Cezasız kalan Suçlar
Hırsızlık herkesin bildiği gibi yüz kızartıcı bir suçtur ve bütün ülkelerin yasalarında cezası vardır. Yine hiçbir din, inanç ve hiçbir felsefi doktrin yoktur ki hırsızlığı suç saymamış olsun.Gasp, kap-kaç, yankesicilik, dolandırıcılık? Nasıl olsa bunların hepsi tanımlanmış ve ceza kanununda yeri belirlenmiş suçlar. O yüzden ben size adı konmamış, cezası belirlenmemiş bir hırsızlık türünden bahsedeceğim.Peki ya umutlarımızı çalanlara, hayallerimizi yıkanlara, bizi kendine inandırıp sırtımızdan hançerleyenlere hangi mahkeme ceza verecek? Bu adı konmamış suçlular hangi kanun maddesine göre yargılanacak? Bu kalpazanları kime ve nasıl şikâyet edeceğiz?Bu suçlular değişik kimliklerde, değişik kılıklarda olabilirse de nitelik olarak aynıdırlar. Bazen bir siyasetçi olarak karşımıza çıkar; bize, bugüne kadar olduğu gibi kendisinin bile inanmadığı bol keseden vaatlerde bulunur. ?Ne kadar kandırabilirsem o kadar kardır? diye düşünürler. Bazen de bir alışverişte kandırır, çarparlar bizi. Kimi boş lakırdılarla zamanımızı çalar. Kimi emeğimizi, kimi alın terimizi?
Fakat hala asıl konuya gelmedik, çünkü bu daha can alıcı, daha içten vurucu, tanımsız bir hırsızlık türü. Üstelik yasalarda hiç de cezası olmayan bir türdür bu. Bu hırsızlar elini kolunu sallayarak, senden benden daha masumca, suret-i haktan görünerek aramızda dolaşırlar daima.Duygularımızı sömürürler, hayallerimizi yıkarlar, dünyamızı karartırlar. Kendilerini sevenleri, kendilerine güvenenleri acımasızca inletir, içlerinde onulmaz yaralar açarlar. Sizin hayatınızı kendi çiftliği olarak görme küstahlığını gösterirler. Siz onun için deneme yanılma tahtası, konu mankenisinizdir.? İnanmasaydın, sevmeseydin, beni rahat bırak, sen yoluna ben yoluma? deyip kolayca işin içinden çıkarlar.?-hâkim bey ben bu şahsa inanmıştım, güvenmiştim beni kandırdı? ya da ?ben onu canım gibi sevmiştim, beni yüz üstü bıraktı.? Deseniz eminim ki herkes size güler, hatta akıl hastası sanıp tımarhaneye bile tıkarlar. Yalan mı hepimiz hayatımızda bu tür hırsızlardan çekmedik mi? Çalınan bir eşyamızı çoktan unutup kırılan umutlarımızı gözyaşlarımızla gönlümüzün duvarına yazmadık mı? Bazen günlerce uyuyamayıp içimizdeki yaranın sızısını çekmedik mi?
Peki, kim verecek bu suçluların cezasını? Para, eşya çalan hırsızlar damgayı yemiştir bir şekilde. Ya hapse girmiştir ya çevresinden soyutlanmıştır. Fakat insanlık olarak bu hırsızlara sağlıklı bir teşhis konulamadı henüz.Her suçun bir karşılığı varsa-ki vardır-bu gönül hırsızlarının bu duygu simsarlarının da yargılanacağı adaletli bir mahkeme vardır elbette.Çünkü hiçbir suç cezasız kalmamalı ve eminim ki kalmayacak da! Şimdilik yapabileceğim bir şey olmadığı için ben o mahkemeyi bekliyorum sabırsızlıkla. Ya siz?
Özcan AKBAŞ-BURSA/2008
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.