- 1300 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
Gölgeye Sığınanlar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir kız çocuğuyum şimdi. Anıları az, hayalleri çok bir kız çocuğuyum. Yanımda arkadaşım
oturuyor. Gökyüzü masmavi. Kara bulutlar eylülde dönmek üzere çekip gitmişler.
Bembeyaz bulutlar raks ediyorlar çeşit çeşit şekillere girerek. Onları bir şeylere
benzetmek ve şekilden şekile girmelerini seyretmek bizim görevimiz. Bazen bir a oluyor
içlerinden herhangi biri sırtına asla binemeyeceğimiz. Bazen kalbe dönüşüyor başkası.
Bizde bir insafsız tarafından kırılıverecekmiş hissi uyandırıyor. Eni konu hüzünleniyoruz o
zaman. Adama, kadına dönüşebiliyorlar. Çocuk olabiliyorlar. Kedi, tavuk, kuzu yada kurt…
Çocukluğumda en çok sevdiğim oyunlardan biriydi kuşkusuz bulutların halden hale
dönüşmelerini seyre dalıp hayaller kurmak onlar üstüne. Gerçi hâlâ çok severim bu eski bir
dostu anımsatan oyunu.
Arkadaşım birden bire haykırıyor bambaşka bir şey keşfetmenin verdiği ilhamla:
- Baksana, şu bulutlar develere benzemiyor mu? Sanki arka arkaya düşmüşler.
Yolculuğa çıkmışlar. Bak bak şu da sahipleri. Nereye gidiyorlar acaba?
- Ne bileyim ben kızım! Dur soralım. Belki söylerler.
yaz tatili. Ne tatlı, ne hülyalı günler vaad eder kendisini bütün kış bekleyenlere. Biz de
çok mutluyuz bütün çocuklar gibi. Tatil günleri bizim için deniz, kum ve sahil eğlenceleri
anlamına gelmese de bambaşka rahiyası, bambaşka tılsımı olan günler. Doya doya oyun
oynamak, okula yetişemeyeceğim korkusuna kapılmadan geç saatlere kadar uyumak,
kısıtlı da olsa neşeli bir özgürlüğün saltanatını sürmek güzel olmaz mı hiç? Hele bir de hava
karardığı halde sokağa çıkabilmek yok mu? Ömre bedel.
Akşam yemekleri yendikten sonra cesur bir arkadaşımız sokağa atardı kendini. Diğerleri
de tek tek sökün ederlerdi onun ardından mutluluğun ve keyfin yaşadığı bu mekâna. Eve
çağırılmak hüzünle eş anlamlıydı yorulmak nedir bilmeyen açlığı ve susuzluğu unutan bizler
için. Hain bir ses, genellikle artık büyüdüğü için sokak oyunları yasak edilmiş bir ablanın
sesi:
- Babam çağırıyor. Hadi artık gir içeri. Valla çok kızdı
- Tamam tamam iki dakka sonra, hele oyun bitsin. Gelirim.
Oysa oyun asla bitmezdi. Birileri bizi zorla ve tekrar tekrar eve çağırmasa oyun mahşere
kadar sürerdi.
Hızlı bir şekilde, teker teker sokak boşalırdı isyanlarla, sokağın şekerden tadına
doyamadan. Evlerimize çekilirdik yarın oynayacağımız oyunların hayallerine dalarak.
Annem ve babam aynı işte çalışırlardı. Sabahları biz uyurken birlikte yola koyulurlar,
akşamları kapımızın önünde oyun oynarken bulurlardı bizi. Uslu çocuklardık vesselam.
Küçücük civcivlerin yemlerinin etrafında dolanmaları, annelerinin peşlerinden
ayrılmamaları gibi biz de kapımızın önünde oyun oynar, babaannemizin etrafında
geçirirdik bütün bir günü. Peki ya ninem olmasaydı kim bakardı bize annem evde yokken?
Nasıl hayırla yad etmeyeyim hain bir kurşunla can veren eşinin yasını ömür boyu tutan bu
Anadolu kadınını? Yunus Emre’nin ilahilerini de ilk ondan dinlemiştim. Dedemin ruhunun
cennette bir Tuğba dalına konduğunu ve kendisini beklediğini söylerdi hep bize. Ruhun bir
kuşa benzetilmesi, ölümün uçup başka bir âleme gitmekle açıklanması hoşuma
giderdi. “Demek babaannem de bir gün uçup gidecek.” derdim. Çocuk kalbime korku
düşerdi o zaman. Kim bakacaktı babaannem dedemin yanına giderse bize? Annemin ve
babamın aynı akıbete erecekleri takılırdı aklıma sonra da. Bizler melali küçücük yaşlarda
öğrenirdik o zamanlar.
İnsan geçmişe baktığında çok söz ediyor ister istemez. Oysa küçük bir kızdım ben. Anıları
az, hayalleri çok bir kız çocuğuydum. Yanımda arkadaşım oturuyordu. İkimiz gökyüzüne
bakıp bulutlara ad takıyorduk. Onları kervana dönüştürüp yolculuğa çıkarıyorduk. Üstelik
nereye gittiklerini bilmeden… Sorsak acaba gerçekten söylerler miydi gittikleri ülkeyi? Ya
da böyle bir ülke var mıydı maddeler âleminde? Belki de onlar da babaannemin dedemin
gittiği diyarlara gidiyorlardı. Kim bilir? O yaşta hiç aklıma gelmeyen şimdi kafamı fazlaca
kurcalayan bir şey var. Kendimin de bir yolcu olduğum fikrine kapılmamıştım henüz.
Çocukluğumun ikinci perdesinin, ilk gençliğimin bütün sahnelerinin geçtiği evin üstünde
oturuyorduk arkadaşımla. Bir duvarın gölgesine sığınmıştık. Sıcaktan böyle koruyorduk
kendimizi. Güneş bütün ihtişamıyla taşları yakıyordu. Yalın ayak yere basmak ne mümkün.
Birden bire arkadaşıma dönüp sordum:
- Sen Gelin Cadısı diye bir şey duydun mu?
- Ne, Gelin Cadısı mı? Hayır, hiç duymadım.
- Gerçekten mi duymadın? Ben görmüştüm bile. Korkunç bir şeydi. Sürekli
gelinlikle sokaklarda dolanır gördüğü her çocuğa musallat olur. Çok tehlikeli ve
saldırgandır. İyi ki görmemişsin.
Oysa ben de görmemiştim böyle bir yaratığı. O anda tamamen kafadan uyduruyordum. Ya
da önceden dinlediğim bir masalın kahramanıydı. Kimden dinlediğimi ve öyküsünü hiç
hatırlamıyordum üstelik. Nerden gelmişti bu uydurma kadın aklıma bilmem. Fakat
arkadaşımın gözleri fal taşı gibi açılmıştı bile. Artık yalana devam etmek zorundaydım.
- Gelin Cadısı çok güzel bir kızmış önceleri. Fakat biraz kötü kalpliymiş.
Arkadaşlarını kıskanır, en güzel en sevilen kız olmak istermiş. Bu yüzden hiçbir arkadaşı
sevmezmiş onu. Hep yapayalnız dolaşırmış sokaklarda. Bir gün bir delikanlıya âşık olmuş.
Hem de delicesine. Fakat delikanlı bu kızı hiç sevmemiş. Bir erkek bu kadar güzel bir kızı
neden sevmez ki anlamıyorum doğrusu.
- Kötü kalpliymiş dedin ya! Belki de çocuk bu yüzden sevmemiştir kızı.
- Canım nereden bilecek kötü kalpli olduğunu? Alnında mı yazıyor? Ben erkek
olsaydım bir kızı görür görmez gönlümü verirdim ona herhalde. Kötü kalpli olduğunu henüz
anlayamadan âşık olurdum hemencecik. Sonra da iş işten geçerdi. Çoktan büyüsüne
kapılmış olurdum.
- Dua et ki erkek değilsin. Eee sonra ne olmuş o kıza?
Eyvah! Ne uyduracaktım şimdi? Böyle bir kız yoktu ki macerası olsun. Arkadaşımın meraklı
gözleri hikâyemi devam ettirmeye zorluyordu beni.
- Delikanlı sevdiği kızla evlenmiş. Gelin Cadısı da üzüntüsünden deli olmuş.
Ömrü boyunca bir gelinlikle sokaklarda dolaşmış. Fakat hiçbir zaman gölgeye
yanaşmıyormuş. En sıcak günlerde bile güneşin altındaymış. Gölgeden hep kaçıyormuş
anlayacağın.
- Allah Allah! Peki neden?
Gerçekten de neden? Bir insan gölgeden ve serinlikten kaçar mı hiç? Deli bile olsa
güneşten rahatsız olup gölgeye sığınmaz mı? Hadi bakalım. Ayıkla şimdi pirincin taşını.
- Haa, neden mi gölgeden kaçıyormuş?
- Evet, neden?
- Delikanlı, Gelin Cadısı’na onu hiçbir zaman sevmediğini bir ağacın gölgesinde
söylemiş de ondan.
- Ayy yazık gerçekten de çok kötü bir şey. Peki sonra ne olmuş Gelin Cadısı’na?
- Gelin Cadısı gölgeden kaça kaça Mecnun gibi yıllarca yaşamış. Bir gün sıcak
bir yaz gününde bir parça serinliğe hasret ölüp gitmiş. Ölüp gidince çilesi bitse bari. Bir
hayalet olmuş küçük çocuklara saldırıp onları korkutuyormuş. Ben de bir gün gördüm onu.
Çok korktum. Hemen gölgeye kaçtım. Güneşin altında biraz bekleyip gitti. Gitmese ne
yapardım bilmem.
Arkadaşım korkup ağlamaya başladı. İşin ilginç yanı kendi uydurduğum hayaletten kendim
de korktum. Neyse ki gölgede oturuyorduk. Gelin Cadısı gelse bile bize yanaşamazdı.
Artık korkudan ne gökyüzüne bakabiliyorduk ne de bulutları seyredebiliyorduk. Ağlaya
ağlaya Gelin Cadısı’nın hayaletiyle savaşıyorduk. Güneş de o gün bizim düşmanımızdı.
Sığındığımız gölgeyi gitgide küçültür müydü yoksa?
Gürültülü bir şekilde ağlamayı oldum bittim sevmemişimdir. Ağladığımda kimseyi rahatsız
etmek istemem doğrusu. Fakat Gelin Cadısı’ndan o kadar çok korkmuştum ki
arkadaşımdan daha gürültülü ağlıyordum. İyi ki feryat figan etmişiz. Sesimizi bir
komşumuz duymuş bizi sığındığımız gölgeden ve Gelin Cadısı’nın hayaletinden kurtarmıştı.
Arkadaşım adını ilk defa duyduğu bir hayaletten korkmakta haklıydı. Peki ya ben? Kendi
uydurduğum hayaletten korkmakla masum suçumun cezasını çekmiştim elbette. Tıpkı
hiçbir suçumun gizli kalmadığı, her defasında yakalanıp fazlasıyla gözyaşı döktüğüm gibi.
YORUMLAR
Güne yakışan bir yazıydı Hatice Hanım. Tebrik ediyorum sizi. Okumaktan büyük bir zevk aldım. Sanki o anları yaşamış gibi hissettim anlatımınızla. Tebrikler. Sevgi ve saygılarımla
hatice eğilmez kaya
yorum için teşekkürler
baki selam...
hatice eğilmez kaya
YORUMLARINIZA KISA KISA CEVAPLAR VERMEMİN
BAŞKA YAZILARLA FAZLACA İLGİLENEMEMEK DURUMUNDA OLMAMIN
NEDENİ FAZLACA İNTERNETTE OYALANAMAMDIR
BEN BİR EDEBİYAT ÖĞRETMENİYİM ENDİŞEM ODUR Kİ OKUL AÇILINCA
DAHA YOĞUN OLACAĞIM
FAKAT ŞUNU UNUTMAYIN Kİ SEVGİM, SELAMLARIM VE DUALARIM
EDEBİYAT DEFTERİ'NDEKİ TÜM DOSTLARIMLA BİRLİKTEDİR
BAKİ SELAM, DERUNİ İHTİRAM EFENDİM...
Güne düşen yazınızı kutluyorum..çocukluğuma döndürdünüz beni..
Sevgilerimle
hatice eğilmez kaya
çocukluğunuza yolculuk yapmanıza veisle olduğum için ne mutlu bana
sevgi, selam ve dualarımla kalınız...
hatice eğilmez kaya
YORUMLARINIZA KISA KISA CEVAPLAR VERMEMİN
BAŞKA YAZILARLA FAZLACA İLGİLENEMEMEK DURUMUNDA OLMAMIN
NEDENİ FAZLACA İNTERNETTE OYALANAMAMDIR
BEN BİR EDEBİYAT ÖĞRETMENİYİM ENDİŞEM ODUR Kİ OKUL AÇILINCA
DAHA YOĞUN OLACAĞIM
FAKAT ŞUNU UNUTMAYIN Kİ SEVGİM, SELAMLARIM VE DUALARIM
EDEBİYAT DEFTERİ'NDEKİ TÜM DOSTLARIMLA BİRLİKTEDİR
BAKİ SELAM, DERUNİ İHTİRAM EFENDİM...
Sevgili yazar, bir kız çocuğunun diline yabancı sözcükler inandırıcılığını azaltmış.
Çocuklarla bir aradayım işim gereği..çocukların dili sadedir.kullanılan bir çok sözcük 50 yaş üstünün dili:))
Yazının ana çatısına katıldığımı da belirtmeliyim.
Konu seçimi çok iyi.
Çocukların kaygılarını,çocuk dünyasına ilişkin hayal dünyası ...başarılı..
Üzerinde çalışılması ,sözcük sözcük gözden geçrilimesi gerekir.
Böylesine güzel bir konuyu yeniden çocuk diliyle yazmayı denemelisiniz.
Bütün çocuklar gibi bir şeklide duyduğunuz hayalet,cadı vb.gibi korkularınızla yüzleşmek istemişsiniz.Gözyaşlarınızı bedel ödemekle ilişkilendirmeniz ???
Bir düşüncemi daha dile getirmek istiyorum;bu tür yazıların sonuna sonuç bölümü okura bırakılmalı..
"ilk Gençlik Çağına Öyküler-Selim İleri "
iki cilt halinde.
Öykü diline ilişkin çok başarılı örnekler bir arada toplanmış. Okumadıysanız öneririm.
sonbaharımsın tarafından 8/17/2010 3:20:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
sonbaharımsın tarafından 8/17/2010 3:33:07 PM zamanında düzenlenmiştir.
hatice eğilmez kaya
her birne saygım sonsuz
çocukların dili ve benim dilimle ilgili yorumunuzu okuduktan sonra
öyküdeki diyaloglara baktım yabancı sözcük kullanmış mıyım? diye
yoktu...
öykümü ben çocuklara hitaben değil çocukluğunu özleyenlere hitaben yazdım
bunu da belirtmek isterim.
baki selam...
hatice eğilmez kaya
YORUMLARINIZA KISA KISA CEVAPLAR VERMEMİN
BAŞKA YAZILARLA FAZLACA İLGİLENEMEMEK DURUMUNDA OLMAMIN
NEDENİ FAZLACA İNTERNETTE OYALANAMAMDIR
BEN BİR EDEBİYAT ÖĞRETMENİYİM ENDİŞEM ODUR Kİ OKUL AÇILINCA
DAHA YOĞUN OLACAĞIM
FAKAT ŞUNU UNUTMAYIN Kİ SEVGİM, SELAMLARIM VE DUALARIM
EDEBİYAT DEFTERİ'NDEKİ TÜM DOSTLARIMLA BİRLİKTEDİR
BAKİ SELAM, DERUNİ İHTİRAM EFENDİM...
hatice eğilmez kaya
YORUMLARINIZA KISA KISA CEVAPLAR VERMEMİN
BAŞKA YAZILARLA FAZLACA İLGİLENEMEMEK DURUMUNDA OLMAMIN
NEDENİ FAZLACA İNTERNETTE OYALANAMAMDIR
BEN BİR EDEBİYAT ÖĞRETMENİYİM ENDİŞEM ODUR Kİ OKUL AÇILINCA
DAHA YOĞUN OLACAĞIM
FAKAT ŞUNU UNUTMAYIN Kİ SEVGİM, SELAMLARIM VE DUALARIM
EDEBİYAT DEFTERİ'NDEKİ TÜM DOSTLARIMLA BİRLİKTEDİR
BAKİ SELAM, DERUNİ İHTİRAM EFENDİM...
hatice eğilmez kaya
baki selam...
hatice eğilmez kaya
YORUMLARINIZA KISA KISA CEVAPLAR VERMEMİN
BAŞKA YAZILARLA FAZLACA İLGİLENEMEMEK DURUMUNDA OLMAMIN
NEDENİ FAZLACA İNTERNETTE OYALANAMAMDIR
BEN BİR EDEBİYAT ÖĞRETMENİYİM ENDİŞEM ODUR Kİ OKUL AÇILINCA
DAHA YOĞUN OLACAĞIM
FAKAT ŞUNU UNUTMAYIN Kİ SEVGİM, SELAMLARIM VE DUALARIM
EDEBİYAT DEFTERİ'NDEKİ TÜM DOSTLARIMLA BİRLİKTEDİR
BAKİ SELAM, DERUNİ İHTİRAM EFENDİM...
Hatice Hanım'ın diğer yazılarına da göz gezdirince, kurulun çok yerinde bir karar verdiğini bir kez daha gördüm. Bu kalem iyi bir kalem...Bu yazısından kat kat daha güzel yazıları da var, ama neredeyse hiç okunmamış.
Vakitsizlikten genelde belli yazarları okuyorum. Bu yüzden böyle pek çok başarılı arkadaşı gözardı etmiş oluyorum. İşte günün yazısı bu yüzden önemli. Güne farklı kişiler gelince anlıyoruz "ya bu sitede gerçekten yazan ya da gayret eden başka insanlar da var"
Hiç değmeyecek yazılara dost ayağına methiyeler dizmeyi bırakalım , biraz da, gerçekten ilgi bekleyen başarılı yazarlarımıza dikkat edelim. Hem fena mı, dost ağımıza başka arkadaşlar da eklenmiş olur...
Buradan , her çeşit yazarı takip edip, iyi yazıyı yakalama konusunda ve keşfettiği yazarı kolay kolay yanlız bırakmama konusunda, Engin Hocamı taktir ettiğimi söylemeden edemeyeceğim.
Hatice Hanım, sayfanızı daha fazla işgal etmeden, tekrar tebrik edip, çekiliyorum...KUTLUYORUM.
hatice eğilmez kaya
genelde fazlaca bulunamıyorum burada
sevgili Aynur Hanım uzun ve anlamlı yorumunuz gerçekten de benim için çok değerli oldu teşekkür ederim
selam ve sevgilerimle kalınız...
hatice eğilmez kaya
YORUMLARINIZA KISA KISA CEVAPLAR VERMEMİN
BAŞKA YAZILARLA FAZLACA İLGİLENEMEMEK DURUMUNDA OLMAMIN
NEDENİ FAZLACA İNTERNETTE OYALANAMAMDIR
BEN BİR EDEBİYAT ÖĞRETMENİYİM ENDİŞEM ODUR Kİ OKUL AÇILINCA
DAHA YOĞUN OLACAĞIM
FAKAT ŞUNU UNUTMAYIN Kİ SEVGİM, SELAMLARIM VE DUALARIM
EDEBİYAT DEFTERİ'NDEKİ TÜM DOSTLARIMLA BİRLİKTEDİR
BAKİ SELAM, DERUNİ İHTİRAM EFENDİM...
Yazı düzenlemesi son haliyle hiç iyi olmamış. Okuma cacibesi neredeyse hiç yok diyebilirim. Lütfen ilk haline getirebilir misiniz öyküyü? İlk hali yazının özüne çok daha uygun ve çok daha albeniliydi inanın..
hatice eğilmez kaya
neyse yine düzeltiriz
tabii ki orjinal hale dnmkete faydavar...
Aynur Engindeniz
Sevgiler.
deniz aral
değerli aynur hanım "tavsiye vernmeyle sitede onlarca yazı olması arasındaki bağlantıyı pek anlayanmadım açıkcası. "sitede çok yazısı olmak" doğru tespit için bir öncelik kriteri mi?
ayrıca arkadaşların ilk önerilerine ben de katılmıştım. sadece hatiice hanımın yaptığı son düzenlemeyi yeterince albenili bulmadım. hatice hanım da düzenleme konusunda eksiklerim var deyince ilk halini daha uygun bulduğumu söyledim.
hepinize saygılar...
hatice eğilmez kaya
YORUMLARINIZA KISA KISA CEVAPLAR VERMEMİN
BAŞKA YAZILARLA FAZLACA İLGİLENEMEMEK DURUMUNDA OLMAMIN
NEDENİ FAZLACA İNTERNETTE OYALANAMAMDIR
BEN BİR EDEBİYAT ÖĞRETMENİYİM ENDİŞEM ODUR Kİ OKUL AÇILINCA
DAHA YOĞUN OLACAĞIM
FAKAT ŞUNU UNUTMAYIN Kİ SEVGİM, SELAMLARIM VE DUALARIM
EDEBİYAT DEFTERİ'NDEKİ TÜM DOSTLARIMLA BİRLİKTEDİR
BAKİ SELAM, DERUNİ İHTİRAM EFENDİM...
Çok güzel bir çalışmaydı tebrik ederim. Sadece yazılar içiçeydi. Biraz aralanırsa daha rahat okunur.
hatice eğilmez kaya
BU KUNUYU ARAŞTIRMAM LAZIM...
YORUM İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM...
Bence çok başarılı...Hatice Hanım fırsat buldukça sizi okumak isterim. Anlatımın dili ve şeklini beğendim.
Yalnız, yazılarınızı biraz da göze hitap eder şekilde yazarsanız, çok daha güzel olacak. Arkadaşın da dediği gibi, pek sıkışık olmuş.
Tebrik ediyorum sizi.
hatice eğilmez kaya
satır aralıkları ile ilgili ikazınıza dakkat edeceğim
selamlar ve sevgilerle kalınız...
hatice eğilmez kaya
YORUMLARINIZA KISA KISA CEVAPLAR VERMEMİN
BAŞKA YAZILARLA FAZLACA İLGİLENEMEMEK DURUMUNDA OLMAMIN
NEDENİ FAZLACA İNTERNETTE OYALANAMAMDIR
BEN BİR EDEBİYAT ÖĞRETMENİYİM ENDİŞEM ODUR Kİ OKUL AÇILINCA
DAHA YOĞUN OLACAĞIM
FAKAT ŞUNU UNUTMAYIN Kİ SEVGİM, SELAMLARIM VE DUALARIM
EDEBİYAT DEFTERİ'NDEKİ TÜM DOSTLARIMLA BİRLİKTEDİR
BAKİ SELAM, DERUNİ İHTİRAM EFENDİM...
hatice eğilmez kaya
hatice eğilmez kaya
okunmak bir yazar için ne güzel bir şey anlatamam...
Çok güzel bir öykü. Anılar mükemmel bir şekilde hikaye edilmiş. Anlatının içine kendi çocukluğumla girebildim. Daha ne olsun tebrikler..
hatice eğilmez kaya
okunmak ne güzel bir şey...