İnternetin Götürdükleri

• 14 Ağustos 2010 Cumartesi 14:16:58

Bilgi ve iletişim çağının vazgeçilmez aracı haline gelen internet alemi, bize bazı kolaylıları ve hizmetleri getirirken çok şeyi de hayatımızdan alıp götürüyor. Faydalarını eminim ki benim gibi herkes de biliyor. Ben olaya olumsuz tarafından bakarak bazı hassasiyetlere dikkat çekmek düşüncesindeyim. Her şeyden önce zaman israfına yol açtığı tartışılmaz bir gerçektir. Bilgisayar başına oturduğumuzda çok kıymetli saatlerimizin su akıp gittiğini anlayamıyoruz bile. Bu durumun göz sağlığı başta olmak üzere vücudumuz üzerinde pek çok olumsuz etkileri olduğu muhakkaktır.İnternet alışkanlığı bir ölçüde de insanları düşünmekten, okumaktan alıkoymakta, hazır tüketici konumuna sokmaktadır. Bir bilgiyi irdelemeden, tahlil etmeden, kafamızda yorumlamadan basmakalıp olarak kopyalama alışkanlığı yaptığı için de bilgi kirlenmesi meydana gelmekte, bilgi anlamsızlaştırılmaktadır.İnsan ilişkileri üzerinde de bunun olumsuz tesirleri gözlemlenebilir. Kişiler sanal ortamda daha farklı bir kimliğe bürünmekte, davranışlarında, sözlerinde görmediği,elektrik almadığı insanlara karşı sorumsuz tutumlar içerisine girebilmektedir. Kişi gerçek hayatta kendisinden beklenmeyen -iyi veya kötü-bir rolü oynamak zorunda kalmaktadır. Yani kendi kişiliğini olduğu gibi yansıtamamakta ya da yansıtmamaktadır.yüz yüze konuşarak,ses tonu, vurguları,mimikleri ile duygu ve düşüncelerini daha net daha doğru ve daha inandırıcı anlatma şansını sanal ortamda bulamamakta,iletişim adına iletişimsizlikler,yanlış anlamalar ortaya sıkça çıkmaktadır.İnsanlar gerçek olmayan hayali canlılarla sözde bir diyalog içerisinde bulunduklarından çoğu zaman yanılmakta, hayal kırıklıklarına uğramaktadırlar.Ben hep kendi kendime sormuşumdur. Herhangi bir internet sayfasını çok zorunlu kalmadığım müddetçe baştan sona kaç kere okudum? Bazı tersi görüşler ileri sürülebilirse de hiç kendimizi kandırmayalım derim. Çünkü bu ortam insanın kitap okuması kadar verimli ve yararlı değildir.Sanal ortamın götürdükleri arasında dilimizin imla ve noktalama kuralları da olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. eliyle yazı yazarken son derece titiz davranan insanların ekran başında aynı hassasiyeti gösterdiğine inanmak da oldukça güçtür diye düşünüyorum.,Yazım ve noktalama konusunda kolayımıza geldiği için çok iyi bildiğimiz kuralları bile es geçmiyor muyuz?bilhassa şiir edebiyat sitelerinde yapılan anketler şiirlerin, yazıların layıkıyla okunmadığını,incelenip yorumlanmadığını göstermiyor mu?şiirlere yazılara yapılan yorumların yüzeysel olmaktan öteye gitmediğini,değerlendirme yapılırken son derece taraflı davranıldığını,siyasi görüşlerin veya benzer bazı tercihlerin ağır bastığını,dostluk ilişkilerine göre kriterlerin belirlendiğini ileri sürenlerin sayısı da sanırım az değildir.İnternetin kişilik, ahlak ve toplumsal değerler üzerinde yaptığı tahribatı da herhalde ayrı bir kefeye koymamız,üzerinde derince düşünmemiz gerekecektir.Bunları anlatırken günümüz teknolojisinin vazgeçilmez unsuru haline gelen interneti kaldıralım, kullanmayalım diyecek değilim. matbaanın kurulmasına karşı çıkılmasının tarihimizde doğurduğu sonuçlar ortada iken bunu ileri sürmek asla doğru bir tez olmayacaktır. ben sadece madalyonun diğer yüzünü de görmek, olumlu yanlarını bildiğimiz bu aracın götürdükleri ve götürecekleri karşısında alınacak önlemleri tartışmaktan ve kafamızda çözümler üretmekten yanayım. şu su götürmez bir gerçektir ki her teknolojik ürün girdiği yere kendi kültürünü-ya da kültürsüzlüğünü- götürmekte, toplumsal tahribata yol açmaktadır. artık toplumlar, milletler yeni bir ürünü satın alırken ve kullanırken doğurabileceği olumsuzluklarla da mücadeleye hazırlıklı olmak zorunda değil midir? Tıpkı sanayileşmenin getirdiği hava kirliliği, doğal dengenin bozulması, doğal kaynakların tükenmesi karşısında önlem alma çabaları gibi bu konuda da bazı önlemler alınması gerekmez mi? internet kafelere doluşan ve gününün nerdeyse tamamını bilgisayar ekranı karşısında sorumsuzca geçiren gençliğimizi, çocuklarımızı korumak ve kollamak hem devletin hem de sorumluluk taşıyan bizlerin görevi değil midir?

Özcan AKBAŞ