- 650 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DELİK
Çok değil bundan daha iki-üç yıl önce gene bugünlerde ve böylesine değilse bile gene yanıp kavrulurken hepimizin günde bir kaç kez dile getirdiğimiz, altını kendi çapımızda doldurmaya çalıştığımız bir başka konu başlığı vardı.
“ozon tabakasındaki delik”
Gene, kimi zamanlarda ve değişik konularda olduğu gibi, işin uzmanları TV lerin haber saatlerinin, özel programların baş konuğu olurlar ve yaptıkları gayet bilimsel açıklamalarla endişelerimizin üstüne sürekli kaçak kat inşa ederlerdi.
Ve biz bu kaçak katlarla beraber daha çok yanar, kavrulur, ecel terleri dökerdik.
Sahi, ne oldu bu “ozon tabakasındaki delik”
Hiç adı anılmadığına göre, ya bir şekilde biz yamadık, ya kendi-kendini onardı ya da mızrağın çuvala sığmayacağı bir durumda dalga dalga yayılarak büyümeye devam ediyor. En kötü ihtimal “yapacak bir şey olmaması” yani, yaşam destek ünitemizin fişimizin çekilmesini değil, şalterin atıp, elektriklerin kesilmesini bekliyor olmamız.... En iyi ihtimal ise o deliğin bir yerlerde yeniden ve bir şekilde açılıncaya kadar yamanmış olması... Eline iğne-ipliğini aldığı gibi, kırmızı pelerini ile süzülerek uzay boşluğunda gözden kaybolan bir “süpermen” tarafından...
Ama ne olursa olsun, bugün o deliği konuşmuyor, adını anmıyoruz...
Bugün konuştuğumuz, özellikle kendi ülkemizi, coğrafyamızı doğrudan ilgilendiren başka konular (delikler) var. Sayıları sabitlenmiş konu uzmanları her gece TV ekranlarında (ama bu kez bilimsel değil, tamamen ideolojik ya da çıkar amaçlı) aynı ses tonları ve bilgiç tavırları ile kendi görüşlerini hırlaşıp-dırlaşarak çözüm niyetine yutturmaya çalışıyorlar, kafalarımızı karıştırıyorlar ve gene endişelerimiz üzerine sürekli kaçak kat inşa ediyorlar. Daha çok yetkili olanlar ise bu işi meydanlarda, kürsülerde yapmaya çalışıyorlar.
Ama o konudan (delikten) fırlayan göktaşları gibi ateş topları da çözüm diye yutturulmaya çalışanları yutmadan ve gün sektirmeden, yer ve mekan seçmeden üstümüze yağmaya devam ediyor. Düştüğü yeri yakıyor, yangın büyüyor.
Bugünün konu başlığı da bu.... Ya yarın..?
Yarın da büyük ihtimalle bugün konuştuklarımızı konuşmayacağız. Ozon tabakasındaki delik gibi bu deliği ya da konuyu belki isteyenler, istedikleri şekli ile çözmüş olacak, ya sorun kendi kendini iptal etmiş olacak ya da kırmızı pelerinli bir “süpermen” bu işi kökten halledip, kapatmış olacak.
Sahi, “süpermen” var mı...?
Ben var olduğuna ve bunun bu ülkenin bütün bir halkı olduğuna inanmak istiyorum....
Ve bir çocuğun, elindeki kalemi ile “o deliğin üstüne” bir kaç çizgilik-iki noktalık gülen bir yüz çizmesini diliyorum....
Hepinize güzel bir Perşembe ve daha çok güzellikteki yarınlar için Günaydın diyor, saygı ve sevgilerimi gönderiyorum....
Not: Sahi, bir de bugün hiç konuşulmayan bir başka delik daha var.
Cari işlemler açığı bu senenin ilk altı ayında geçen senenin ilk altı ayına göre % 180 büyümüş. Bu deliğin nerede/neremizde, kimler tarafından, ne şekilde açılmış olduğunu da herşeyi göze alabilecek babayiğit bir uzman bulabilirsek onun araştırmasına, açıklamasına bırakalım ve bu önemsiz deliği de konuşmuş olmanın gönül rahatlığı ile delik mevzuunu kapatmış olalım.
(c.ç)
YORUMLAR
Birgün gelecek artık taşımıyacak bizleri o katlar ,hiç farkında olmadan küttt diye yere yığılacağız.insanoğlunun hataları ve hırsları yüzünden .Evet kara delik gibi ekonomi de açıklar kaç misline çıktı ,objektif bakmayı bilmiyoruz maalesef herkes kendi ideolojik gözlüğünden bakıyor ve herşey yolundaymış gibi davranıyor,ben davranamıyorum her sene cebimden kat kat vergi çıkıyor ve öğrenmek istiyorum bu alınan vergiler nereye gidiyor .Eğitim sağlık barınma ve ısınma sosyal devletin gerektiği bir konuma geldi de haberim mi olmadı , yok ,sorguluyorum ve düşünüyorum.
Evet tıpkı konuşulmayan kara delik tabakası gibi güneş tepemizde alarm veriyor ,tıpkı küresel kriz gibi dalga dalga yayılıp tepemize oturuyor ve biz hala tv başında oturup dizi flimlerini izliyoruz ,arkası yarınlar gibi ,oturup adam gibi düşünmüyoruz.
selam ve saygılar uzungemici.