Huzurun abidesine son davet
HUZURUN ABiDESİNE SON DAVET
İnsan, sevmeli: kendisini, yaşadığı şehri…
Güneşin batımıyla başlayan, karanlığın saltanatı huzur vermeli ona. Acelecide olsalar insanlar akşamüstlerinde,farkında olmalılar hızla gecen zamandan. Akşamla birlikte, karanlığın saltanatı başlıyor… Bunun farkında olmalılar ve bunu yaşamalılar.
Güneşli gün yordu sizi! Yaktı! …
Hep bu anı beklemediniz mi? Akşam olsa da kendimi arasam; kendimi bulup, kendimle konuşsam… İşte, karanlığın saltanatı başlıyor. Aydınlık günden geriye kalan, yaşanmış bir günün hesapları.
Huzuru arıyorum kendimde, yaşadığım şehirde. Yaşadığım şehirde; nice insanlarda ve var olanlarda.Gecenin saltanatında bulmak bunları.
Çoğu zaman olduğu gibi, sakin adımlarla geçiyorum köşe başlarını. Kaygısızca, sahiplenerek, her zaman yaşadığım; ama tarif edemediğim bir duyguyla.
Sol elim yine cebimde. Sağ elim dengeliyor bedenimi, benimle sahip çıkıyor bana. Karanlığın saltanatı bana yaradı. Güne ait yaşadığım ne varsa, şimdilik çöpe attım. Bir film yönetmeni edasıyla başa sardırıyorum yaşananları. Tekrar izleyeceğim güneşli günümü, karanlığın saltanat sürdüğü ülkede…
İlk adımla birlikte makara hareket ediyor. Beynimde kavgalar başladı. Bir yandan ayak sesimi duyuyorum, çoğu zamanda gündüz yaşadıklarımla kavgamı. Makara sakin sakin dönmeye devam ediyor, bense; yürümeye. Sol elim cebimde, ay ışığı tepemde. Makara sarmaya devam ediyor, güneşli gün kendi isteğimle tekrar yaşanıyor. Ne güzel.
Huzurun abidesi olarak görmeli insanlar beni. Balkonlarından bakan yılgın gözler, hayran kalmalı. Eli cebinde, tüm kederlerini gecenin efendisine teslim etmiş, bir adam…
Yoldan bir otobüs geçerken, eli cebinde adamı görünce, yorgun yüreklerine su serpilmeli. Aaa bu şehirde huzurlu insanlar varmış demeli.
Elim cebimde yürümeye devam ediyorum. Makara dönmeyi sürdürüyor. Bu seyahatten ise ben çok mutluyum. Kaldırım taşları neşeli, onları seven bir insan onlarla muhatap. Yürüyorum. Döndüğüm köşeler ardımdan üzülüyor, ‘çok gecikme, yine gel’ diyor… Döneceğim köşe başları heyecanlı, bekleyiş zirvede. Ay ışığı, adım adım takip ediyor. Ne zaman baksam tepemde, o da beni çok seviyor uzaktan uzaktan gülümsüyor…
Uzaklardan su birikintilerinden, park alanlarından davet var. Çekirgeler, böcekler buraya da gel diyor. Huzur abidesini merak ediyorlar, özlüyorlar… Gece kuşları hiç olmadığı kadar neşeli kanat çırpıyor. Onlarda seviyor hayatı, hayatta yaşamayı, mücadeleyi, ne şekilde olursa olsun zamanı değerlendirmeyi…
Makara sarmaya devam ettikçe; daha bir bağlanıyorum hayata. Daha bir önemli oluyor döndüğüm köşeler, kaldırımlar daha neşeli, uzaklardan davetleri sayısı daha da artıyor. Kendimi ve yaptıklarımı tartınca daha temiz oluyor çiğerlerime doldurduğum hava.
Gecenin saltanatı, tahtını gündüzün hükümranlığına bırakmaya hazırlanırken; makara son turunu atıyor. Beynimdeki hesaplaşmalar yerini, yeni günün planlarına ve vaatlerine bırakıyor.
Gecenin efendisinden son, gür bir buyruk:
-Sakın güneşe kanma!
Huzurun abidesi memnundur artık. Yakıştırılan sıfatına kavuştu! Huzurlu! Çünkü: güneşli günlerin filmi baştan izlendi. Yeni film için hazırlıktı bu. Gecenin saltanatında, sol eli cebinde, huzurlu… ,yeni gün için umutlu.
İnsan sevmeli: kendisini, yaşadığı şehri.
Huzurlu yaşamaya dair davetler almalı, ummadığı yerlerden.
Huzur abidesi olabilecekse; kendisini aramalı; kendisini bulmalı ve kendisiyle konuşmalı insan. Makarayı başa sarmalı, üstün körü geçtiği en ince ayrıntıyı içine sindirmeli. Kendinden kaçmamalı, huzurundan kaçmamalı. Yaptığı her hareketin hesabını vermeli; hesabını verebilecek güçte olmalı.
Nedenler cevapsız kalmamalı.
Karanlığın saltanatı, insanın saltanatıdır. Güneşin saltanatı ise başkasının saltanatıdır. Gündüzün saltanatında siz oyuncusunuz, gecenin saltanatında ise yönetmen.
Huzurun abidesine son davet! Makara artık durdu. “tık “ sesiyle devir döndü. Tüm semayı kaplayan, ilahi bir ses yayılıyor şimdi. Bu anda karanlığın saltanatı ayrılmak için, gündüzün saltanatını huzurda bekliyor.
Huzurun abidesi, kendisine yapılan son daveti dinliyor. Tüm davetler kesildi.
Birde kendimi, yaşamımın bir kesitinde taşıdığım duyguları kaleme almaya çalıştım. Bir kompozisyon olsun endişem yoktu, sadece yazmak istedim.
Sağlıklı ve huzurlu bir Ramazan-ı şerif geçirip, bayrama kavuşmanız duası ile esen kalın!!!
(gecenin yolcusu)Radyo programcısı
YORUMLAR
Huzur abidesi olabilecekse; kendisini aramalı; kendisini bulmalı ve kendisiyle konuşmalı insan. Makarayı başa sarmalı, üstün körü geçtiği en ince ayrıntıyı içine sindirmeli. Kendinden kaçmamalı, huzurundan kaçmamalı. Yaptığı her hareketin hesabını vermeli; hesabını verebilecek güçte olmalı.
bu gün tekrar okudum bu yazıyı.kendim için bir terapi seansı olarak algıladım.herşeyden önce kendime haklarımı vermediğimi farkettim.teşekkürler.çok pozitif bir yazıydı.