- 730 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DEV ADAM-2
Karanlığa karıştı o.Benimse dizlerim yerdeydi.Birden çökmüştüm.Başım dönüyordu.Ellerim titriyordu.Yavaşça doğruldum.İki gündür doğru dürüst bişey yememiştim belki ondna dönüyordu başım bu kadar.Belki de onun büyüsünden gene...Ayaklarım beni nasıl götürdü ondan sonra.Pansiyonu nasıl buldum bilmiyorum.Fakat onun şehrinde, geçmek bilmeyen o ilk geceyi unutmam mümkün olmayacaktı.
Karnımı doyurdum.Ağrı kesici attım bir tane.Uzun süre bardak elimde kaldı.Bardağı okşadım durdum,geçmiş hayalleriyle...Fotoğraflar yanıp sönüyordu beynimde.Pencereyi açtım.Sokağı seyrettim bir müdddet.Onunla olma ihtimalim vardı bir gün bu şehirde.Onunla bir ömür sürdürme ihtimalim...Fakat kaygılar üstüne nasıl kurulabilirdi böylesine bir mutluluk.Ben,inandırmayı başarmıştım.O aşktı bana ve bu yüzden vuslat olmamalıydı.İmkansızdı üstelik.Bu yüzden aşktı zaten.Sorular,cevaplar...Bir türlü rahat vermiyordum kendime.Bitmiyordu kendimi sorgulayış.
Hayatından endişe ettirmişti.Onu unttuğumu söyledğimde, her sözüyle gidişata müdahele etmek istemişti.İntiharvari sözler konuşuyordu.Aciz görünüyordu yaşamaya...Vicdanımı bıçaklayıp duruyordu sözleriyle.
Hayır ,diyordum şiirlerindeki kadar mutsuz olamaz.Şiir duygularının en mübalağa halidir.
Hayır diyordum,beni ölürcesine sevemez,kadare isyan edemez,etmemeli...
Hem gülüyorlardı ya işte arkadaşlarıyla dün akşam.İyiydi işte.Dönseydim ya evime.Neden göründüğü gibi olmadığını düşünüyordum onun.Neden depderin bir adam oluvermişti o benim gözümde.
"Kuyu gibisin"demiştim bir keresinde."Öyleyse sen de içimi dolduran su olmalısın.Çünkü su gibisin.Bir erkek bir kadına kolay koaly su gibisin demez.Bak,ben diyorum.Çünkü dupdurusun,güzelsin ve masumsun"
İnsan beyni ne kadar da acımasız oluyordu bazen.Ne bir sözcüğü atlıyor,ne bir kareyi renksiz bırakıyor.Of Allahım Off!
Odada ayak basmadığım köşe sanırım kalmamıştı.Dışardan bir ses duydum.Biri adımı çağırıyordu.Bardak düştü.Kırıldı.
pencereye koştum.Bu şehirde yüzlerce Ayşe vardı.Bir adam çağırıyordu,neyiydi o Ayşe,anlamadım.Kapattım pencereyi.Büsbütün rüzgar dolmuştu odaya.Üşüyordum.Gece saat üç olmuştu,yarına dair plansızdım.Büzüşüp kaldım yatağın sütünde.
Sabaha karşı kaskatı uyandım.Kuş sesleri duyuluyordu.Korna sesleri,arabalar,insanlar...
-Ben bu pencereyi kapatmamış mıydım?
Pencere tam kapanmamıştı dün sanırım.
Üstümü değiştirdim.Lobide aldım soluğu.Saat sabahın yedi buçuğu.
Uyanmış mıydı acaba? Mustafa...
Vardım sokağına.İçimde gene aynı kıpırtı,hafifiten mide krampları...Düşünüyordum da unuttum dediğim zamanalrı.Nasıl unutmuşum ki ben onu,bu kadar müthiş depreşti o içimde.
Bir simitçi geçiyordu.Aldım bir tane.Onunla da yerdik böyle.Bir taneyi bitiremzdim de o devam ederdi ısırdığım yerden.
Yarısına gelmiştim simidin,ağacın gölgesine,yere öylece oturuvermiştim.Onu gördüm birden,kapdan çıakrken.Çabuk yakalamıştım bu kez.
Başladı takip.Sakindi,ağır yürüyordu dev adam,Elinde hacimli bir kitap vardı,çok geçmedi sokaklarındaki caminin çay bahçesine oturdu.Ona sırtımı döndüm,bir masaya oturdum ben de.Çaycıyla muhabbet ediyorlardı.Hafifçe yönelip bakıyordum.Kitabını açtı,okumaya başladı,bir sigara yaktı sonra,çayı geldi.Gülümsedi çaycı,sırtını sıvazladı,gitti.Bir sigara daha yaktı.Bir sigara daha.Diyebilrdim ki artık sigaralarını sayıyordum.Kalbimde tıkırtılar durmak bilmiyordu,bazen yüzüne tüm ayrıntılarıyla bakıyordum sonra eğiyordum hemen başımı,endişeyle.
Gazete aldım geldim,köşedeki büfeden sonra.Şimdi daha rahattım.Fakat kitaba gömülmüştü iyice,yüzünü göremiyordum.Sakinleştim epey,normalleştim.İyiydi işte o,iyi.Başladım gene onu kötülemeye içimde.
"O da herkes gibi işte,unuttu gitti.Yalancı bir de üstelik.ne kadar da acındırıyordu kendini...Hiç gelmemeliydim buraya.Ne diye zaman kaybediyorum ki onla.O da bir insan işte. O da yaradılmışlardan bir erkek.İnmeli artık bu aşk perdesi.Dünyada bir o kalmış gibi hep onu düşünüp durmayı bırakmalıyım.Unuttum,mutluyum derken ya o mutsuzsa onu mahvettim azaplarıyla artık kendime eziyet etmemeliyim..."
Kalkacaktım ama oturuyordum hala.Genç bir adam geldi yanına.Sohbet etmeye başladılar.Biraz daha durmak istedim.
-Akşam geliyor musun Akasya’ya?
-Şu kitabı bitirecektim ya
-Ya bırak şimdi kitabı,bekliyoruz mutlaka.
Akasya türkü bar gibi bir şey olmalıydı,Bahsetmişti sanki.Bir dE orda görmeliydim.Ama yarın kesin kararımdı,gidecektim artık buralardan.Yıpranmıştım,yorulmuştum boşu boşuna.Artık acı çekemsi de mutlu olması da beni ilgilendirmemeliydi.Kapanan bir sayfayı ne diye açmaya çalışıyordum ki...
Duramadım daha fazla o arafta.Onsuz ben ve sadece ben arasında...Pansiyona gittim.Telefonu açtım.Bir sürü arayan soran.Bakmadım bile hepsine.Telefon çaldı.Alperdi bu.
-Merhaba.yahu nerelerdesin sen?Öldüm meraktan.Eceden öğrendim,insan bi vedalaşmaz mı,gidiyorum demez mi yaa.
-Aniden oldu,kusura bakma.
Hiç sırası değildi,Uf Ece.Söyleme demiştim bir de üstelik.
-Eee nasılsın,iyi misin? ne zaman dönüyorsun?
-İyiyim,yarın dönüyorum inşallah.
-Ben de iyiyim sağol.Neyin var senin?Bir sorun yok değil mi?Niye gittins ne oraya sahi?
-Başım ağrıyor biraz,anlatırım sonra.
-O zaman kapatayım ben,dinlen sen.
-Sağol,görüşürüz sonra.
-Görüşürüz.
Sesi düşmüştü birden,fazla soğuk konuştum sanırım.Halbuki muhabbetimiz hep iyiydi onunla.Beni hep rahatlatırdı fakat bugün onunla bile konuşmak istemiyordum.
Ne yapacaktım şimdi? Onu takip etmeyi bırakmıştım en azından akşama dek.Biraz da onu düşünmedne gezmek istedim şehrin sokaklarında.Sokağa attım kendimi.Boş boş dolandım.Deniz kenarında yürüdüm bir müddet.Deniz sakinleştiriyodu insanı.Oturdum kıyıya,ayaklarımı salladım biraz.Birşeyler yedim,insanları izledim.Vakit öldürdüm.Akşam olmuştu nihayet.Pansiyona döndüm.Elbise giydim,saçlarımı saldım,çıktım oradan.Sora sora bulduk o muhitteki Akasya türkü barını.Bekledim bekledim.bir iki saat geçti.Çok erken gelmiştİm.Genç,esmer bir adam geldi yanıma."Birini mi bekliyorsun?"diye sordu,sertçe evet dedim,Kötü niyetli olmadığını anlatmya çalıştı falan,onu duymuyordum,sesi kaybolmuştu sanki.Gözüm girişte,içeri O giriyordu.Kafamı çevirdim.
-Adın ne?
-Fırat.Sizin?
aa siz haa,hıhh,umurumda bile değilsina slında demek geliyor da içimden.Sırıttım:
-Selin
-Ne içmek istersiniz?
niiizzzzz
Bardağım boşalmış demek.Oturdular.yanında gündüzki çocuk.Biri daha vardı.Üçlü olmuşlardı gene ama bu o ilk görüdğü akşamki üçlü değildi.
-Size diyorum,bir şeyler içmek ister misiniz?Müzikten duymadınız sanırım
-Aa evet,yoo hayır
Aslında duydum ama duymadım onu.
-Nerelisiniz?
-Sana ne.
Şok olmuş gibiydi esmer çocuk.Şöyle bir baktım.iyi biri gibiydi.
-Kaç yaşındasın?
-21
Gülümsedim.Bayanalrın yaşı sorulmaz geyiğiyle sordu yaşımı.
-24
Niye bir hafife alma ve rahatlama vardı içimde?
Gerekli gereksiz konuştuk böylece.Güzel türküler söylüyordu kadın,acıklı acıklı hem de...Ağlamaya başladım.Saf:
Portakal suyu içmiştim oysa sadece sarhoş falan değildim.
-Çok içtiniz galiba?
Kahkahayı bastım.
-İçki mi?
Sustum birden,ya sesim duyulduysa...Kadın türkü söylüyordu,duyulmamıştır diye düşündüm.
Esmer genç yani Fırat teselli cümlelerine geçmişti.Derdimi öğrenemeye çalışıyordu.İşte bunaldığım nokta.Çıktım lavaboya gittim,elimi yüzümü yıkadım,çantamda kağıt mendil ararken,bir kolye buldum.Bu o kolye.Onun aldığı kolye.Ne zaman koymuştum buraya.İçeri gittim,ordaydı Fuat hala.Mustafaların masası kalabalık olmuştu.İki kız gelmiş yanlarına .Biri Mustafa’nın yanına oturmuştu.Üzerimden buz döküyorlardı sanki de içimde lavlar eriyordu.Tarifsiz bir merak içindeydim.O kız kimdi?
inceledim uzaktan uzağa.Sevimli ve çok güzle bir kızdı.Sarı uzun saçalrı vardı.Boyu d uzundu.Kot pantolonun üstüne omzunun biri açıkta kalan şifon bir bluz giymişti.Halkalı kpeleri,sade makyajı,ışıl ışıl bir gülüşü...Bu kız niye sveilmeyecekti ki.Mustafanın elleri beline dolandı kızın.Kulağına birşeyler fısıldadı.Kız gülüyordu.İyice dikkat kesilmiştim.Deminki skainlik durgunluk yoktu artık.Bir çift gibiydiler.Ötekilerini görmüyordum.Hatta bütün o mekanı bile.Fırat da gitmişti.Sıkılmıştı o da.
Elimde kolyeyi gezdirdim durdum,parmakalrımın arasında dolaştı durdu kolye.Gözleirm kumpasa almıştı ikisini.Hiç bişey düşünmeden izliyordum.İstediğim olmuştu işte,beklediğim olmuştu.Artık huzurla yoluma devam edebilirdim ya ne bekliyordum ki.Mutlu olmalıyım şimdi ama niye değilim?
Niye şimdi mutlu değilim.
Dışarı çıktılar,sadece ikisi.Diğerleriyle vedalaştılar.Artık gitmeliydim ben de.Katlanamaıyordum niyeyse.
Önden gidiyorlardı,dıaşrı çıktılar sokağın köşesine doğru elele yürüyorlardı.
Ben yönümü şaşırmıştım ilk başta,ona çok yaklaştığımı farkettim.
İçim buz gibi oldu onu görünce bu kez.
Sırtımı döndüm
Kolye düştü.Kaldırımlar yürüyordu,Işıklar yürüyordu.Ben duruyordum sanki.Sonra hzılı hızlı yürüdüm.Arkamda sanki beni takip eden ayak sesleri vardı,merak edip bakmadan ilerlerdi.İçimde bir sancı vardı.Artık hesap kapanmıştı.
Gerçekten kapanmış mıydı?