- 2119 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BİR GÜZEL SEVGİ
Çiçekleri ne toprak, ne su, ne hava ancak bahçıvanın sevgisi yetiştirir. Çocukları anne-babaları, öğrencileri de öğretmenleri yetiştirir. Yetimi, öksüzü ve kimsesizi bağrına basacak, sıcacık kucağına alarak, hasretle beklediği gerçek sevgiyi tattıracak yiğitlere çok ama çok ihtiyaç var. Bahçıvanların gülistandan topladığı çiçeklerin yüzlercesini hatta binlercesini öğretmenler topluyor. Hiç kimse öğretmenler kadar verimli olamaz ve ürün alamaz. Çünkü öğretmenler yaratılmışların en şereflisi ve en üstünü olan insanı yetiştiriyor. Dünya güzeli nadide gülleri, menekşeleri, çiğdemleri, gelincikleri, laleleri, sümbülleri, kardelenleri, zambakları yetiştiriyor. Öğretmenin derdiklerini kimse deremez ve toplayamaz. Bir eğitimcinin tesiri, samimiyeti ve şefkati kadar büyük olur. Samimiyeti fedakârlıklarında görünür.
Öğretmen, göklerin kurşun rengine boyandığı soğuk bir rüzgâr gibi tehditlerin savrulduğu anlarda bile ümidini kaybetmez. Islak haberlerle yürekleri üşüyen insanlara kucağını açar. Soğukta, tipide, yağmurda, karda, fırtınada kalan çiçekse; işte o zaman öğretmenin yüreği parçalanır, can evinden vurulur. Hemen çiçeğine koşar elinden tutar, bağrına sıkıca basar.
Öğretmenin yüreği bir pamuk denizi kadar beyaz bulutlarla kaplı, yükünü boşaltmamış yağmur bulutları kadar içi doludur. Havaya, denize, toprağa düşen cemre gibi çiçeklerinin gönüllerine düşer. Diriliş sıcaklığı her yeri kaplar, yayılır ve dağılır. Asâlet ve zarâfetle açan pembe benekli orkideler, gülüşüyle gönlümüzü ısıtan hercaî menekşeler, kadife gibi yumuşacık kumaşıyla al yazmalı güller, zambaklar, begonya ve leylaklar yetiştiren o kutsal eller ne kadar öpülse azdır.
Öğretmenin sınıfında öğrenciler bülbül gibi, kanaryalar gibi bestelerini şakıyacak, narçiçekleri gibi meyveye duracak, mis gibi kekik kokuları her yeri saracak, öğretmen de zevkle bu güzellikleri seyrederek mutlu olacak. Tatmayan bilmez derler. Gerçekten de öyle. Çiçekleri koklayıp, bülbülleri dinlemenin zevkini ancak yaşayanlar bilir. Bu zevki tadanların ve çiçeklerine tattıranların ellerini hürmetle, muhabbetle öpüyorum.
Bu sevda öyle bir sevda ki, buna gönül verenlerden daha büyük gönüllü kim olabilir? Bu davaya gönül vermiş kahramanlardan daha büyük kahramanların sayısı her halde çok azdır. Dünyanın en büyük cihangirleri kalplerin fatihleri değil midir?
Çiçeğe sevdalanmak, çiçeklerle bir olmak, çiçekle yatıp çiçekle kalkmak. Gece rüyalarında çiçekleriyle olmak. Renklerin sesiyle konuşan kadife gönüllü çiçekleri öpüp koklamak, bağrına basmak, gözlerinin içine bakıp gözlerinde kaybolmak, gittiğin yere beni de götür diyebilmek.
Gönül yamaçlarımızda sevdiklerimiz için özenle yetiştirdiğimiz güllerimizin, gecenin gül yüzlü vaktinde el açıp boyun bükerek bizim için dua etmesi ne güzel ne hoş olur değil mi? Bizim de onlara sunacağımız güzel sözlerimiz olmalı değil mi?
Aşk bahçelerinden devşirilen çiçekler ve özlemlerimiz sevdiklerimiz için değil mi? Cananımız için, gecenin en mahrem saatlerinde beyaz sayfalara dökülen sözlerimiz ve kalbimizin küt küt atan sesi, bir kuşun pır pır atan yüreği, yerinden çıkarcasına atan kalp sesleri… Sayfalara nakış nakış yazılan sözler ve hayaller… Aşk yangını taşıyan yüreklere esen tatlı meltemler… Seherde yürek yakarak esen yeller…
Sevdiğimize içimizdeki yangınla, yüreğimizde akan çağlayanlar ve hiç dinmeyen göz yaşlarımızla, hasret kokulu rüzgârlarla ona ulaşmayı arzulamamız. Hasret ve özlemle ufuklara sığmayan bakışlar, derin ve mehtaplı bir gece gibi bizi başka bir âleme götürüyor. Gözler nemleniyor, baharda biriken şebnemler gibi göz yaşlarımız yanaklardan süzülerek dökülmeye başlıyor.
YORUMLAR
Aşk bahçelerinden devşirilen çiçekler ve özlemlerimiz sevdiklerimiz için değil mi? Cananımız için, gecenin en mahrem saatlerinde beyaz sayfalara dökülen sözlerimiz ve kalbimizin küt küt atan sesi, bir kuşun pır pır atan yüreği, yerinden çıkarcasına atan kalp sesle
Yüreğiniz her daim hak ateşi yanmayı dileği ile yürekten tebrikler