Merak Ediyorum Seni
İftara aşağı yukarı iki saat var. Orucun bütün mahmurluğu evimizin üzerine çökmüş... İnanır mısın; evde herkes uyuyor.Kimsede hal kalmamış.. Böyle olmazdı aslında bizim Ramazanlar.. Sıcak vurdu insanlara sanırım.
Evin sessizliğinde oturuyorum.. Müthiş sessizlik ve açlık ve susuzluk kokuyor ev. Ve Ramazan.. Çok güzel Ramazan.. Günün bu saatinde biraz ağır olsa da çok güzel! Ya senin Ramazan’ın.. Nasıl geçiyor acaba? Şuanda, tam şuanda nerdesin ve ne yapıyorsun diye merak ediyorum.. Hangi caddesindesin Medine’nin? Hangi yolu üzerinde? Ve tam şuanda ne haldesin? Ne düşünüyorsun merak ediyorum.. Oruç seni sever ve sen de orucu.. Böyle demiştin ya..Bir kez daha tebessüm ediyorum.
Beni kaç kere düşünüyorsun günde? İşte bunu da merak ediyorum. Kızma merak işte bu.. adı üstünde merak.. engel olamıyor ki insan.. Sana karşı bişeyler hissetmekten korkuyorum dediğin korkuyorum yazdığın günü hatırlıyorum bir kez daha.. Sana karşı bişeyler hissettiğimden emin olursam seninle konuşmam daha bunu, başka yaptırımlarda bulunacağım. Bana değer veriyorsun, teşekkür ederim sana...
Kafa karışıklıklarım ve dibe vurmuşluklarımla oturuyorum işte bu sessizlikte. Ne yapmam gerektiğini biliyor ama yapamıyorum. "Bir işten yorulunca başka bir işe koş!" İşte o başka işlerim hep sırada ve beni bekliyor. Elimi atmadan hiç bir işe, böyle oturuyorum işte. Kimi zaman elimi de atıyorum merak etme; ama sadece elimde kalıyor o iş.. Bu sefer elimde tutarak oturuyorum böyle booş boş! Ve hep düşünüyorum hep... Kimi düşündüğümü sen biliyorsun zaten. Tamam kızma..
Önce umutsuzluğa kapılıyorum bu halimden dolayı.. Hani müslüman her daim uyanık olacaktı.. Hani tek bir saniyemizi bile boş geçirmeyecektik.. Niye böyle oldum ben? Üzülüyorum. Sonra da senin ’la tahzen’ deyişin geliyor aklıma.. Ve gönderdiğin kitaplardan birinin adı, orjinal arapça ismiyle ’la tahzen’: Üzülme! ’Biliyorum kafan karışık ama sen yine de üzülme!’ diyorsun.
Sonra bugün okuduğum ayet tefsirleri geliyor aklıma: Allah günahsız müslüman istemiyor; günahından sonra hemen pişman olan müslüman istiyor. Ve boşluğa düşmeyen müslüman da istemiyor. Boşlukta bile Allahın kendisini gördüğünü bilen ve bir gün O’na olan güveniyle herşeyin düzeleceğine inanan...
Himm ne diyorduk? Yine kaptırdım kendimi görüyor musun? Sen olsaydın seninle kaptırırdık.. Günde kaç kere geliyorum acaba aklına?
Sen benim her daim aklımdasın...
Acaba ne yapıyorsun şimdi? İftara ne yiyeceksin ve daha önemlisi nerede yiyeceksin? Şimdi güzel bir yemek yapıp senin kapına gelmek isterdim; ama biliyorsun ki beceremiyorum böyle şeyleri.. Hazır değilim biliyorsun. Ya da biliyor musun?