- 882 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SAHİPSİZ MEKTUPLAR-1
En sevdiğime…
Bugün çok soğuk biliyor musun? Çok üşüyorum. İliklerime işleyen bir soğuk var. Her şeyi geçirdim üstüme, bulabildiğim her ne varsa. Nasıl bir soğuk bu, anlamıyorum. Ağustosun ortasında nasıl üşüyebilir bir insan? Bir yaz günü nasıl bu kadar titretebilir? Yerde kar görsem şaşırmayacak durumdayım. Ama korkma aklım yerinde. Farkındayım karın, sokakları kaplayamayacağının şuan. Ama yaz diye değil, benim yüzümden. Tenim buz gibi aslında ama bıraktığım ayak izimde, eritiyorum ne varsa bastığım yerde.
Çok üşüyorum biliyor musun? Peki, sen üşümüyor musun? Bugün de bekledim gelir de sarılırsın bana diye. Bekledim seni her saat başında hem de. Fark ettim ki seni beklerken tek bir saniyem bile koca bir saat özentisinde. Ne kadar tuhaf zamanla uğraşmak. Düşmanınmış gibi her an yakasına yapışmak… Hatırlıyor musun, bana gelişinin haftaları aldığını? O zaman haftalar çocuk gibiydi tabi. Kendi süresi çok fazla gelip saniyelerin o kısacık ömrüne göz dikerdi. Ne kadar da uğraşmıştık onu döndürmek için kendi zamanına. Şimdi diyorum da, keşke yapmasaymışız, engel olmasaymışız ona. Eğer bıraksaydık onu kendi haline, özgürlüğünü verseydik eline belki gidişin sığmazdı akrebin tek bir hareketine. Anlıyorum şimdi bize olanları. Bu, zamanın intikamıydı.
Ne istiyorum bugün biliyor musun? Ne olursan ol gel bana istiyorum. Gidişinden kötü olamazsın ya. O güzel yüzüne bakmak, sırtının kayboluşunu izlemekten daha beter olamaz ya. Gözlerimi kamaştır istiyorum. Güneşin bile bunu kıskanmasını istiyorum. Gelsen yanıma ne olur sanki? Ne kaybederiz ki daha fazla? Günün, saatin önemi yok artık. Dönmese de olur saatler kadranında. Hatta dursun zaman, sen tut ellerimi. Kaybolalım yine zamanın akışında. Ama olmaz değil mi? Kaybettin sen rotanı. Geri dönemezsin değil mi? Dikenler, çalılar bürümüş bir zamanlar geçtiğin yolları. Uzun zaman olmuş arkanda bırakalı, silinmiş izlerin ya da kaybolmuş büyüyen doğada. Bir de tabi engeller var gelmemene. Gurur değil seninki, bencillik. Sana bir türlü yakışmayan o illet. Tabi, yanındaki de vardı değil mi? Aldatılış mıydı benimki ya da neydi bilmiyorum. Helal olsun hiç çaktırmadın hainliğini. Ufacık bir ayrılığın üzerine yıktın, bu kaçınılmaz sandığım terk edişi. Tebrik etmeyi unutmuştum seni. Ne güzel de oynadın rollerini, hiç hataya mahal vermeden. Kutlarım bulaştırdın üzerime uzun süreli şerefsizliğini. Ama olsun. Bilirsin sen, ne kadar yüzsüz bir yüreğim var benim. Hadi bırak dişili aldatışını gel bana.
Sence bu yazdıklarım o bir türlü bitmeyen sevgimden mi, sana olan tuhaf özlemimden mi ya da sana muhtaç olduğumdan mı? Aslında tüm cümlelerim belli ediyor kendini. Tabi anlayana… Bastırılmış öfkem midir dersin bunlar? Yoksa zor tuttuğum nefretim mi, üzerine kusmaya çalışan?
Her şey açıktır aslında görmeyi bilene.
Amaç, bir ders vermektir gitmeyi huy edinene.
En sevdiğim, sığdıramadım seni hiçbir dizeye
Aslında bu mektup az bile nefretimi dindirmeye.
Özlemim yalan değil, seni çok özledim hem de
Ama hak ver yenik düşüyorum aldatılan öfkeme…
12 Ağu. 10
YORUMLAR
Ne kadar tuhaf zamanla uğraşmak. Düşmanınmış gibi her an yakasına yapışmak…
Hatta dursun zaman, sen tut ellerimi
----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Aşkla nefreti ayırmak çok zordur...birbirine zıt olsalarda ...
çok güzel duygular...hele belirttiğim yerler aklımın kenarına tutunda...
Her zaman sevgimdesin.. çok kutladım....
pitircik_yy
pitircik_yy
pitircik_yy
Sevgilerimle...