları “falan köyde halam var , genç karıdır , hem de dul , sana verelim olsun bitsin “ diyerek , hocanın parasını yemeğe çalışmışlar . Hoca da bunlara kanmasına rağmen , köy kadınlarının “cinleri salar , delirir , pisliğinizi yersiniz “ uyarılarının neticesinde bu muzip dolandırıcılar korkmuş , vazgeçmişler.Şifre kelimelerle bu mevzuyu aralarında hatırladıkları zaman herkesi merak içerisinde bırakan semaver kahkahalara tahvil etmişler. Bir müddet Hocanın “gidip görelim , alıp gelelim” ısrarıyla yalana devam etmişler nihayetinde “Hala hastalandı ,öldü “ deyip , kendi başlarına açtıkları bu belayı defetmişlerdi.
Köy yerleri şehirler gibi değil , havası , suyu , derdi, sevinci, acısı, tatlısı her şey daha farklıydı. Bu bir medeniyet farkıydı ve herkes az çok bunu idrak ediyordu.
Cinler bile bu vaziyeti anlamış , şehirlerde değil köylerde dükkan açmıştı.Titrek Hasan Hoca gibi. Bu ahval içerisinde Titrek Hoca bir taraftan , Cin’ler bir taraftan çalışıyordu.Aralarında yazılmamış , okunmamış fakat kati kuralları hissiyatla idrak ve tatbik edilen derin bir mutabakat vardı.Cin’ler musallat oluyor , Hoca kurtarıyor.Cin’ler cinliğini , Hoca hocalığını ispat ediyor , hasta tedavi oluyor , bu arada hoca da nafakasını temin ediyordu.
Nedendir bilinmez Cin’ler genellikle yeni evli kadınlara musallat olurdu . Aslında bu köylerde daha ziyade “Görücü Usülü” veya “Hatır Usülü” evlilikler yapılırdı . Büyükler , engin tecrübeleriyle ,hayvanlarının sayısına ve arazilerinin genişliğine göre gelin beğenirdi , alırdı .En ağır yük taşıyan kız en iyi gelin , en güzel eş demekti .Ve o cinlerin cirit attığı köylerde katırlardan daha ağır yükün altına giren nice gelin vardı . Bu durum , cinlerin belki de vicdanlarına dokunuyordu.
Titrek Hoca , evdeki eşyaları ,camları, kafaları , kırıp geçiren , saçını başını yolan , avaz avaz küfürler savurup delilik alametleri gösteren bir yıllık evli kadının derdine derman bulsun , bulamazsa susturması için komşu köye davet edilmiş.Deliren kadının evine vardığında Hoca’yı karşılayan kadınlar , deli karının uyuduğunu ama uykusunun hafif olduğunu , uyanır uyanmaz etrafa saldırdığını söylemiş.
İlk geldiği günlerde çok sessiz , uyumlu , başı önünde , saygıda kusursuz olduğunu , bu delilik halinin gelinlerini kıskanan kötü niyetli bir komşunun , akrabanın ,çekemeyen birinin yaptığı büyü veya musallat ettiği bir cin sayesinde olabileceğini de beyan etmiş.
Hoca yanında diğer kadınlar , deli karının odasına girmiş , onu başın akadar çektiği yorganın altında uyur halde bulmuş , başucuna ilişivermişti..Kadınlardan biri “ Emriye , Hoca geldi kızım kalk ayağa , bir baksın sana “,”seni iyileştirecek hoca geldi Emriyem” diye seslenince başını kaldıran gelin , hoca ile göz göze gelmiş.başını yastığa gömüp “eteğimi verin “diye üç kere seslenmiş, eteğini alınca yatağın içerisinde ayağına çekip , yataktan fırlamış ve yine delirmiş.Önce eşyaları sağa sola fırlatmış , ağza alınmayacak küfürlerle ve lanetler okuyarak odadakilere saldırmış , kadınlar korkup kaçmışlar fakat Hoca oturduğu sandalyeden bir milim bile kıpırdamamış.Sakinleşen hasta ile fısır fısır konuşan hoca bir kağıda Arapça harfler , dualar , birtakım işaretler karalamış ,okumuş üflemiş , titremiş ,titremiş ter su olup nerdeyse bayılacak duruma gelmiş. Kapıyı aralayıp , “Hoca ne halde ? “ diye soran gözlerle bakan kadınlara Hoca’nın cevabı “ Cin , kötü bir cin esir almış ,her istediğini yaptırır” olmuş.tam teşhisi ise “ gecenin yarısında kenefe gitmek için evden çıkan gelin , gavur cinin üzerine düşünce ,dua okumamış , “tü bismillah deyip “ üç kere de eline basmadığından kolayca cin tarafından ele geçirilmiş .Hoca gelinin iyileşmesi için bir nuska ve bir gügüm suyun içerisine atılacak dua hazırlayacağını , nuskayı göğsünde taşıması , sudan da her gün bir bardak içmesi gerektiğini söylemiş.
Daha sonra gelinin kocasını ve kaynanasını odaya çağırmış , bazı nasihatlerde bulunmuş , onlar da tamam demiş.
Üç ay geçmeden , deli kadın iyileşmiş , Cin kadını bırakmak zorunda kalmış , evin huzuru ,neşesi Hocanın duaları ve nuskaları sayesinde eski haline dönmüş.Kocası tekrar hasta olup , kolu komşuya , yedi dere , yetmiş köye “deli karının kocası “evlerinin de “cinli ev “ olarak anılmasının verdiği utanç ve mahçubiyetin de etkisiyle değişmiş , bambaşka bir adam olup çıkmış.Kötü Cin’in verdiği deliliğin gelinden ve evden kovulamasına ,iki besili tavuk ve Hocanın bile “çok oldu “uyarısını gerektirecek kadar kara kovan balı ile teşekkür edilmişti.
Yakın komşumuz olan Titrek Hoca’nın hastalandığında başvurduğu , canını eline terk ettiği en etkili cin , otuzbeş yıl ebelik yapıp emekli olmuş olan annemdi.Annemi çok sever , asla kırmazdı.Annem de onun nasıl bir insan olduğunu çok iyi bilirdi.Bu olayı anlattığında annemin hocaya bakışından “ meselenin aslı nedir ? “ sorusunu okuyan Hoca :
“ E , tabii ki cin değildi .Cin olsa öyle olmaz “ demiş gülerek. “Hiç cin çarpmış delirmiş karı , eteğini ister mi ?. Eteğini giydi öyle delirdi ,deli olan ,eteksiz delirir kızım,sonra , ben onu okumak bahanesiyle , diğer kadınları dışarı çıkardım, baş başa kaldık. Dedim " sen benim torunum yaşındasın ,de bakayım senin asıl derdin ne ?”
Kız hocanın bu sözüyle kapıyı kontrol etmiş , kimsenin dinlemediğinden emin olunca “he , bir asıl derdim var ,Nerden anladın ? demiş. Hoca “ Kocan mı ? Kaynanan mı ? Sevdan vardı da bu adama zorla mı verdiler seni ? “ diye sormuş.Deli gelin , başlamış akıllı akıllı konuşmaya ;
Kocasını sevdiğini ancak bir ay önce komşularının zilli ve gösterişli kızlarıyla ağzına düşecekmiş gibi konuştuklarını görünce kıskançlık krizlerine girdiğini,söylemiş.Tabi bu durum kötü cinleri gizlendikleri yerden çıkarmış ve olaya müdahale ettirmiş.Geline cin musallat olmuş.
Titrek Hoca “ sen merak etme , şu kocan olacak eşek ile kaynanan olacak aptal karıya bir nuska yaparım , bir dediğini iki etmezler , ayağının suyunu içerler ama sen de dediğimi yapacaksın demiş. Ağzını sıkı , yüreğini ferah tut .” Deli kadın koynundan çıkardığı Ermeni altınını hocanın nurani bakışları altında mübarek avucuna koymuş , başlamış bağırıp çağırmaya , çığlık küfretmeye . Hoca , kocası ile kaynanasını çağırıp “ bakın “ demiş , “ bu kadın çok kötü bir cinin tesirine kapılmış.Cin buna sevda düşmüş,kim ne konuşur , ne yapar , ne yer , ne içerse gelir haber verir.Cin de kız ne isterse yapar , yak der yakar, kes der keser , öldür der öldürür.Şimdi size düşen , bu geline iyi davranmak , bir dediğini iki yapmamak , gönlünü yapmak , aman ha , sonra ben de kurtaramam, ”der. Ve ekler “ Bu cin bu gelini kolay bırakmaz , bıraksa da yine deli halini bekler , sinirli halini kollar ki geri gelsin , geri gelirse siz de tehlike altıma girersiniz “ demiş. Bunu duyan kocası ve kaynanası biraz iyileşmesini istediğinden ama aslında cininin korkusundan geline iyi davranacaklarına söz vermişler.