kumral tene beyaz çizgi
Bir kar tanesi hayat… Küçük bir umut ve büyük sorumluluklarla dolu... Anmak ve anılmak kadar huzur verici…
Yılgın bir rüzgârı bekler gibi bekliyoruz hayatın getireceklerini. Öksüz kalmış bir bebe ve yavrusunu henüz yitirmiş bir anne gibi de buruk.
İleriye bakıyorum; ufuk çizgisine. Ve gördüklerim beni şaşırtıyor. Biliyorum biraz aklımın, biraz kalbimin oyunu bunlar ama inanıyorum. Görüyorum sonra gülen oluyor hep hayat; arkamdan ve sinsice… Yazık hayatlara bakıyorum sonra gülüyorum. Meğer insan neler bilirmiş. Bense o kadar cahil…
Kendimi öylesine kaptırmışım ki hayatı kazanmaya; hayatın oyunun farkına varmamışım; gülünç. Önce okudum, hep çabaladım, ihtisas yaptım. En güzel şekilde idame edebilmek için hayatı. Sonra yalnız bir kez aynaya baktım ve gördüğüm… Hazan mevsimi çökeli çok olmuş gözlerime. Meğer ne kadar bilirsen bil; o kadar cahil kalınıyormuş hayata karşı. Ne getirecek ve ne götürecek bizlerden bilemezmişiz. İstediğin kadar hayal kur; hep hayatın dediği oluyormuş…
Bir avuç hüzün bıraktılar bana ve incir çekirdeği kadar umut. İnsan dediğin bir rüzgâr misali gelip geçiyordu hayattan ancak bıraktığı hep belli ediyordu kendini; ince bir çizgi halinde… Kumral tene beyaz çizgi… Yakışmadı belki ama unutturmadı asla. Ne yapacaktım şimdi? Bir sürü soru ve bir sürü bilinmezlik ama bir ben vardım bunları bilen ve yine ir ben olacağım üstesinden gelen…
Ne yapacaktım şimdi? Yaşayacaktı elbette… Kısa bir hayatı asır gibi yaşayacaktım, yaşadım, yaşayacağım. Biraz gözyaşı ve biraz hüzün…
Ama büyük kahkahalar ve büyük umutlarla. Öksüz kalan analara; yavrusunu henüz yitirmiş bir bebe yeterdi; hayat buradaydı. Yalnız bir tebessüm vardı ve o da tüm bebeklerim çilesindeydi ve anaların gamzesinde…
Yeni doğan ünitesinin; henüz çizilmiş yazgısında yaşıyorum. Adım burada anıldıkça gülüyorum… Ve, evet, ben hayatı yaşarken seviyorum…
FMÜ